Sizler bu yazıyı okurken, ben, sayın Başbakan Tayyip Erdoğan"la birlikte, Lübnan"ın başkenti Beyrut"ta olacağım... Henüz "ziyaret programı"nı tam olarak bilmemekle birlikte, öyle sanıyorum ki, "yoğun bir program"a tanık olacağız...
Bir yandan "ikili görüşme"ler, bir yandan "ikili anlaşma"lar, "ziyaret"ler, "okul ve hastane açılışları" derken; anlaşılan, tam bir "koşturmaca" yaşayacağız...
"Beyrut ziyareti"nin birinci gününü bugün, ikinci gününü de yarın "haber"lerimizden okuyacaksınız...
Mümkün olduğu kadar, "ziyaretin detayları"nı aktarmaya çalışacağım... Ama "izlenim"lerimi ve eğer mümkün olursa, "Erdoğan"la yapacağımız sohbet"in ayrıntılarını dönüşte yazarım inşaallah...
Malûm, gündem yoğun!..
Konu çok, soru çok!..
Bir yanda "Nükleer Kalkan Projesi"nin perde arkası, bir yanda "CHP-BDP ittifakı" ile ilgili düşünceleri...
Bir yanda "Eğitimde atılan dev adım"lar, bir yanda "Dolmabahçe Buluşmaları" kapsamında, pazar günü "rektörler"le görüşecek olması...
Herhalde, ben ve meslektaşlarımız bu konularda sorular soracak ve "Erdoğan"dan cevaplar" alacağız...
Dedim ya; gündem yoğun...
Konu çok, soru çok!..
CHP-BDP İTTİFAKI!
Gerçi, Tayyip Bey; salı günkü AK Parti Grubu"nda yaptığı konuşmada, muhtemel soruların çoğuna cevap verdi ve "görüş"ünü açıkladı.
Meselâ, "ittifak" meselesi...
Tayyip Bey, dedi ki;
"CHP ve BDP'nin nasıl bir ilişki içerisine gireceklerini halkımız merak ediyor... Anayasa değişikliği sürecinde CHP ve BDP'nin tutumu örtüşmüştü.
Seçime girebilmek için, barajı geçebilmek için her yol mübahtır anlayışı kimseye fayda sağlamaz.
Siyaset ilkeli olmayı, dürüst olmayı, tutarlı olmayı gerektirir. Milli değerlere yaklaşım, inanç özgürlüğü, laiklik, Sosyalist Enternasyonal gibi konularda iki partinin üst yönetiminin örtüştüğünü zaten biliyoruz.
Ama biz, şunu da merak ediyoruz;
Acaba, CHP, BDP'nin Paris'te Sosyalist Enternasyonalde terör örgütünü meşrulaştırma girişimlerine nasıl bakıyor, bunu nasıl değerlendiriyor.
Acaba, BDP, CHP'nin Ergenekon avukatlığı konusunda ne düşünüyor."
Gerçekten iyi bir soru;
CHP, "PKK"nın meşrulaştırılması" girişimlerine ne diyor?..
BDP de, "CHP"nin Ergenekon Avukatlığı" konusunda ne düşünüyor?..
Tamam, bir "ittifak" arayışınız var... Sürdürülen görüşmeleri "inkâr" veya "tevil" etmeye çalışsanız da; kapalı kapılar ardında, hiç olmazsa bir "seçim ittifakı" kurmaya çalıştığınızı "Mısır"daki sağır sultanlar" bile duydu, biliyor!..
İyi de;
Bir yanda "Ergenekon avukatı" bir parti, bir yanda; "faili meçhul cinayet"ler, "baskı" ve "dayatma"lardan şikâyet eden "Ergenekon mağduru" bir parti, nasıl "ittifak" yapacak, bunu "taban"larına nasıl anlatacak?..
CHP malûm; "statükoyu savunan" bir parti... BDP ise, "statükonun değişmesini" isteyen bir parti!..
Nasıl "ittifak" kuracaklar!..
BDP, "Kürt meselesi"ni içinden çıkılmaz hâle getiren "zihniyet"in siyasi temsilcisi... CHP ise "ulusalcı" bir parti!..
Acaba, nasıl "ittifak" kuracaklar?..
Gerçi, kurmadılar değil!..
Referandum sürecinde CHP, "Hayır" diyerek, BDP de "Boykot" ilân ederek, "demokratik anayasa"nın önünde "engel" oluşturmaya çalıştılar...
Bakalım, bu defa hangi konuda ittifak kuracaklar?.. "AK Parti karşıtlığı"nda ittifak edip de, "AK Parti"yi iktidardan düşürmeyi" mi hedefliyorlar?..
Niye olmasın?!?
Ama, şunu da unutmasınlar;
Bazı pehlivanlar, "kendi oyunları" ile "tuş" olurlar!..
Çünkü millet, "oyunu" görüyor!..
FÜZE KALKANI MESELESİ
Gelelim "füze kalkanı" meselesine...
Tayyip Bey"e, elbette bu konuyu da soracaktık... Ama sormaya fırsat kalmadan, bu konudaki "endişeleri" giderici şöyle bir açıklama yaptı:
"Füze savunma sistemiyle ilgili yazılıp çizilene bakılınca ciddi bir bilgi eksikliği olduğunu görüyoruz...
Maalesef bazı medya grupları ve partiler de yanlış bilgilendirmelerle bu konuyu çarpıtıyor ve istismar ediyorlar.
Bu ülkenin başında AK Parti iktidarı var ve bu iktidar, bu ülkenin değerlerine kimseyi sataştırmaz, kimseyi de bu ülkenin değerleriyle oynattırmaz.
Bu ülkenin onuru, haysiyeti iktidarımıza kadar çok darbeler yemiştir. Bunları biz hep yaşadık, hep gördük ama 8 yıllık iktidarımız bir izzetin, bir onurun, şerefin ortaya çıkmasıdır.
Şu hususu da özellikle belirtmek istiyorum: NATO bir saldırı değil, savunma sistemidir...
NATO'nun varlık sebebi, üye ülkelerin savunmasına katkıda bulunmaktır. NATO'nun füze savunması mimarisinin kurulmasındaki amaç, balistik füze kurulmasının beraberinde getirdiği risk ve bununla beraber tehlikenin bertaraf edilmesi her bir müttefikin güvenliğinin ve savunmasının sağlanmasıdır.''
İRAN"DAN TEŞEKKÜR!
Ne yalan söyleyeyim;
Tayyip Bey"in verdiği bu "teminat"tan sonra, hayli rahatladım...
Peki, İran da "rahat" mı?..
İşte Tayyip Bey"in cevabı:
"Bazı Avrupa ülkelerinin tüm ısrarlarına rağmen Türkiye'nin çabaları sonucu, tehdit ülke ismi telâffuz edilmedi... İranlı dostlarımız verilen mücadeleden dolayı bizlere teşekkür ederken, buradaki birilerine ne oluyor da; kalkıp böyle kendilerine göre bir şeyler icat ediyorlar anlamak mümkün değil...
Temel yaklaşımımız düşman üretmek değil, dost kazanmaktır. Biz komşularla sıfır sorun politikası izliyoruz...
Komşularımız da bu yaklaşımımızdan son derece memnun ve Türkiye'ye tam bir güven içindeler. Ancak bazı siyasetçiler, kraldan çok kralcılık yapıyorlar. Kusura bakmasınlar. Türkiye her zaman ilkeli olmuştur, dürüst olmuştur, doğru bildiği yolda taviz vermeden ilerlemiştir. Dün eksen kaydı diyenler, nasıl kara propaganda yapıyorduysa bugün de Türkiye komşularına sırtını döndü diyenler kara propaganda yapıyor.
Biz ne komşularımızın hakkını, hukukunu çiğnetir, kardeş milletlerin aleyhine bir karar alırız ne de Türkiye'nin ulusal çıkarlarını, milletimizin uluslararası çıkarlarını heba ederiz."
Gördünüz ya;
Daha "dönüş yolu"na girmeden, daha uçağa bile binmeden, bizim soracağımız bütün sorulara cevap verdi Tayyip Bey...
Peki, o zaman;
"Uçakta" ne soracağız biz?..
Herhalde buluruz bir şey...
Bulduğumuz, sorduğumuz şeyleri de, inşaallah dönüşte sizlerle paylaşırız.
Şimdilik Allahaısmarladık...
CHP"de yeni moda: Baykalcılık!
Atasözlerimiz arasında; "Kör ölür, badem gözlü olur... Kel ölür, sırma saçlı olur" diye bir "ironi" vardır...
Gerçi, Bay Deniz Baykal henüz ölmedi... Üstelik "kör" de değil, "kel" de... Ama, görünen o ki; "Kılıçdaroğlu"nun tornistanları" yüzünden, "Bulunmaz Hint kumaşı" hâline gelmiş!..
CHP içindeki "Baykalcılar"ın sayısı her geçen gün artıyormuş...
Hatta, neredeyse; Baykal"ın dizlerine kapanıp;
"Biz ettik, sen etme!.. N"oolur partinin başına geri dön" diye yalvaranlar bile varmış!..
Bay Baykal da, bunlardan "güç" alarak, "Kılıçdaroğlu"nun politikaları"nı daha açıktan ve daha sert dillendirmeye başlamış...
Öyle ki, Kılıçdaroğlu"nu;
"CHP"nin eksenini kaydırma" diye uyarmış!..
Benim gördüğüm şu: CHP"de sular hâlâ durulmadı... Önder Sav"ın gitmesi, "kaynaşma"ya değil, "kaynama"ya yol açtı...
Haa, bu arada; Önder Sav da, yavaş yavaş "Baykal"a yanaşmaya" ve birlikte "Kılıçdaroğlu"nu devirmeye" çalışıyormuş...
Sizin anlayacağınız; ufukta, "yine ve yeniden bir kurultay" var...
Bakalım, Kılıçdaroğlu, "Baykal-Sav ikilisi"ni ekarte edip, partinin başında kalabilecek mi?..
En iyisi beklemek... Bakalım, ne "gurultu"lar çıkacak?
akit