Laikçi Medyaya Başkası Çıksa Hoca Ne Derdi ?

Selahaddin Eş Çakırgil, Haksöz haber sitesinde yazdığı makalesinde Erbakan'ın İran ziyaretini değerlendirdi.

Erbakan"ın İran"da vermek istediği mesaj neydi?

Necmeddin Erbakan, geçen hafta, İran"a gitti.. Ve orada da ilginç sözler etti.. 

Yıllardır, siyasetten yasaklı olduğunun söylenmesine rağmen, özellikle AK Parti"nin ortaya çıkışından itibaren, hele de seçim dönemlerinde siyaset sahnesi ve meydanlarından geri durmayan Erbakan Hoca, bu gezi boyunca İran"da da, eski talebeleri olan Tayyîb Erdoğan ve ekibine, yine ağır suçlamalar yöneltti..

Özellikle, başka zamanlarda kendisine hakaretler yağdıran çevrelerin genel ve mahallî seçimler öncesinde, AK Parti"yi en fazla da SP ile vurabileceklerini düşünen kemalist/ laik çevrelerin ekranlarına dâvet etmeleri ve Hoca"nın da bu dâvetlere koşarak katılıp, oralardan dünkü talebelerine en ağır ağır eleştiriler yöneltmesi, acı vericiydi..

Muhakkak ki, aynı durumda başkaları olsaydı, Hoca, "Seni konuşturmak, ekranlara çıkarmak için, niye böyle bir seçim öncesini beklediler, bre gaafil; bunu anlamadın mı, mü"min feraseti nerede kaldı?" derdi, kesinlikle ve de haklı olarak.. Ama, o mentaliteyi kendisine uygulamadı..

İlginçtir ki, Hoca, bu tavrını İran"da yine tekrarladı.. Onun, bu songezisi münasebetiyle, İran matbuatına yansıyan şekliyle bazı sözlerini buraya aktaracak olursak, bundan siz de rahatsız olabilirsiniz, muhtemelen.. Hele de, sadece TC rejiminin temel yapısına değinmeyip,  bugünkü Hükûmet"i bilhassa belirterek, "Türkiye"yi siyonist İsrail rejiminin hizmetine sunuyor.." diye suçlamasının, İranlı medya mensubları arasında bile hayretle dinlendiğini belirtmek yeterli olur.. Hoca, bu arada, İran medyasında yer alan sözlerine göre, Osmanlı"nın 1699"da imzalamak zorunda kaldığı ve ilk topprak kaybına uğradığı Karlofça Andlaşması"nı, dünyadaki sermaye hâkimiyetini siyonist yahudilerin ele geçirmesinin bir başlangıç noktası olarak ifade etmesi de ilginçti..

22 Nisan 2009 (2 Ordibeheşt 1388) tarihli Cumhurî-i İslamî gazetesinde, Hoca"nın yerli ve yabancı muhabirlerin katılımıyla yaptığı basın toplantısında söyledikleri de bu cümleden..

Hoca, Başbakan olduğu zaman, Amerikan B. Elçisi"nin hemen  randevu isteyerek kendisine birlikte çalışabilmeleri için, hangi şartları söylediğini anlatıyordu, bu basın toplantısında.. Buna göre, "İran"a gitmeyeceksin..  İran"la 50 milyon doları aşan bir ticaret yapmıyacaksın.. IMF"li birlikte çalışacaksın..  Çevik Kuvvet"e dokunmayacaksın.. İsrail"le iyi geçineceksin, vs..." gibi şartları saymış, Amerikan Elçisi..  Hoca, "Amerika her ne dediyse, ben tam tersini yaptım.."  diyor ve adıgeçen gazete dee, bu sözü, birinci sahifeden ve çeyrek manşetle veriyordu..

Bununla Hoca, İranlı yetkililere de aynı usûlü mü tavsiye ediyordu dersiniz?

Osmanlı"nın 1850"lerde, Âli Paşa gibi bazı Sadrâzamların uyguladıklarını söyledikleri ve kendi doğruları ve mantıkî muhakemeleri yerine, düşmanlarının taktiklerine göre bir tavır belirleten bu yöntem, düşmanların nice entrikalarına kapıyı daha bir açmamış mıydı?

(Hoca"nın, eğitimin önemini hatırlatırken İranlılara, "ders kitablarınızı yeniden yazmalısınız.." tavsiyesinde bulunması ve İslam İnkılabı"ndan sonra, -Tıb Fakülteleri hariç-, bütün üniversitelerin, 3-4 sene kadar kapatılıp, bütün ders kitablarının, İslam İnkılabı"nın aslî hedeflerine göre yeniden yazıldığını kendisine hiç kimsenin söylememiş olması da ilginçti..)

Yazının tamamını okumak için tıklayın

Medya-Makale Haberleri

Ahmet Turgut: Filistin’i hem Siyonistlerden hem Allah’tan korkanlar değil, sadece Allah’tan korkanlar kurtaracak
Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı