Madalyonun tek yüzü mü?
Müge imzalı bir mektubunda okuyucu, (4/4/2008) tarihli yazımdan alıntılar yaptıktan sonra şöyle diyor:
"İstanbulda belediyenin yaptığı ve Spor A.Ş.'nin işlettiği yüzme havuzlarından bazılarına (özellikle kenar semtlerde olanlar ve Başakşehir vs. gibi sitelerde bulunanlar) kadın-erkek birlikte girmeniz mümkün değildir. Bizzat deneyen ve arkadaşım olan bir çiftin kocasına "gavat" bile dediler. Böyle havuza girmek sizin inançlarınıza, dininize uymayabilir ama bizimkine uyuyor ve bir kamu kuruluşunda maalesef inanç dayatması yapılıyor"
Sürekli karşı tarafın hatalarını sayıp dökerken, kendi tarafımızınkileri halı altına süpürmemeli. Ben din ve vicdan özgürlüğünün sonuna kadar yanındayım ve mesela başörtülü kadınların, kızların yalnızca üniversitelerde okuyabilmesini değil, kamuda da çalışabilmesinin önünün açılmasını istiyorum ama din dayatmacılığının da sonuna kadar kaşısındayım ve aynı kadınlardan inançlarını işlerine karıştırmamalarını da talep ediyorum ama bunu yapabileceklerinden emin değilim... Birgün de kendinizi ve tarafınızı eleştiren bir yazı yazarsanız, inanın beni çok şaşırtacaksınız. İşte o zaman yazdıklarınız daha fazla anlam kazanacak. Yazdıklarınız şu an sadece kendiniz gibi olanlarının yüreğini soğutmaktan başka işe yaramıyor çünkü sadece gerçeğin bir tarafını yansıtıyor, öteki tarafını ise gizliyor. Hakkaniyet bu olmasa gerek..."
Sayın Müge mektubunun, yazı çok uzayacak diye almadığım kısmında, bir belediyenin çalışan almak için açtığı imtihanda İmam Hatip mezunu olma şartını koyduğunu ve ayet sorduğunu da kaydediyor; ancak bunu meşhur iddianameden naklettiği için kale almıyorum.
Farklıların bir arada, hak ve özgürlüklerden yararlanarak yaşayabilmeleri bir zarurettir. Mevcut şartların dayattığı bu durumu en az problem, en fazla huzur ve verimlilikle yaşamak için bazı kurallarda anlaşmak şarttır. Eğer farklı taraflardan birinin isteği yerine getirildiğinde diğeri hakkından mahrum kalıyorsa böyle bir kural da, uygulamada olamaz; olursa demokratik ve laik sisteme ters düşer.
Şimdi şikayet konusu havuz meselesini ele alalım.
Belediye yalnızca erkeklerin veya sadece kadınların girebilecekleri havuzlar yapsa ve eşli, yahut karma girilecek havuzlar yapmasa, hiçbir havuzda kadınların erkeklerle birlikte havuza girmelerine izin ve imkan vermese, kendi inancı ve ahlak anlayışına göre karşı cinsle birlikte havuza girmek isteyen vatandaşları bu haktan mahrum bırakmış olur. Aslında bu İslam'a uygun olanıdır ve Müslümanlar böyle olmasını isterler. Fakat şikayetten anlaşılıyor ki, belediyenin bir cinse ait havuzları da var, -İslam'a aykırı olan- karma girilen havuzları da var. Belediye şeriat dayatmamış, isteyenin şeriata uyması, istemeyenin uymamasına zemin ve imkan hazırlamış. İşte laiklik da tam olarak budur.
Biri çıkar da bütün havuzlar karma olmalı, yalnız kadınların veya erkeklerin girdiği havuzlar olmamalı, Müslümanlar karma girmeyi caiz görmüyorlarsa havuza ve denize girmemeli" derse asıl o kişi "belli bir din ve ahlak anlayışını, hayat tarzını bütün vatandaşlara dayatmış olur" ve bu da din özgürlüğüne, laikliğe aykırıdır.
Şimdi bu yazmın neresinde ben madalyonun tek yüzünü gösterdim?
yenişafak