Kılıçdaroğlu neden böyle. İlginç bir karakter. Aceleci, sabırsız, yaptığı işin önünü-sonunu düşünmeden hemen atlıyor. Bu karakterlere “Sazan” benzetmesi yapılır. Yeme atlayan bir balık benzetmesi yani.
Siyaset sanki birileri için tehlikeli bir oyun gibi. Bu işe kendini kaptıranlar yokuş aşağı koşar gibi gidiyor. Kılıçdaroğlu dur-durak bilmiyor değil, duramıyor sanki.. Sürekli yeniliyor ama, “yenilen güreşe doymazmış” hesabı doğruluyor ve yine saldırıyor.. Aslında kazandığı bir şey yok. Sürekli kaybediyor. Dostları onu hep eylem halinde görüyorlar ve bu da onları tatmin ediyor, mutlu oluyor olsalar gerek.
Kılıçdaroğlu politik bir fenomen. Söz ve eylemlerinde din, siyaset, ideoloji, estetik, felsefi bir derinlik yok. Ahlaki, moral, etik, erdem, ne derseniz deyin öyle bir kaygı da taşımıyor gibi. Kendine ve çevresindekilere ne zaman, nasıl zarar vereceğini kestirmek zor, ama o yönde ilerlediği açık. Bu yanı ile politik bir “Mavi Balina” projesi gibi..
Malum zat, hani, sanki gibi Sarraf davasında Türkiye aleyhine tanıklık yapmaya hazır bir “Şahidler kahvesi” müdavimi gibi duruyor.
Mahkemede hakim, “şahid dinleteceğiz hakim bey” demiş, süre istemiş. Hakim de süre vermiş. Ama Şahid olmasını istedikleri adam, mahkemeye gitmekten çekinmiş. Duruşma günü gelmiş, şahid yok. Dava vekili, demiş ki “Şahidler kahvesinden git al birini gel, ne diyeceğini öğret, o şahidlik yapsın”. Mahkemenin karşı sokağında, arada bir kahvehane. Çaycıya “bana bir şahid lazımdı” demeye kalmamış, çaycı, “Dayı baş bir müşteri var” demiş, göndermiş. Daha adam selam vermeden profesyonel şahid, “gel hemşerim, alacak verecek meselesi değil mi, namussuz daha ödemedi mi borcunu” demiş. Adam, “şey” demiş, borçlu benim de”.. Profesyonel şahid, cevabı yapıştırmış, “kaç defa ödeyeceksin kardeşim” demiş.
Sarraf davasında, mahkeme Türkiye’ye para cezası verse, Kılıçdaroğlu kına yakacak sanki! Böyle bir sonuçta siyasi geleceği için “siyasi rant” beklentisi var! Kılıçdaroğlu Türkiye karşıtı herkesle beraber.. PKK / HDP, Esed, ABD, Almanya, İsrail farketmiyor.
Kendi kendini dolduruşa getiriyor, acele ile hareket ediyor, okuyup, anlamadan, üzerinde düşünmeden, işin aslını araştırmadan hemen kameraların karşısına geçiyor ve ahkâm kesmeye başlıyor. İki saat sonra dağ fare doğuruyor.
Kılıçdaroğlu çok talihsiz bir adam. ‘Fuat Avni’ kullanıcı adını kullananlardan biri olan FETÖ’nün medya yapılanmasındaki önemli isimlerden Said Sefa’nın Mayıs ayında yazdıkları CHP - FETÖ işbirliğini günyüzüne çıkarttı.. Dün Kılıçdaroğlu’nun söylediklerini Said Sefa’nın 5 ay önce yazdığı ortaya çıktı.
Kılıçdaroğlu kendini kimin işlettiğini bulabilecek mi bakalım.. Aslında bu zatın, önü-arkası, sağı-solu hep sobelenmiş.
Sahi, Kılıçdaroğlu’nun kripto prensi, Sarraf davası için belge götüren kuryesi Aykan Erdemir kazığını hangi çuvalana sıkıştıracak. Buradan oraya, oradan buraya birileri bilgi-belge taşıyor anlaşılan. ABD’de hazırlanan iddianame şablonu burada dolduruluyor, sonra tekrar Amerika’ya gönderiliyor. Çerçevesi ABD’de hazırlanan haberler, savunma şablonları. Burada ete kemiğe bürünüyor, sonra tekrar ABD’ye gidip oradaki malum medyada haber oluyor, tekrar buraya gelip, buradaki medyada haberleştiriliyor. Bozacının şahidi şıracı!
Kılıçdaroğlu, hatta CHP, Sarraf davasına müdahillik talebinde bulunsalar. Zaten bulunmasalar da onun açıklamaları tercüme edilip, hakim ve savcıların masasına konuyor öte yandan.
Hatırlasanıza Türkmenlere giden 2 MİT TIR’ı için dünyayı ayağa kaldıranlar ABD’nin PKK terör örgütüne yolladığı binlerce TIR’ı görmediler. FETÖ, HDP, CHP süt dökmüş kedi gibi idi.
Kılıçdaroğlu’nun saçmalıkları artık parti içinden de tepki almaya başladı. Suriyeli kardeşlerimiz için yapılan yardımı 30 milyar dolar olarak açıkladı. “Suriyelilere 30milyardolar harcadım diyorsun Erdoğan. Çoğu dilenci, açlıktan ölen Suriyeli var. Bu 30milyar doları ne zaman, nerede, kimin için harcadın?” diye kükrüyorlar.. Devletin kasasından çıkan kuruş kuruş belli. Milyonlarca insan Türkiye’nin her yerinde, Kızılay, İHH ve daha yüzden fazla insani yardım örgütü, insani yardım platformları var. Genel olarak topyekûn bir milletin ayağa kalkarak bir insanlık trajedisi karşısında insani refleksi karşısında selam durması, onur duyması gerekenler, ne yapıyorlar görüyorsunuz. CHP işte tam da budur! Onun için bunların iki yakası bir araya gelmez. Yalan, iftira, fitne, ifsat hayra fren şer’e kuvvet veren bir anlayış.
Sosyal medyaya baktım da, bu 30 milyar üzerine ne inciler dökülmüş. Bu rakamı TL’ye çevirip Suriye’den gelen insan sayısına bölmüşler çıkan rakam üzerinden ne yorumlar yapmışlar. Müthiş bir zekâ! Ve memleket meselelerini de bu akılla anlamaya çalıştıkları için çuvallıyolar.
Sahi, Türkiye’de ABD’de aslında “Sarrafın rüşvet davası” perdesinin arkasında neyle suçlanıyor: İran’a Ambargo konusu var. Zaten biz İran’dan petrol alıyoruz. Parası karşılığında da Türkiye’den mal alıyorlar.
Ha! Bu arada hatırlayalım, ABD Kıbrıs Harekâtı sırasında bize ambargo uygulamıştı. İran’la bizim Irak üzerinden olduğu gibi, Van üzerinden de ticaretimiz vardı. Bu yol MÖ 500’lerde de açıktı. Binlerce yıllık geçmişi olan bir ticaret yolu burası. İran Türkiye’den sonra en büyük Türkî devlet.. Bu ambargo zaten haksızdı ve devam ederken batı ile de ticaretleri devam etti, sonra da kaldırıldı.
Biz İran’la ticaret yapmakla, ABD’nin güvenliğini tehdit etmişiz ve ABD’nin çıkarlarına zarar vermişiz. Peki, ABD PKK, PYD, DAEŞ, FETÖ’ye destek vermekle Türkiye’ye karşı ne yapmış oluyor.
Bu CHP mi solcu, emperyalizme, kapitalizme karşı? Bu CHP mi Ulusal bağımsızlıkçı!
ABD’de Şahinler Sarraf Bahanesi ile Türkiye’ye karşı yeni bir cephe açmak ve 15 Temmuz’un intikamını almak istiyorlar. Bu süreçte de CHP ve Kılıçdaroğlu’nu Truva Atı olarak kullanmaya çalışıyorlar. Kılıçdaroğlu ise bu cepheye gönüllü asker olarak yazılıyor.
Bu arada; CHP eski milletvekili ve ABD Büyükelçisi Şükrü Elekdağ 17-25 Aralık kumpasını yorumlarken: “Bu siyasi operasyon, AK Parti iktidarını yıkmaya yönelik bir operasyondur” demiş. Birileri de bu hezeyanlar, yalanlar karşısında gerçeği söylemek gereği duyur demek ki!
Diyorlar ki, Kılıçdaroğlu’nun elinde başka belgeler de var. Görelim, hepsi böyleyse vay haline.
Biri bu adama, savcıların artık bizde de söylediğini hatırlatmalı: “Hiçbir şey söylememe hakkına sahipsin. Söylediğin her söz aleyhine delil olarak kullanılabilir”. Ama yine de kendi bilir tabi! Selam ve dua ile.
yeniakit