Laiklik ve Cehalet

Etyen Mahçupyan "laik" kalemlerin bu toplumu hiçbir zaman anlayamayacağını dile getirdiği yazısını okunmaya değer gördük...

Laiklik ve Cehalet

Geçen hafta sonu Türkiye sonucu en kolay tahmin edilen seçimlerden birini yaşadı. Anadolu’yu biraz bilen, muhafazakar kesimde son on yıldan bu yana gerçekleşen zihinsel değişimi gören ve üzerine az da olsa düşünen biri için, son birkaç ay içinde yaşananların ve özellikle cumhurbaşkanlığı sürecinde devletçi kadroların tutumunun seçimi nasıl etkileyeceği açıktı. Sonuçta bir tarafta siyasetin ve demokrasinin, öteki yanda askeri vesayetin ve otoriter rejimin bulunduğu, iki kutuplu bir referandum atmosferi oluştu. Toplumun bu duruma beklenen tepkiyi vermesiyle birlikte, iki tarafta dinsel ve etnik kimlikleri aşan zımni koalisyonlar ortaya çıktı. Son aylar bu ikili yapının netleşmesi ve pekişmesi ile geçti. Askerin muhtırası belki birçok insanın kafasını netleştirdi ama anketlerin sabit sonuçlarının gösterdiği gibi, toplumdaki ayrışma zaten çoktan belirginleşmişti... Nitekim benim gibi sayısız insan bu seçimde AKP’nin %45’vuran bir oy oranıyla yeniden iktidar olacağını, CHP’nin %20’de kalacağını, MHP’nin ise %13-15 aralığına oturacağını tahmin etmekte zorlanmadı...

Böyle ortamlarda gazetecilerin işinin kolaylaşması ve medyanın topluma doğru bir izlenim aktarması beklenir. Ama sırf bir uygun temsilci olarak aldığımız, Radikal gazetesinin son derece deneyimli köşe yazarı Haluk Şahin, son anketlerin AKP oyunu %48 olarak göstermesinden sonra ve de seçimden iki gün önceki yazısında bakın ne diyordu... “Acaba ben hangi ülkede yaşıyorum?... Oysa ben de dere tepe dolaşıyorum, herkesle konuşuyorum, eski seçimlerden kalma izlenimlerimi gözden geçiriyorum. Hatta uyanmamak için kendimi çimdikliyorum, ama bir şey değişmiyor... Bu konudaki sınama yöntemlerime ve sezgilerime güvenirim... Şu da olabilir: Belki de gerçekten ‘iki Türkiye’ vardır ve AKP’nin yüzde 50’ye yakın oy alacağı Türkiye ile benim yaşadığım Türkiye farklı Türkiye’lerdir!... Ben kendi temaslarımdan elde ettiğim izlenimi özetleyeyim: Seçim arifesinde alıştığımızdan çok daha karmaşık bir toplumsal psikolojiyle karşı karşıyayız. Ben Türkiye’de şu anda %40’ı aşan bir siyasal blokun olduğunu sanmıyorum. Bence AKP eğer geçen sefer aldığı oy oranını biraz dahi geçse kendisini başarılı saymalıdır. Yüzde 48 türü beklentilere girenler kendi hüsranlarının temelini atmış olurlar.”

Buradan anlıyoruz ki Haluk Şahin gibi ‘laik’ kalemler bu toplumu hiçbir biçimde anlama yeteneğine sahip değiller. Ya sürekli kendilerini kandıran, yanlış bilgi veren insanlarla görüşüyorlar, ya da etraflarındaki süreci ve bu değişimin içerdiği anlamı kavramayı olanaksız kılan bir formasyonları var. ‘Sezgilerine güvenen’, kendisini fazlasıyla ‘deneyimli’ gören bu tür insanların nihayette utanılmayı ima eden bir duruşu, üstelik böylesine ‘özgüvenle’ yapmalarını nasıl açıklayabiliriz? Bildiğimiz gibi Haluk Şahin’in ‘karmaşık bir toplumsal psikoloji’ sandığı şey gerçekte son derece berrak bir tabloydu... Demek ki Türkiye’deki bloklaşmayı farkedemeyen, AKP’nin geleceğe ilişkin rakipsiz bir ‘taşıyıcı aktör’ olarak işlevselleştiğini göremeyen birilerinin ‘gazeteci’ olabildiği epeyce ilginç bir durumla karşı karşıyayız...

Bu tür insanların zeka ve akıllarından kuşku duymak mümkün olmadığına göre, genellikle laik kesimde ortaya çıkan söz konusu cehaletin nedeni acaba ne olabilir? Yoksa bizzat laiklik mi kişinin toplumu doğru bir biçimde algılamasını engelleyerek, kendini kandırmasına neden oluyor? Acaba otoriter vasfı yüksek olan ideolojiler, sonuçta kişiyi bilgisizleştiren bir zihinsel süreci mi ima etmekte? Yoksa bu otoriter ideolojinin kurumlaşmasıyla birlikte cehalet kurumsal bir nitelik kazanarak, insanları sanal bir dünyaya mı taşıyor? ‘İki Türkiye’ söylemine karşı çıkan Haluk Şahin ve benzerleri, kafalarındaki ‘tek Türkiye’nin tamamen hayali olduğunu farkettiklerinde, kendilerinin de giderek ‘sanallaştıklarını’ anlayabilecekler mi dersiniz?

Etyen Mahçupyan / Gazetem.net

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Acar Medya Nifak Çetesini İfşa Etti (VİDEO)
Abdurrahman Dilipak: Trump, DSÖ'den önce Gazze ve UCM'ye saldırdı
Abdurrahman Dilipak :Biyolojik bir savaşın içindeyiz
Abdurrahman Dilipak: Emekli olmanın dayanılmazlığı üzerine