Beyler çok üzgünüz. Sizin de durmadan tekrarladığınız gibi biz de “İslam dini barış dinidir, İslam demek barış demektir, Müslüman demek, elinden ve dilinden başkalarının selamette olduğu kişi demektir.” diye gençleri ikna etmek için çok uğraştık fakat maalesef bir türlü kabul ettiremedik.
“Hayır, dediler, İslam'ın birinci anlamı teslim olmaktır, Müslüman Allah'a teslim olandır.” dediler.
Sizin de ekranlarda sık sık dile getirdiğiniz gibi “Hz. Muhammed Aleyhisselam bir rahmet peygamberidir, âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir…” dedik o gençlere.
Dediler ki; Evet öyledir fakat aynı zamanda Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz;
“Ben kıyamete yakın elinde kılıcıyla gönderilenim.”
“Rabbim benim korkumu düşmanlarımın kalbine bir aylık mesafeden salıvermiştir.”
“Cennet kılıçların gölgesi altındadır.”
“Allah'a yemin ediyorum ki, Allah yolunda şehid edileyim, sonra tekrar diriltileyim, sonra tekrar şehid edileyim…” buyurmuştur dediler ve bunun gibi daha ne kadar hadis-i şerifi Arapça okudular ve kaynaklarını gösterdiler, biz de bir şey diyemedik gençlere.
Dedik ki “Amcası Hz. Hamza'yı öldüreni, ciğerlerini çıkarıp çiğneyeni bile affetmiştir.”
Dediler ki; “Onlar sonunda tövbe etmişler, Müslüman olmuşlardır. Müslümanlara bir kötülük yapıp da küfür üzerinde devam eden, tövbe etmeyen bir tek kâfiri affettiğini gösterebilir misiniz?” dediler, biz de araştırdık, okuduk ve böyle birisini bulamadık, susup kaldık.
Evet, maalesef üzgünüz beyler, gençlere bir türlü söz anlatamadık.
“Cihad sizin zannettiğiniz gibi dışımızdakilerle savaşmak değildir, daha çok insanın kendi nefsine ve şeytana karşı verdiği mücadeledir…” dedik, tebessüm ettiler;
“Kur'an'da cihaddan daha çok yer verilen bir konu var mıdır? Diğer türevleriyle birlikte Kur'an'da tam 586 ayet-i kerime cihaddan söz etmektedir. Söyler misiniz, hangi konu bu kadar çok anlatılmıştır, emredilmiştir? Bırakın ayet sayısını, baştan sona cihadla dolu sureler vardır. Büyük surelerin önemli bir bölümü cihaddan bahseder. Hem biliyor musunuz, Kur'an'da bir sure vardır ki Muhammed ve Kıtal diye iki ismi vardır, ne kadar manidar öyle değil mi?” dediler.
“Tamam, İslam'da cihad vardır, fakat bu kadar büyük ve önemli bir görevi yerine getirmek size mi düşer? Halifenin işi değil midir? Diyelim ki halife yok, onun yerine ya güçlü bir İslam ülkesinin veya büyük bir camianın istişare neticesinde yerine getirmesi gerekmez mi?” dedim.
Dediler ki; “Halife veya büyük bir İslam ülkesi bu görevi yerine getirdi de biz mi buna rağmen böyle işlere kalkışıyoruz. İnşaallah biz böyle yapmakla İslam dünyasının asla halifesiz olamayacağını göstermiş oluyoruz, buna zorlamış oluyoruz.” dediler.
Peki, başınıza buyruk böylesi eylemlerle İslam âlemine ve Müslümanlara verdiğiniz zararı görmüyor musunuz? Önce Afganistan, ardından Irak sizin tek başınıza yaptığınız bu işlerden sonra işgale uğramadı mı? Yüz binlerce Müslümanın ölümüne sebep olmadınız mı? Bakalım Paris'te yaptığınız bu eylemden sonra Müslümanların başına neler gelecek? Yükselen İslam düşmanlığının boyutları nerelere varacak?
“Hayır, emperyalist zalimler yapacaklarını yine yapacaklardı, bir bahane bulmak hiç de zor değildir onlar için. Irak'ı kimyasal silah bahanesiyle işgal ettiler ve sonunda böyle bir şey çıkmadığını bütün dünya gördü. Tamam, İslamafobia yükseliyor belki, fakat Avrupa'nın önemli bir bölümü de kendilerine şu soruyu soruyor artık:
“Biz bunlara ne yaptık ki bunlar bize böyle yapıyor? Bu soruya verecekleri cevap bütün bir dünya için çok önemli olacaktır.” dediler.
Kısacası beyler, özellikle Paris'te yürüyen, Paris'le birlikte yürüyen beyler! Maalesef gençleri bir türlü ikna edemedik, sizin adınıza çok üzgünüz!
Avrupa'da yaşamakta olan bu son nesil artık tamamen asimile olur, geçmişleriyle artık hiçbir ilişkisi kalmaz, dinlerini de dillerini de unutur, tam bir Avrupalı olur dediniz, fakat hiç beklemediğiniz şekilde hepsi de el Kaideci oldu, IŞID'ci oldu çıktı.
Daha da kötüsünü söyleyelim mi? Gençler diyecekler ki: Böyle basit bir eylemle dünyanın liderlerini Paris'e topladık, milyonlarca insanı yürüttük, dünyayı ayağa kaldırdık.
Özellikle ortaya çıkan son görüntüler bu gençlere daha çok cesaret verecek. Hani şu siyah otomobille olay yerinden ayrılırken önlerine polis aracı çıkıyor, onlar da otomobillerinden inerek polisi yaylım ateşine tutuyor, polis otosunun geri geri kaçtığı, Kouachi kardeşlerin de üzerine gittiği o rezil görüntü…
İnanın bu görüntü Paris'in moralini sıfırlayacağı gibi, gençlere de çok büyük bir heyecan verecektir. Avrupa'da yaşayan Müslüman kökenli gençler, yıllar yılı ülkeleri işgal edilen gençler, ülkelerine ölüm yağdırılan gençler kime benzeyeceklerine, kendilerine kimi örnek alacaklarına çoktan karar vermişlerdir.
Geçmiş olsun beyler, geçmiş olsun Paris'te yürüyen beyler, Paris'le birlikte yürüyen beyler!
doğruhaber