Haklı olmak, başkalarına haksızlık etme hakkı vermez kimseye..
Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder. Fazla naz âşık usandırır.
Bazan cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir..
Huzursuz nefisler vardır.. Nefsi emareleri tatminsizdir.. Sürekli isteyen ve sürekli şikayet eden, kendi her zaman haklı olan insancıklar ve herkesi durmadan suçlayan.. Geçimsiz, mutsuz ve yalnız..
Çevrenize bakın, bu tip bir sürü insan göreceksiniz.. Her şeye karşıdırlar..
Vicdanları en büyük sermayeleridir.. Duyguları akıllarından büyüktür.. Vicdanları ve duyguları öfkelerini büyütür.. Çersizlikleri, öfkeleri ile birleşince çıdama dönüşür..
En iyi bildikleri şey itiraz etmek, el attıkları her işi krize dönüştürmek.. Marka krizler üretmek..
Aslında biraz mazoşisttirler. Bundan zevk alırlar.. Kriz onlar için eğlenceli, heyecan duydukları bir iştir.. Hatta kutsaldır.. Ne kadar hırpalanırlarsa o kadar büyük bir iş başardıklarını düşünürler.. Kavga öfkelerinin gıdasıdır çünki..
Kimi sisli havayı, kimi bulanık suda balık avlamayı sever..
Kullanırlar ve kullanılırlar..
Hayatları sloganların pırıltıları ile renklenir. Gerçekler ise tam tersidir..
Mutsuz ve tatminsizdirler.. Evlilikleri başarısızdır..
Herkesi her konuda eleştirirler, ama la file aleme binlerce nizamat verirken, bin seyyie vardır hanelerinde..
Bu insanların sayıları giderek artıyor. İnternette, sosyal media bunların mekan tuttukları yerler oldu sanki.. Saldırgan bir dille herkese laf yetiştirmeye çalışan tiplerin çoğu bu grubta yer alır.. Sanal alemde 2. bir kimlikle yaşarlar. “Bir eylem olsa da neşemizi bulsak” diye bekleyen tipler. Kimi Holigan olur, kimi militan..
Ne kendileri rahat dururlar, ne çevrelerindekilere huzur verirler.. Ölene kadar da böyle gidecek gibiler sanki..
Kimi isyandan yorulur, gider birine mürit olur. Her işte ille de aşırıya gidecekler ya, bu defa müritliklerini ifrata götürürler..
Şeyhi başını okşadı diye saçını kestirmeyen kelli felli adamlar var ya hu!
Bunlar istihbarat örgütlerinin, özellikle de 6. Kol faaliyetleri için, terör için biçilmiş adamlardır..
Bir cinayeti protesto için çıkıp, iki cenazeyle dönen insanlar bunlar.. Ya da on ağaç için meydanlara çıkıp, yüz ağacı sökenler.. Kaş yapayım derken göz çıkartanlar, Tosya’ya pirince giderken evdeki bulgurdan olanlar..
Heryerde varlar.. Öfke dozu yüksek topluluklarda daha kolay mekan tutuyorlar.. En çok CHP’de varlar sanırım.. Taraftarlar arasında kendilerine çok rahat yer buluyorlar. Bir şey bilmeleri gerekmiyor, kutsal kanaatleri var..
Tanrı tanımaz, din tanımaz da olsalar kutsal fikirleri vardır, dinleştirdikleri..
Çelişkilerle dolu bir hayatları vardır..
Aydın-sanatçı dedikleri biri çıkmış; “Araplara para vermek istemediği için Hacca, umreye gitmeyecekmiş”.. Araplar derken tüm Araplara karşı düşmanca, ırk temelinde bir ayrım. Aynı kişi, faşizme, ırkçılığa, nefret söylemine karşı olduğunu söyleyecektir..
Mesela ‘İsraillilere, Amerikalılara, Ruslara, Bulgarlara para kazandırmamak için bu ülkelere gitmek istemiyorum’ demeyecektir.. Çünki çifte standartlıdır. Ama ağzından çıkanı kulağı duymamaktadır. Kendi anlamasa, çevresindekiler anlamasa da başkalarının bu sözü anlamış olmalarından dolayı küçük düşeceğini düşünmezler..
AK Parti %45 oy aldı ise karşısında %55’lik bir kitle vardır. Bu gerçek onları mutlu eder, ama düşünmezler ki, kendilerinin karşısında %75’lik bir kitle vardır.. Ötekinin karşısında %80-90 küsur vardır..
Bilmezler, bilmediklerini de bilmezler, öğrenmek de istemezler.. Bilmek, gerçeklerle yüzleşmek işlerine gelmez çünki..
Öfke baldan tatlıdır onlar için..
Bunlara karşı aslında bir çözüm üretilmesi gerekiyor. Toplumun ruh sağlığı ve sosyal güvenliği açısından riskli bir durum bu.. Gezi’de yaşanan kriz bu kitlenin sebeb olduğu bir krizdi..
Sosyal media bu kitleyi provoke ediyor, tamam da, bu kitle artık var. Bu kitleyi, birileri her zaman kullanmak isteyecektir..
Bu kitleyi üreten gerçekler aileden mi kaynaklanıyor, mediadan mı, okuldan mı, onu görmek gerekiyor.. Sanıyorum hepsi de olumsuz etkiliyor bu kitleyi..
Bu kitlenin harekete geçirilmesi ise, uluslararası aktörler ve STK’ların, siyasi partilerin, demokratik kitle örgütlerinin işi.
Üniversiteler, devlet, aileler, ve STK’ların artık bu gerçekler üzerine eğilmeleri gerek. Bu işin siyasi, kültürel, ekonomik, kültürel, teolojik, psikolojik ve sosyolojik yanının masaya yatırılması gerek. Her ile yapılan dev stadyumların bu süreç üzerindeki negativ etkisini de gözden geçirmek gerek diye düşünüyorum. Selâm ve dua ile..
yeniakit