Arakan'ı konuşmak kolay. Suriye'yi de.
Asıl zor olan Mali'yi konuşmak.
Müslümanların sorumluluğu, sadece Müslümanlara saldırı olduğu zaman ayağa kalkmak değil.. Madem ki, bizler, alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmetiyiz. O zaman nerede bir zulüm ve haksızlık olursa olsun, bizim orada mazlumlardan yana olma görevimiz var.
Mali gidip-gelmediğimiz, gözden ırak bir yerden. Gözden ırak olunca gönülden de ırak oluyor sanki..
Mali'de ne oluyor derseniz, Vehhabi medreslerinden yetişme Ensar örgütü ülkede terör estiriyor.. Timbuki'deki asırlardır büyük bir titizlikle korunan İslam medeniyetine ait eserlerden ulaşabildiklerinin tümünü yok ettiler.. Tıpkı Mekke ve Medine'de yaptıkları gibi.. Bu eserleri savunanları müşrik kabul ettikleri için erkeklerini acımasızca öldürüp, kadınlarını cariye diye alıp götürdüler.. Kaçıp kurtulanlar Moritanya'ya sığındılar..
Türbeleri yerle bir ederken Sufi geleneğine bağlı ne kadar dergâh, vakıf eseri, medrese varsa yerlebir ediyorlar.. Bu grublar, Sufileri ve Şiileri müşrik kabul ediyorlar.
Ne BM, ne de İslam Konferansı'nın bu konuda pek bir tepkisi olmadı.. Aslında bu iş biraz eşelenecek olursa bu cinayetin arkasında azmettirici olarak birçok Suudi yetkili bulunabilir.. Suudi kaynakların dağıttıkları kitaplarda bu tür eylemlere azmettirici birçok ifadeler bulunmaktadır.
1327 yılında yapılan Djingareyber Camii'nin içindeki altı yüz yıllık Şeyh Mahmud Türbesi tekbirler eşliğinde kazmalarla yıkıldı.
Düşünüyorum da bunlar İstanbul'a gelseler, Konya'ya, Bursa'ya gitseler ne yapacaklar. Herhalde Eyyüb Sultan ve Mevlana türbesinin önünde günlerce adam keserler..
Fransız işgalinde bile korunan eserler bir çırpıda bu neo-İslamcılar tarafından yerle bir edildi.. Bu adamlar yarın Kudüs'ü ele geçirseler, İsrail'in yapamadığını bir gecede yaparlar herhalde.
Tek çatışma Selefi Ensar örgütü ile Sufiler arasında yaşanmıyor.. Öte yandan Nijer'deki 3 büyük kabileden, Hausalar, Fulaniler ve Tuareglerle de savaşıyorlar. Ensar örgütü ve Tuaregler daha önce birlikte hareket ediyordu. Şimdi savaşıyorlar..
Mali iç savaşı sürerken, bu kavga yakın gelecekte Nijer'in bölünmesi ile sonuçlanacak yeni bir iç savaşa sebeb olabilir..
Selefiler Nijer'de özellikle Sufi geleneğe sahip Hausa bölgesinde örgütlüler.. Nijer'deki diğer büyük bir topluluk olan Fulaniler, bizdeki Bektaşilere benziyor. Mesela Suudi molallalar orada yoklar. Ya da Tuareg bölgesinde de yoklar..
İslam dünyasındaki Şii, Selefi, Sufi, liberal kanatlarda yer alan grublar arasındaki rekabete dikkat çekmek istiyorum..
Şimdi Tuareg bölgesinde artık bir de Çinliler var..
Birileri bir yandan Müslümanları kendi içinde çatıştırmaya, öte yandan ötekilerle çatıştırmaya özel bir çaba gösteriyor sanki. Mesela önümüzdeki günlerde Arakan, Rohingya / Myanmar bölgesinde Mag Budistlerinin yaşadığı bölgelerdeki bine yakın dev Buda heykellerinden birine bir saldırı olursa şaşmamak gerek.. Bir de Arakan halkının yaşadığı bölgeye bakın. Sahil tamamen bizimkilerde. Ama Bosna'nın sahili yok mesela. Etyopia'nın da sahili yok. Bu sınırlar doğal sınırlar değil..
Bu olayların Ramazan'a denk gelmesi de boşuna değil.
Bu arada, neresi bu Mali derseniz, ansiklopedilere ya da internete bir göz atarsanız birçok bilgi bulabilirsiniz. İşte size özet bir bilgi: Mali Batı Afrika'da bulunan denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Mali, Afrika'nın en büyük yedinci ülkesi. Komşuları Cezayir, Nijer, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gine, Senegal ve Moritanya. Yüzölçümü yaklaşık 1.240.000 km2 ve tahmini nüfusu 12.000.000 başkent Bamako. Mali sekiz ayrı bölgeden oluşuyor. Ülkede altın, uranyum ve zengin tuz kaynakları bulunur. Türkiye'nin iki katına yakın toprağı, İstanbul'dan az nufusu ile Mali, dünyanın en fakir ülkelerinden biridir. Bugünki Mali Gana İmparatorluğu, Mali İmparatorluğu ve Songhay İmparatorluğu. 19. yüzyılın sonuna doğru Mali, Fransız idaresinin altına alınması ile Fransız Sudanı'nın bir parçası oldu. 1959'da Mali, Senegal ile Mali Federasyonu olarak bağımsızlığını kazandı. Bir yıl sonra Mali Federasyonu bağımsız Mali devleti oldu. Uzun bir tek-partili dönemden sonraki 1991 darbesinin ardından yeni bir anayasa yazıldı ve Mali kağıt üzerinde demokratik, çok-partili bir devlet oldu.
Kuzeyinde ayrılıkçı gruplarla yaşanan çatışmalar sonucu 22 Mart 2012 günü ordudan ayrılan bir grup asker darbe yaparak meclisi ve anayasayı lağv ettiklerini ve yönetime el koyduklarını açıkladılar.
Darbecilerin komşu ülkelerin baskısıyla yönetimi sivillere bırakmayı kabul etmesi de çatışmaları durdurmadı. Ensar grubu bir yandan Tuareglerin işgal ettiği toprakları geri almak için, öte yandan Sufilere karşı bir operasyon başlattılar ve olan oldu.. Darbeciler şimdi "Geçici hükümet isyancılarla müzakereye geçmeden önce, Timbuktu, Gao ve Kidal'ın geri alınması, kurtarılması lazım gelir" diyerek pozisyonlarını korumak için bulanık sudan, sisli havadan yararlanmaya çalışıyor.
Mali'ye 3 bin askerden oluşan bir kuvvet göndermeye hazırlanan Batı Afrika Ülkeleri Ekonomi Topluluğu (ECOWAS) ise henüz sorunun çözümü yönünde bir ilerleme kaydedebilmiş değil..
Mali krizi Suriye'den ya da Arakan'dan daha az can alıcı bir sorun değil..
Mali sorunu hepimiz için ders olsun..
Selâm ve dua ile..
NOT: Geçen gün BM ile ilgili yazımda BM eski Genel Sekreteri, BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Kofi Annan'ın istifa haberi, Annan'ın sanki genel sekreterlikten istifa ettiği gibi anlaşılacak şekilde ifadelendirilmiştir; düzeltir, özür dilerim.
yeniakit