Lahika -1, Meclis ve Hükümet
Türkiye'de siyaset ve sistem tartışmaları o kadar süratli seyrediyor ki, iki gün yazmadığınız zaman, günceli kaybedebiliyorsunuz. Cumartesiden bugüne sığan hadiseler aslında, Türkiye'deki "sistem sancısı"nı resmetmeye yeter de artar bile.
Taraf'ın Cuma günkü manşeti, Genelkurmay'ın açıklaması, Meclis'in ve Hükümetin suskunluğu, iki - üç gün içine sığan sancı paketi...
Taraf, tarih ve numara vererek, Lahika - 1 kod adlı bir Genelkurmay belgesini yayınlıyor. Bu 11 sayfalık bir eylem planı. Plana göre özetle şunlar hedeflenmiş:
-Kanaat önderlerinin kullanılması,
-Üst yargı organlarının başkanlarının, basın mensuplarının, sanatçıların TSK ile aynı paralelde hareket etmelerinin sağlanması,
-Yönetmenlere film, senaryo, bestecilere eser siparişi,
-DTP'nin terörist olarak görüldüğünün ilanı,
-İrticaya zemin hazırlayan bir çok faaliyetin iktidar tarafından organize edildiğinin, islami hayat tarzının yaygınlaştırıldığının anlatılması,
-Kürt bölgesinde teröre destek sağlayan sivil kesimlere, bu desteğin bedelsiz kalmayacağını anlatmak üzere taciz uygulamalarının yapılması...
Genelkurmay haberi "ucuz propaganda" nitelemesi yaparak, ama "kayıtlarda onaylanmış resmi bir evrak ya da planın bulunmadığı"nı belirterek yalanladı. Son cümle şöyleydi: "Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza dek korumak ve kollamakla görevli olan Türk Silahlı Kuvvetleri, bazı çevrelerin ucuz propagandalarından etkilenmeyecek kadar güçlüdür."
Taraf'ın haberi ilgi gördü. Genelkurmay'ın açıklaması inandırıcı bulunmadı. Gerek "ucuz propaganda" tanımlaması, gerekse son cümle, devreye "TSK'nın prestiji"ni koyarak konuyu kapatma arzusuna yönelik görünüyor, "kayıtlarda onaylanmış resmi bir evrak ya da plan yok" ifadesi ise, açık olarak "resmi olmayan, onaylanmamış bir evrak ve plan olabilir" ihtimalini gündeme getiriyordu. Buradan da tabii olarak şu sorular çıkıyordu:
-Genelkurmay'ın bu evrak ve plandan haberi var mıydı?
-Böyle bir belge habersiz oluşabilir miydi? -Böyle bir belge habersiz oluşmuş ise, buna karşı bir takibat yapılmış mıydı?
-Genelkurmay, bir hukuk devletinde kolaylıkla takibata uğrayacak böyle bir oluşumu üstlenmemek ve reddedebilmek için mi, "resmi ve kayıtlı" bir iş haline getirmemişti?
-Genelkurmay bu belgede olan biteni onaylıyor muydu? Ve en önemli mesele: Bu belge, kayıtlarda kalmış bir eylem planından ibaret değildi. Türkiye'de, aşağı yukarı bu belgenin oluşum tarihi (Eylül 2007)'nden bu yana yaşanan olaylar, Türkiye'nin bu istikamette bir operasyona maruz kaldığı izlenimi verecek nitelikteydi.
-Yüksek yargı hükümete karşı harekete geçirilmişti. -Medya "irticai olay" üretimi için seferber olmuştu.
-Kimi kanaat önderleri, Lahika- 1 militanı gibi hareket etmekteydi.
-Üniversiteler hükümete karşı eylem koymaktaydı. Türkiye'ye öyle bir görüntü hakim olmuştu ki, "Asker olmazsa yargı verelim, olmadı rektör verelim, medya da hınk deyicisi olsun!" denklemi ortaya çıkmıştı. Haberin pimini çeken Taraf, "Onaylanmamış ama uygulandı" şeklinde manşet atmakta haksız sayılmazdı.
Şimdi, eğri oturup doğru konuşmalı. Genelkurmay bünyesinde hukuk dışı bir şeylerin yapıldığı kesin. Öyle ki, bu işlerde Lahika -1 projesinde rol alması normal olan medya mensupları bile "Açıklama yetersiz" demek zorunda kaldılar. İşin bir de "Genelkurmay'dan belge sızması" boyutu var ki, o da, demokratik ülkelerde ülke güvenliği açısından, sadece Genelkurmay'a bırakılamayacak ölçüde önem taşıyor.
Tüm bunlar karşısında genelkurmay dışında harekete geçmesi gereken başka birimler yok mu? Hükümeti kastediyorum. Ve Meclis'i... Bu olay Meclis'i ve Hükümeti ilgilendirmiyor mu?
İlgilendiriyor ise hani bir hareket?
Ak Parti hakkında açılan dava tam da böyle bir eylem planı ile üst üste örtüşüyorsa, birileri bir şey yapmalı değil mi? Benim görebildiğim kadarıyla Ak Parti'den Sadullah Ergin, CHP'den Mustafa Özyürek, DTP, BBP'den Muhsin Yazıcıoğlu tepki gösterdi.
Ama Hükümet ve Meclis adına herhangi bir girişimde bulunulmadı. Cumartesi günü, sivil toplum kuruluşlarınca İstiklal Caddesi'nde yapılan eylemde insanlar "Darbelere Karşı Ses Çıkar" pankartı taşıdılar ve Meclis'i savundular. Bu durumda benim sözüm şu:
Meclis ve Hükümet, demokrasinin yaşıyor olması için kendi kendisini de savunmasını bilmeli.
bugün