İsrail'in, dünya kamuoyunun gözü önünde 34 gün boyunca katliam gerçekleştirdiği Lübnan saldırılarının üzerinden neredeyse bir yıl geçti.
İki askerinin Hizbullah tarafından kaçırılması üzerine İsrail'in, çoğu kadın ve çocuk bin 200 kişiyi katlettiği ve taş üstünde taş bırakmadığı Lübnan'da, saldırıların birinci sene-i devriyesinde yaralar tam anlamıyla sarılabilmiş değil. Annesinin kucağında can veren 10 günlük bebe Vaad ile enkaz altından cansız çıkartılan 'mavi emzikli bebek' Haşim'in yürekler dağlayan fotoğrafları hâlâ hafızalarda. Saldırılar nedeniyle kendi vatanlarında mülteci durumuna düşen bir milyon kişinin geri döndüklerinde, harabe olarak buldukları evlerin yeniden inşası sürüyor.
Bombalardan en çok nasibini alan başkent Beyrut ve Güney Lübnan'da yıkılan köprüler, hasar gören yollar, elektrik ve su şebekesi gibi altyapının yeniden inşası devam ediyor. İsrail saldırıları ile harabeye dönen binalar kepçelerle yıkılarak yerlerine yenileri inşa ediliyor. Evleri tamamen yıkılan aileler, Hizbullah tarafından kiralanan evlere taşınmış durumda. Hizbullah ayrıca evleri yıkılan ailelere 10 biner dolarlık yardım yapmış. Saldırılardan en çok etkilenen Beyrut'un güneyindeki iki banliyöde yeniden imar çalışmaları hızlı bir şekilde ilerlerken birçok köyün haritadan silindiği ülkenin güneyinde ise gerekli yardımlar yapılabilmiş değil. Birçok köyde, İsrail saldırıları ile zarar gören evler henüz onarılmaya başlanmamış. Bombalanan çoğu evin tamiratı da mümkün değil. Binalar yıkılıp tekrar inşa edilmeye çalışılıyor. Bölgedeki inşaat çalışmalarını Katarlı bir inşaat şirketi üstlenmiş.
Savaş öncesi otellerin Batılı turistlerle dolup taştığı ülkede şimdilerde ise bu oteller sinek avlıyor. Turizm Bakanlığı Genel Müdürü Nada Sardouk, Mayıs 2006'da 110 bin turist ağırlarken, bu yıl aynı dönemde 37 bini ancak bulduklarını söylüyor. Ülkenin en güzel sahiline sahip güneydeki Sur kentinde bir otel işleten Ali Khalife de, "Eskiden sahil dolup taşardı, müşterilere yetişemezdik. Ama şimdi Lübnan'ın en güzel plajı bomboş." diye yakınıyor.
İç çekişmeler halkı korkutuyor
Saldırıların ardından ülkede baş gösteren siyasi kriz ise hâlâ aşılabilmiş değil. İsrail karşısındaki direnişi ile sempati toplayan Hizbullah'ın, bunu siyasal güce tahvil etme çabası dolayısıyla patlak veren bu kriz döneminde, ülke yeniden suikast saldırılarına sahne oluyor. Savaş dönemindeki gibi sokakların boş olduğu Beyrut'ta çoğu dükkan sahibi kepenk açmazken, eskiden turistlerin çok ziyaret ettiği alışveriş mekanı olan Solider meydanı ve Manara sahilinde yürüyüş yapan Beyrutlu birkaç kişi dışında kimse yok. Beyrut'ta taksicilik yaparak geçinen Mardinli İsmet Şahin, Hizbullah'ın başını çektiği muhalefet ile Batı yanlısı Fuad Sinyora hükümeti arasındaki iktidar mücadelesinin, günlük yaşamı nasıl etkilediğini şöyle anlatıyor: "O günlerde hiç değilse bombanın nereye düşeceğini biliyorduk. Ama savaş sonrasında başlayan iktidar mücadelesi beni daha huzursuz ediyor. Suikastlar düzenleniyor, başkentte bombalar patlıyor. Dışarı çıkmaya korkuyoruz. Artık turist de gelmiyor. Savaş öncesinde ayda 2 bin dolar kazanıyordum, şimdi 500 dolar kazanırsam, 'Allah bereket versin' diyorum." Ali Şehhub Bektar isimli (70) yaşlı Lübnanlı da aynı fikirde. Bektar, "O zaman tek düşman vardı. O da İsrail'di. Ama şimdi kendi aramızda mücadele ediyoruz. Bu daha tehlikeli." Lübnanlıların savaş sonrası karşılaştığı en büyük sorunlarından biri de patlamamış misket bombaları. 100 bin civarında patlamamış misket bombasının bulunduğu Güney Lübnan'da, 3 ay öncesine kadar bu bombalardan dolayı çok sayıda ölüm ve yaralanma gerçekleştiği; ancak halkın bilgilendirilmesi ile bu sayının giderek azaldığını belirtiliyor.