Lübnan’ın önde gelen Sünni alimlerinden Şeyh Mahir Hammud, el-Meyadin haber kanalının sitesine verdiği röportajda, şu aşamada herkesin kendisine hakim olarak itidalli durması ve mezhepsel fitneyi sonlandırmaya çalışması gerektiğini belirtti.
Riyad ve Tahran arasında yaşanan kriz bölgede yaşanan tüm gelişmelere gölge düşürdü ve gerek bölgesel gerekse uluslararası kamuoyunun bu meseleye odaklanmasına sebep oldu. Bazı devletler Suudi Arabistan'ın Arap dışişleri bakanlarına "acil" toplantı çağrısıyla eş zamanlı olarak Suud'un ardından İran ile ilişkilerini kesti. Bölgede ciddi bir nüfuzu olan bazı devletler de iki ülkenin uzlaşması için çözüm önerileri sundu.
Bu hararetli ortamda meselenin ciddiyetini hala koruduğunu belirten Hammud, Suudi Arabistan'ın Şeyh Nemr Bakir El-Nemr'in idamını yürütmesinin ve akabinde Riyad ve Tahran arasındaki ilişkilerin kopmasının, mezhepsel fitne ve çatışma ortamında yeni bir aşamanın eşiğinde olunduğunu gösterdiğini ifade etti. Hammud, burada sürtüşmenin daha korkunç sonuçlar doğurmasını önlemek ve gerekenlerin yapılması için Arap ve İslam ümmetinin alimleri üzerine büyük rol düştüğünü vurguladı.
Herkes kendine hakim olmalı
Direniş Alimleri Birliği Başkanı Mahir Hammud Suudi Arabistan'ın Şeyh Nemr'i idamıyla ilgili, "Hiçbir dini veya ahlaki tarafı yok" dedi ve şunları ekledi: "Suudi Arabistan, İran ile yaşadığı krizi geri adım atarak bitirmeli ve idamdan sonra gelen tepkileri kabul etmelidir."
"Umarım Müslümanlar arasındaki bu yabancılaşma ve kriz daha da artmaz, aksi takdirde bölgede ve dünyada mezhep çatışmaları farklı bir boyut kazanacaktır." diyen Mahir Hammud, krizin sadece birkaç ay devam edeceğini düşündüğünü, bu süreçte herkesin kendisine hakim olup sabırlı olması gerektiğini ve bu sürecin sonunda maslahata ulaşılacağını düşündüğünü ifade etti.
Din adamları ve alimler fitneye son vermeli
Uluslararası toplumun ve Amerika'nın Suud'un verdiği karar üzerinde açık bir etkisi olduğunu belirten Hammud, bunun bir sır olmadığını, insan hakları örgütlerinin yapabilecek şeyleri varken bu konuya yeterli ilgiyi göstermediklerini ve işlenen suçun hiçbir gerekçesi olmadığını söyledi. Hammud din adamları ve alimlere de mezhep çatışmasını ve fitneyi ortadan kaldırma çağrısında bulundu. Nasrallah'ın sözlerine dikkat çeken Hammud; Sünni alimlerin bu idamı ve işlenen suçu kınamasının Şii alimleri de rahatlatacağını ve bunun meselenin Sünni-Şii çatışmasına dönüşmemesi açısından oldukça önemli olduğunu belirtti. Hammud, ayrıca meselenin mezheplerin ötesinde Hak ve Batıl mücadelesi olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan suçludur ama İran da masum değil
Bölgede yaşananların pek çok sebebi ve sorumlusu olduğunu belirten Hammud, bu konuda sorumlunun Suudi Arabistan olduğunu düşündüğünü ancak İran'ı da masum görmediğini belirtti ve şöyle devam etti: "Ancak bu aşamada Suudi Arabistan'ın atması gereken adımlar var. Suriye'de yaşananlarda doğrudan mesuliyeti var, IŞİD'e para ve silah yardımı yapılıyor. Keza Irak'ta, Yemen'de yaşananlar ve Lübnan'daki siyasi kriz. Son olarak da hiçbir gerekçesi olmayan bu idam. Suudi Arabistan Suriye, Yemen ve Irak'ta yaşadığı başarısızlıkları telafi etmeye çalışıyor. Bu yüzden Suudi Arabistan'ın bölgeyle ilgili tüm meselelerde durduğu konumu değiştirmesi çözüm yolunu açacaktır."
Nemr'in idamı Hariri suikastıyla benzerlik taşıyor
İşgalci İsrail'in tüm bu olan biteni memnuniyetle karşıladığını Belirten Hammud, Nemr'in idamını Refik Hariri suikastına benzetti. Her iki olayın da mezhep çatışmasını arttırmak için yapıldığını ifade eden Hammud şöyle devam etti: "Tüm yaşananlara rağmen, istenilen amaca ulaşılabilmiş değil. Eğer Hariri suikastında ayrılmadıysak, bugün de ayrılmayız."
Direniş Alimleri Birliği Başkanı Hammud son olarak bu idamın Ceyş’ul İslam komutanı Zehran Alluş'un öldürülmesine karşılık olduğunu söyleyenlerin bir yanılgı içinde olduklarını belirtti. Hammud, silahlı bir örgüt liderinin bir alimle kıyaslanmaması gerektiğini belirttiİ
islami Analiz