Osman Gazi Üniversitesi Öğretim Görevlisi Levent Baştürk, Sakarya'da faaliyet gösteren İkra İlim ve Kültür Merkezi'nde konuştu.
Baştürk "Filistin Meselesi Bağlamında Türkiye-İsrail İlişkileri" başlıklı sunumunda, Siyonizm düşüncesinin doğuşundan itibaren Osmanlı dönemi ve ardından Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki karşılık ilişkileri değerlendirdi.
Baştürk, Siyonist düşüncenin köklerinin Thedor Herzl'in öncesine de götürülebileceğini belirterek başladığı sunumunda Siyonist düşünceyi ırkçı ve seküler bir düşünce olarak tanımladı ve dini, Yahudiliği bir kılıf olarak kullandıklarını belirtti. Siyonizmin bir düşünce, ideoloji olarak ortaya çıkmasından sonra bu düşüncenin/ideolojinin önde gelen isimlerinin çoğunun deist, a-teist olduğunun altını çizdi.
Siyonistlerin, Yahudileri Filistin'e göç ettirme, yerleştirme politikalarına henüz Osmanlı döneminde başladıklarını ifade eden Baştürk, bu zamanlarda başlayan girişimlerin, Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid zamanında, tehlikeli boyutlara varabileceği düşüncesiyle engellense de Rotschild gibi yabancı ülke vatandaşı olan zengin Yahudiler tarafından alttan alta Filistin'den toprakların satın alınmasıyla gerçekleştirildiğini ifade etti.
Yukarıda belirtilen zamanlardan itibaren başlayan faaliyetlerin Balfour Deklerasyonu ile hızlandığını ve 1948'de İsrail'in bağımsızlığını ilan etmesine kadar vardığını belirten Baştürk, bu tarihten sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinde her ne kadar zaman zaman gerilimler yaşansa ve ilişkilerin düzeyi düşse de devamlı olarak sürmüş olduğunu belirtti. İlişkilerin özellikle 90'lı yılların sonlarına doğru gelindiğinde tam olarak müttefiklik sayılamasa da müttefiklik şartlarını çok büyük ölçüde barındaran bir düzeye çıktığını dile getirdi.
Ak Parti döneminde ise ilişkilerin çok fazla bir değişime uğramadığını söyleyen Baştürk, Ak Parti'nin hem yerel hem de bölgesel düzeyde Yeni Dünya Düzeni çerçevesinde ''Pasif Devrim'' politikası yürüttüğünü, bu durumun Filistin meselesinde de aynı şekilde uygulandığını vurguladı. Filistin meselesine dair Ak Parti'nin çözüm getirici bir siyaseti/politikası olmadığını ve Hamas'a, Filistinlilere daha demokratik olma, radikallikten kurtulma yönünde telkinler yapıldığını söyleyen Baştürk, bu durumun İsrail açısından sorun olmadığını, hatta işlerine geldiğini söyledi.
Baştürk "Hamas ile görüşmenizin sıkıntı olması ne söylediğinize bağlı. Radikalliği bırakın, demokratikleşin, İsrail ile masaya oturun derseniz sorun olmaz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Davos çıkışı ve ardından gerçekleşen Mavi Marmara olayı sonrasında oldukça gerilen ilişkilerin 2016'da normalleştiğini ve buna mukabil Türkiye'nin istediği şartların yerine getirilmediğini söyleyen Baştürk, Türkiye'nin Filistin meselesi ile ilgili mevcut ''İki devletli çözüm'' siyasetinin bir çözüm olmayacağını, hayal olduğunu vurguladı.