Lübnan’ın önde gelen Sünni âlimlerinden Şeyh Mahir Hammud 7 Kasım 2014 tarihli Cuma hutbesinde Mescid-i Aksa’da yaşanan son olayların gölgesinde Filistin davasını değerlendirdi.
Şeyh Mahir Hammud’un 7 Kasım tarihli hutbesi şöyle:
“Her yerde fitne kol geziyor. Özellikle son yıllarda İslam dünyası türlü oyunlara sahne oldu. Ancak tüm bu oyunların hedefi Arapların Filistin davasıyla meşgul olmasını engellemek ve Arapların Filistin davasında birleşme gücüne sahip olamadıkları yönünde bir umutsuzluğu hâkim kılmaktı. Nitekim görünen o ki bugün Filistin yalnızca mevcut durumunu korumayı başarabiliyor. Ancak bu şartlar altında da İsrail komplolarını güçlendiriyor ve sömürgesini daha da artırıyor. İşgalcilere göre, bugün onlar asabiyetin kol gezdiği bu bölgede modern bir örnek niteliğindeler… Araplar da bunu her seferinde daha da çok fark ediyorlar.
1987 yılında gerçekleşen 1. İntifada döneminim hemen öncesinde Filistin, Arapların toplantılarında ikinci konuydu. Filistin davası ihmal ediliyordu. Ne zamanki İsrail Şucaiye’de katliam yaptı, o zaman “Birinci İntifada” patlak verdi.
2. İntifada’ya gelince… Camp David Anlaşması her şeyin planlandığı bir anlaşmaydı. İsrail Lübnan’dan çekilecek, ayrıca Lübnan’daki direniş de sona erecekti. Ancak o zaman da kışkırtıcı bir şekilde Mescid-i Aksa’ya ayak bastılar ve ikinci intifada patlak verdi.
Aynı şekilde 2008 yılı… Ve yine Filistinli bir gencin yakılmasının ardından bu sene yaşanan ve 55 gün süren savaş…
Bugün şunu söyleyebiliriz ki, kurulan tüm komplolar dikkatleri Filistin’den çekmeyi amaçlamaktadır. Ancak işgalcilerin Mescid-i Aksa’ya girmeleri, sadece avluya değil bizzat mescide ayakkabılarıyla girmeye cüret etmeleri, namaz kılanların engellenmesi, yine Aksa’nın Harem-i İbrahim’de olduğu gibi Yahudilerle Müslümanlar arasında bölüştürülmeye çalışılması beklenmeyen durumlardı. Ve silahsız bu insanların arasından bir yiğit çıktı ve arabasıyla işgalcilere meydan okudu. Böylece işler bir anda tersine döndü. Biz her zaman söylediğimiz şeyi yeniden ifade etmek istiyoruz: Biz Kur’an’a ve Hadis’e olan güvenimiz üzerinden inanıyoruz ki, İsrail yok olacaktır. Buna bizzat Yahudilerin de inanıyor ve askeri, siyasi vs. güçlerine, Batıdan aldıkları desteğe rağmen her seferinde bunu dillendiriyor olmaları bizim bu konuda iyimser olmamıza yol açıyor.”
İslami Analiz