Abdurrahman Dilipak-Vakit
Kimileri bayramımızı bize zehir etmek için kan görüntüleri yayınlayacak, kimileri dana kovalayan adamları taşıyacak yine ekranlara, manşetler. Kimi yine deri ile irtica arasında bağ kurmaya ve buradan rejim sorunu icad etmeye çalışacak..
Kimi “hikmetli” yorumları ile, Kurban Bayramı’nı kavurma bayramına dönüştürmeye çalışacak; tıpkı Ramazan Bayramı’nı şeker bayramına, kömbe bayramına dönüştürmeye çalıştıkları gibi.
Kimi bayramı bize zehir etmek için ne gerekiyorsa onu yapacak, tıpkı İsrail’in Mescidi Aksa’nın altındaki kazılara yeniden başlama kararı alması gibi.
Zamanlama da ilginç değil mi?
İsrail’den Müslümanlara “bayram hediyesi”. Bakalım Bush ne yapacak? Gösterecektir Bushluğunu!
Kim bilir belki yine biri çıkıp, “Kurbanla haccın aynı zamana denk gelmesi”ni haberleştirebilir..
Zekeriya Beyaz ne yapar bilmiyorum, ama bu defa da balıktan kurban yerine, vejeteryanlar için soya etinden kurban fikrini ortaya atabilir.. Mesela soya etini sıkıştırıp koyun şekline getirmek de mümkün.. Üstüne de pelüş bir kürk giydirdik mi, MP3’den “Meeee” sesi verdik mi, hatta yatırıp kıbleye çevirip yönünü; “Bismillahi, Allahuekber” diyip boğazına bıçağı vurunca sanal koyunun, gıda boyasından kan oluk oluk fışkırabilir de..
Kurban gerçekte hayatla / ölümle hesaplaşmaktır..
Can sunma, can feda etmektir Allah yolunda.
Yoksa kestiğimiz hayvanın kanı, eti, derisi, kemiği Allah’a ulaşacak değildir. Allah’a ulaşacak olan bizim takvamızdır..
Hac da öyle değil mi?
Kurban keserken önce sizin İsmailiniz kim, ona bir karar verin.
Mallarınızı, canlarınızı, sevdiklerinizi Allah yolunda feda etmeye hazır mısınız, ona karar verin önce.. Yardımlaşma, fakirlerin karnını doyurma ondan sonra gelir. Bunlar için kurban kesilmez, o zaman spor yapmak için namaz kılmış olursunuz..
Yoksulu doyurmak ayrı bir şey. Onun için niye Ramazan’ı kurbanı bekliyorsunuz ki!
Eğer Allah’ın adını anmadan, O’nun izni/rızası dışında bu işi yaparsanız, yaptığımız iş, o hayvanın etini murdar eder.. Bir canlıya ancak size zarar verdiği ölçüde ya da ihtiyacınız oranında kast edebilirsiniz..
İnsanı o hayvandan ayıran en temel şey, inancı ve fikridir.. Sizi üstün yapan bu.. Yoksa gerisi, o hayvandan çok da farklı değil. Eğer bu iki değeri yaratılış gayesinin dışında kullanırsak, o zaman hayvandan da aşağı (Belhum adal) olabiliriz. Çünki hayvanlar mafia, çete oluşturamazlar, Atom bombası yapıp onu insanların üzerine atamazlar. Bunu ancak aklını şeytanın emrine veren birileri yapabilir, o zaman da kendilerini hayvandan üstün yapan şey, hayvandan aşağı hale de getirir..
İnancı ve fikri suç sayan zihniyetin aslında nasıl büyük bir felaketin sebebi olduğuna bakar mısınız? Kitabı suç aleti, düşünen adamı suçlu ilan edenler, aslında insanın insanlığına ihanet etmektedirler.. Onlar öteki insanlar üzerinde İlahlık ve Rablik (Hüküm koyucu ve terbiye edici) iddiasındadırlar. İnsanlara yaşam tarzı ve din biçmeye kalkıyorlar. Kendi arzularını ötekilerin dinlerinden üstün görüyorlar..
İşte biz bunlara (LA) demek için kurban kesiyoruz..
Onlarsa bizi biyonik robot haline indirgemek istiyorlar.. Kendi ideolojilerini dinleştirerek bize dayatmaya kalkıyorlar.. Hayalleri boşa çıkınca da başka ülkelere kaçma planları yapıyorlar..
Keşke azıcık İslâm’ı ve Müslümanları öğrenmeye, anlamaya çalışsalardı.. Hacer annemizin ayak izleri üzerinde koşan insanların neyi anlatmak istediklerini anlamaya çalışsalardı.. İsmail’i düşünselerdi, Hz. İbrahim’i düşünselerdi..
Maymundan geldiklerini iddia edenlere inat, biz okuyan, yazan, konuşan, hayvancılık ve tarımla meşgul olan Adem atamızın evini, ana yurdunu ziyarete gidiyoruz. Hac bir mü’min için sıla-i rahimdir.. Faşizme inat, insanlığın ortak atasının evinde kardeşlerimizle kucaklaşmaya gidiyoruz.
Kabil soyu ise yeryüzünü kana bulamaya devam ediyor.. Biz Kurban kesiyoruz, onlar kardeşlerini katlediyorlar..
Biz meydanlarda şeytan taşlarken, döner kendi nefsimizdeki şeytanı taşlarız.. Arafat’ta vakfeye durur, Hz. Adem’le Hz. Havva’nın buluşmasını bekleriz. Müzdelife’de Şeytan taşlamak için taş toplarız. Mina’da kurban keseriz.. Safa ile Merve arasında bir ananın ayak izleri üzerinde koşar dururuz. Kana kana Zemzem içeriz.
Nurdan sütunlar arasında bir mitoloji kahramanı gibi dolaşırız yalınayak Mekke sokaklarında. İsimsiz ve unvansız bir şekilde..
Bir mahşer denemesidir hac..
Hac ve kurban, Müslümanların evrensel sorumluluklarının idrakine varmaları için bir vesiledir.. Unutmamak gerekir ki, yeryüzünün bütün açları ümmetin yetimidir. Allah bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek ister. Bizler alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz.. Hac ve kurban Müslümanlar için bir yaşayan Kur’an olma denemesidir..
Peygamberin ayak izlerinde, tarihi geri yaşamak için zaman tünelinden geçme denemesidir..
Biz ahir zaman Peygamberinin ümmetiyiz.
Zamanın ikindi vaktinin sonuna geldik. Fitne zamanıdır, aman dikkat! İmanı elde tutmanın ateşi elde tutmak gibi olduğu bir zaman..
Çoğu gitti, azı kaldı.
“Ebu Cehil öldü diyorlar, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor”. Hamza da aramızda, Ebu Bekir de, Ali de, Osman da.. Ve imtihan bütün heyecanı ile sürmektedir..
Sabır ve dua yoldaşınız olsun, hac ve Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Selâm ve dua ile
vakit