Ekonomisi imrenilecek seviyede olan ve Müslüman çoğunluğun yanında gayrimüslim azınlıkların da huzur içinde yaşadığı Uzakdoğu’nun parlayan yıldızı Malezya, bir yandan karalandı, diğer taraftan da Türkiye’nin korkması gerektiği tezi örneklendirilmeye çalışıldı. Kartel en acar muhabir ve köşe yazarlarını Malezya’ya gönderdi ve kamuoyunu aydınlatmaya(!) başladı. Ancak hiç de şaşılmayacak bir şekilde haberlerde yalan ve çarpıtmalara yer verildi. Bu yalanlar öyle bir hâl aldı ki, Malezya’nın yeni Kralı dava açmayı bile düşündü.
MALEZYA KÖŞKÜNDEKİ BAŞÖRTÜSÜNE BİLE TAHAMMÜL EDEMEDİLER
Muhabirini Malezya’ya göndermeden önce yeni Kral Mizan Zeynel Abidin’in seçilmesini haber yapan Hürriyet, başörtülü olan ‘first lady’ Nur Zahire’nin bir ilk olduğunu yazdı. Bununla da yetinmeyen gazete, başta muhalefet olmak üzere kamuoyunun rahatsız olduğunu iddia etti. Hürriyet’in birinci yalanı başörtülü birisinin ilk defa Kraliçe olduğu iddiası. Çünkü Malezya’da daha önce de başörtülü kraliçeler olmuştu.
KRAL, DAVA AÇMAYI DÜŞÜNDÜ
“Malezya Kralı'nın dört çocuk annesi eşi Nur Zahire, modern Malezya tarihinin ilk türbanlı kraliçesi oldu” ifadeleriyle haberi duyuran Hürriyet, Kral Mizan Zeynel Abidin’i asıl kızdıran yalanını haberin devamında yazdı. Zira, iddia edildiği gibi kamuoyu tepkili değildi. Zaten başörtüsü bir ilk de değildi. Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan yazarımız Dr. Serdar Demirel, uydurma haberi görünce Kralın ne tepki verdiğini şöyle anlatıyor: “Akademisyen Malezyalı arkadaşa bilgilenmek için sormuştum. O da kralın basın danışmanını aramış, Türkiye’de çıkan haberleri aktarmıştı. Kralın basın danışmanı kendisiyle görüşebileceğimi bildirmiş ve o gazeteler hakkında dava açacaklarını beyan etmişti. Ben de, buna gerek olmadığını, zira bu konunun Türkiye iç siyasetiyle alakalı olduğunu, hedefin Malezya değil, Türkiye’deki hükümet olduğunu söylemiştim. Böylece konuyu kapamıştık.”
EN SABIKALI GAZETE HÜRRİYET
Malezya yazılarında en sabıkalı gazete Hürriyet oldu. Genelde çizilmeye çalışılan ‘korku’ tablosunu yalan ve çarpıtmalarla sağlamaya çalışan gazete, şahit olarak da bölgeden marjinal insanları buldu. Malik İmtiaz ve Haris Bin Muhammed isimi avukatların iddialarına yer veren gazete, "11. Madde Hareketi" adlı bir sivil hareketten de bahsetti. Ancak harekette adı geçen kişiler de Malezya’nın aykırı ve marjinal insanları. Hareketleri de polis tarafından takip ediliyor. Müslümanların diğer dinlere serbestçe geçebilmesini (irtidad) savunuyorlar. Bu da Malezya toplumunda sıkıntıya sebep oluyor, misyonerlik faaliyetlerini kışkırtıyor.
“PARALAR İSLAM BANKASINA” YALANI
Yine kartel medyası tarafından Müslümanların paralarını İslam bankasına yatırmak zorunda oldukları iddia edildi. Oysa böyle bir mecburiyet yok. Sadece, Klentan Eyalet Yönetimi kurum olarak kendi paralarını bu bankada değerlendiriyor, insanları da buna teşvik ediyor. Ama insanlar diğer bankalara da paralarını yatırabiliyorlar. Bu eyaletin dışında hiçbir yerde böyle bir uygulama da yok.
KADINLARIN DURUMU TÜRKİYE İLE KIYASLANAMAZ BİLE
Kartelin Malezya’yı karalama çabasının merkezinde elbette kadınlar yer alıyordu. Kadınların sosyal ve kültürel alanda geri plana itildiğini iddia eden kartelin yalanı o kadar bariz ki, Malezya’daki kadınların durumu Türkiye’deki hemcinsleri ile kıyaslanamayacak seviyede rahat. Anaerkil bir topluma sahip olan Malezya’da kadın toplumun muharrik gücü. İş hayatından bürokrasiye, akademiden memuriyete; toplum hayatının her katmanında kadın çok aktif. Türkiye ile mukayesesi bile mümkün değil. Kadının dışlanmasını bir tarafa bırakın, normal hayatın akışında erkek kadına göre silik kalıyor. Gündelik hayatta kadın-erkek faaliyetleri ise çok iç içe. Bu, hayatın tüm alanlarında böyle; televizyon programlarında, akademik çalışmalarda, medyada, sanatsal faaliyetlerde. Malezya’da neredeyse “ev hanımı” mefhumu yok. En azından metropollerde böyle. Ayrıca, dünyada motosiklet kullanan (tesettürlüler dahil) kadınlar sıralamasında Malezya ilk sıralarda gelir. Kadın araba kullanıcısı Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar fazla. Ayrıca Malay kadınlar gündelik hayatta da çok rahat.
YALANDA SINIR YOK
Kartelin haberleri, çarpıtmadan da öte yalan boyutunda. ‘Şehrin devasa reklâm panolarında hep türbanlı kadın kullanılıyor’ şeklinde sunulan bilgi tamamıyla yalan. Çünkü reklam panolarında her iki durum da mevcut. Başörtülü kadınlar olduğu gibi, açık kadınlar da reklam panolarında yer alıyor. Bütün afişlerde Malayca'nın altında bir de Arapçası olduğu iddiası da yalan. Bazı yerlerde durum böyle. Kaldı ki o da Arap turistlerinin uğradığı yerlerde. İkincisi, Malaylar Osmanlıların Arapça harfleriyle kendi dillerini yazdıkları gibi öz dillerini bu harflerle yazıyorlar, tabiî ki bazı yerlerde. Malezya’nın geneli itibarıyla bunları zikretmek devede kulak bile sayılmaz.
GAYRİMÜSLİMLER DE YALANLARA ORTAK EDİLDİ
Kartel haberlerinde elbette Malezya nüfusunun yüzde 40’ını oluşturan gayrimüslimler de yer aldı. Müslümanların bu grupları baskı altında tuttuğunu ve kendilerine azınlık muamelesi yaptığını savunan kartel, Malezya toplumunun sosyal ve tarihi gerçeğini bilmeden sadece şekle bakarak bilgi aktarmış. Zira, gayrimüslimlere bazı alanlarda sınırlamalar var. Ancak bu da “pozitif ayrımcılık” kuralı gereği. Meselâ, ekonomide Çinliler hâkim. Ülkenin ekonomisinin yüzde 90’ını onlar kontrol ediyor. Bu alanı tamamen ele geçirmelerini önlemek için bazı kısıtlamalar getiriliyor. Örnek olarak bazı yerlerde toprak satın almalarına izin verilmiyor. Pozitif ayrımcılık hukukî gerekçesinin dışındaki alanlarda onlara hiçbir baskı yok. Dinlerini, hayat tarzlarını tam bir hürriyet içerisinde yaşayabiliyorlar. Müslümanlar oruç tutarken onlar hiçbir müdahale olmaksızın açıktan ve restoranlarda yiyip içebiliyorlar.
SİVİL TOPLUM ÇOK HAREKETLİ
Malezya’da sivil toplum örgütleri farklı alanlarda farklı hizmetler sunuyor. Bunlar arasında muhafazakâr olanlar olduğu gibi seküler olanlar da tabii ki var. Çin, Hint ve Malay toplumuna hitap eden ve toplumların hassasiyetlerine göre faaliyet gösteren yapılanmalar olduğu gibi, tamamını hedef kitlesi kabul eden sivil toplum örgütleri de var.
KARTELE MÜJDE: UÇAKTA FİŞLEME VAR
Malezya’daki sosyal durum ve toplumsal huzura örnek olabilecek birçok olay aktarıldı bu dönemde bize. Bunlardan sadece birisini bildireceğiz.
Bir Türk yazar Malezya’da uçağa biniyor. Uçak havalandıktan sonra yiyecek içecek servisine sıra geliyor. Türk yazar oruç tutuyor. Hostes kendisine geldiğinde niyetli olduğunu söylüyor ve hostes hemen bir kâğıda not alıyor. Yazar önce bir anlam veremiyor. Ancak havada iftar vakti gelir gelmez yemeği koltuğuna getirilince her şey açığa kavuşuyor. Yani, kartelin gayrimüslimlere baskı uygulandığını iddia ettiği Malezya’da, gündüz vakti yiyecek-içecek servisi yapılıyor. Niyetli olan yolculara ise hiçbir ayrım gözetmeden iftar vakti yemekleri sunuluyor. Türkiye’deki benzeri uygulamaları fişleme olarak nitelendiren kartelin bu tür bilgileri okurlarına aktarmaması ise niyetini açıkça ortaya koyuyor.
Vakit