İnsanlık tarihinin başından beri Habil ve Kabil'in attığı ilk adımla beraber hak ve batıl çatışması at başı gitti.
Hak bir kamptı, batıl bir diğer. Hak kimi zaman bütün çıplaklığıyla ortadaydı, kimi zaman değerler üzerinden yaşatılan uzantılarıyla. Bunun karşısında da zulüm vardı. Ancak zulüm perdeler, maskeler ve mazeretler ve hatta meşrulaştırılmış idealler arkasına gizlenecektir. Hak ilahi kaynaklıdır. Batıl insan ve insanlaştırılmış din. Bu iki grup arasındaki çatışmalardır insanlık tarihinin savaşlarını, mücadelelerini yazan. Hangi açıdan baktığınıza göre değişen de bir kazananı ve kaybedeni vardır bu çatışmaların...
Bu hafta zalimlerden biri adalet önünde cezasını buldu. Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin eski Başkanı Thomas Lubango, ICC yani Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından on dört sene hapse çarptırıldı. Lubango mahkemenin ilk mahkûm ettiği kişi olması itibariyle de önemli. ICC 2002 senesinde kurulmuş çok yeni bir yapılanma. Ütopik ideallerden hareketle kurulmuş bir organizasyon. Farklı ülkelerden hâkimleri içerisinde barındırıyor. Amacı soykırım, savaş suçları, insanlığa karşı işlenmiş suçların müsebbiplerini adalet önüne çıkartmak. ICC'nin önündeki en büyük engellerden biri yaptırım gücünün kısıtlılığı. Bu da uluslararası hukukun yapısından kaynaklanmaktadır. Zira uluslararası hukuk ulusal hukuk sistemlerinin aksine yaptırım gücüne sahip değildir. Bir başka deyişle uluslararası hukukun içinde barındırdığı bir polis gücü yoktur. Yani yasaları devletlerin kendi arzuları ile uyulmasına, karşı çıkmamasına bağlıdır. Durum böyle olunca da tıpkı insan ilişkilerinde olabileceği gibi kimi güçlü ülkeler nice zayıf ülkeleri ezebilir, birincisi ikincisine zulmetse de adaletten kaçabilirler. Çünkü onları kollarından tutup yargı önüne çıkartabilecek bir güç yoktur. Misal George Bush örneği. Bugün her ne kadar Bush ve taifesi kendini dünyanın kurtarıcısı olarak görmekte ise de ve bunu kendi dini Hıristiyanlık adına yaptığını de kimi zaman açıktan kimi zaman da imalarla ifade etmiş ise de dünyanın bir başka açısından yani Bush'un başlattığı savaşların ülkelerinde yaşayan insanları tarafından gelmiş geçmiş en zalim liderler arasında görülmektedir. Bunun içindir ki; Bush dönemi küresel anlamda anti-Amerikanizmin en yüksek noktalara birden sıçradığı yıllara tekabül eder. Hâl böyle iken kimse Bush ve adamlarının ICC gibi uluslararası bir mahkemede adalet önüne getirilmesini aklından bile geçirmez. Geçirmez çünkü bunun olabilirliği olmadığına inanır insanlar. Çünkü hukuk siyasidir ve siyaset, dünya siyaseti, Bush gibilerin yargılanmasına müsaade etmez. Bunun altında da şunlar yatar: Birini yargılarsak sıra diğerlerine de gelir ve gün gelir ucu 'bize' dokunur. Veya Bush yargılanırsa Amerika bunun acısını mutlaka bir başka savaşla çıkartır, yargıladığımıza pişman eder...
ICC gibi uluslararası kurumların işi de bundan baştan zordur. Ama yine de önemli bir başlangıçtır bu tip yapılanmalar. Günden güne küçülen ve tabiri caizse 'çeken' yani birbirine yakınlaşan dünyalarımızda gün gelir devran döner uluslararası kurumlar ulusal kurumların yerini alıverir. Küreselleşmenin bir sonucu olarak bu öngörülebilir. İşte o zaman kökleşmiş adalet kurumları daha fonksiyonel hale gelecektir.
Lubango, Kongo Başkanı olarak halkına reva gördüğü katliamlar sebebiyle ICC tarafından yargılandı. Oluşturduğu çocuk asker militanlarını kitlesel işkence, tecavüz ve cinayet için kullandı. 2009 senesinde başlayan yargılama süreci bu hafta sonuçlandı. 2006'dan beri ICC otoritesi altında tutulan Lubango'nun sekiz sene daha hapisde kalacağı bildirildi. Darısı diğer zalimlere...
yeniakit