Sandıklar Millet iradesinin tecelli ettiği yerler olup hiçbir irade bu tercih ve hakkın kullanımını engelleyemez. Seçme ve seçilme hakkı herkes için korunmalıdır. Bazı kanunlarda özel şartların ve kriterlerin belirlenmesi dahi millet iradesini yok et(e)meyen mahiyette olup bu kriterlere göre adaylar adaylıklarını koymakta ve seçilebilmektedirler.
Bu gün Hatip DİCLE olayında yaşanan tam bir hukuk cinayetidir. YSK bağımsız adayların adaylıklarını veto ettiğinde yaşananlar halen hafızalarda tazeliğini korumaktadır. 2009 tarihinde temyiz edilen karar 22 Mart 2011 tarihinde Yargıtay'ca onanmıştır. Ki veto kararı kaldırılır iken Hatip DİCLE'nin bu kararı UYAP ortamına girmiş ve YSK'nın önüne gelmiştir. Eğer YSK bunu kamuoyu ve halktan saklamışsa görevini kötüye kullanmıştır. Etkin bir şekilde soruşturma yapılmalı ve sorumlular yargılanmalıdırlar. Eğer 22 Mart 2011 tarihinde Yargıtay'ca onandığı söylenen bu karardan habersiz olduğunu savunuyorsa bu yargının çürümüşlüğünün ve çöktüğünün ilanıdır.
28 Nisan 2011 tarihinde kesinleştirilen milletvekili aday listelerinde Hatip DİCLE de aday olarak yer almış ve 12 Haziran 2011 genel seçimlerinde Diyarbakır'da en yüksek oy ile seçilmiş bağımsız aday iken ve de 17 Haziran 2011 tarihinde milletvekilliği mazbatasını aldığı halde ve dahi 21 Haziran 2011 günü milletvekilliği haklarından yararlandırılarak, kelepçesiz bir şekilde adliyeye çıkarıldığı halde YSK 21 Haziran 2011 tarihinde yetkisini aşarak "Hatip DİCLE'nin vekilliğinin düşürülmesine" karar vermiştir. Oysa millet tarafından seçilen kişinin mazbatasını alması devlet tarafından "milletvekilliğinin tescilidir" yani milletvekilliği yeminle başlamaz, halkın oyları ile seçilen kişinin mazbatasını alması ile milletvekilli hak ve yetkileri ile görevleri başlar. Eğer yemin et(e)mezse bu kişi genel kurul çalışmalarına katılamaz ve milletvekilliği maaşı alamaz bunlar dışındaki tüm milletvekilliğinden doğan hakları kullanabilir.
YSK yetkisizdir. Yetki gaspında bulunmuştur. Halkın oyları ile seçilmiş bir milletvekili hakkında ancak halkın oyları ile seçilmiş vekillerin bulunduğu bir yer ve millet iradesinin tecellisi sonucu oluşan parlamento "milletvekilliğinin düşürülmesi kararı" verebilir.
Bu gün BDP destekli bağımsız adaylar meclise gitmeyeceklerini açıkladı. Bölgede ve tüm Türkiye'de YSK'nın bu hukuk dışı kararından dolayı meydana gelecek her türlü hak ihlallinden birinci derecede sorumlu olan YSK' dır. Adaylıkları oy birliği ile veto edilen bağımsız adaylar için bu veto kararı yine oybirliği ile ortadan kaldırılmıştır. Şiddet ve kaos ortamını besleyen YSK'nın bu ve benzer kararlarının bilinçli verilen siyasi kararlar olduğu açıktır. Karar hukuki olmaktan uzaktır. Dolayısı ile bu karar ortadan kaldırılmalıdır.
Tüm bu nedenlerle MAZLUMDER; Tüm siyasi partileri, aydınları, hukuk çevrelerini, Sivil Toplum örgütlerini, tüm yetkili kişi ve kurumları ve en önemlisi Türkiye Büyük Millet Meclisini sağduyulu davranmaya ve toplumu kaosa sürükleyecek tutum ve davranışlardan kaçınmaya, hakkı hak sahibine teslim etmeye davet ediyoruz.
MAZLUMDER Genel Başkan Yrd.
Av. Selahattin ÇOBAN