MAZLUMDER'den Adalet Bakanlığına Tepki

MAZLUMDER Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU Adalet bakanlığının İsrail yetkilileri hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine yaptığı basın açıklaması:

MAZLUMDER'in, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığa, İsrail yöneticilerinin "soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları istemiyle yaptığı suç duyurusu Adalet Bakanlığının, İsrail yetkilileri hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine, Başsavcılık, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar vererek, dosyanın işlemden kaldırılmasını kararlaştırdı.

MAZLUMDER Genel Başkanı Dr. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU Adalet bakanlığının bu tutumuna ilişkin yapmış olduğu "İSRAİL'Lİ  YETKİLİLER  HAKKINDA   SORUŞTURMA  AÇILMASINA  İZİN VERMEYEN  ADALET  BAKANLIĞI  VİCDANLARDA  MAHKÛM  OLMUŞTUR" başlıklı basın açıklaması:

İSRAİL'Lİ YETKİLİLER HAKKINDA SORUŞTURMA AÇILMASINA İZİN VERMEYEN ADALET BAKANLIĞI VİCDANLARDA MAHKÛM OLMUŞTUR

İsrail ordusu, 27 Aralık 2008 tarihinde, Gazze şeridinde bulunan yerleşim yerlerini önce havadan, daha sonra denizden ve karadan yoğun bombardımana tabi tutmuş, ardından tank ve ağır silahlarla işgal girişiminde bulunmuştu.

Bu saldırılarda sivil halka, Birleşmiş Milletler binaları ve görevlilerine, medya kuruluşları ve mensuplarına, insani yardım kuruluşlarına, hastanelere, okullara, camilere saldırılmış ve bu saldırılar neticesinde; 1350'den fazla kişi ölmüş, 5.500'den fazla kişi çeşitli şekillerde yaralanmış ve 100.000'den fazla Filistinli evsiz kalmıştır.

Saldırıya maruz kalan bölgede faaliyet gösteren gözlemcilerin ve hastane yetkililerinin verdikleri bilgilerde, İsrail'in uluslar arası anlaşmalarla yasaklanan silahları kullandığı ve bu yönde birçok bulguya rastlandığı ifade edilmiştir.

İsrail bu saldırılarda ilk defa bir takım silahlar ve uluslar arası anlaşmalarla yasaklanan "Fosfor bombaları" kullanmış, bunların izleri de maktul ve yaralıların bedenlerinde açıkça görülmüştür. Sadece bu durum bile İsrail'in işlediği insanlık suçunu ve soykırımı özetlemektedir. İşgal devam ederken dünyanın birçok yerinde olduğu gibi Türkiye'nin her tarafında büyük kitlesel basın açıklamaları, mitingler düzenlenmiş ve Türkiye halkı Siyonist vahşeti şiddetle lanetlemişti. Hükümetten İsrail hakkında etkin yaptırımlar uygulanması istenmişti.

MAZLUMDER işgal devam ederken halkın duygularına çeşitli etkinlikler düzenleyerek tercüman olmakla kalmamış, Gazze'ye bir gözlemci heyeti de göndermiştir. Gazze'de ayrıntılı gözlemler, görüşmeler ve tespitler yapılarak Gazze raporu hazırlanmış ve Gazze'de insan vücutlarından alınan parçaların Yıldız Teknik üniversitesi Kimya laboratuarlarında inceletilmesi sonucu dünyada ilk olarak Türkiye'de yapılan bir araştırma ile İsrail'in Gazze'de savaş suçu oluşturan Fosfor bombası kullandığı ispatlanmıştı.

BM'de hazırladığı bir rapor ile Birleşmiş Milletler tesislerine ve içindeki kişilere saldırılamayacağının anlaşmalarla sabit olduğu halde İsrail'in Gazze harekatında bu kuralı ihlal ettiğini belirtmiştir. Gazze harekatı sırasında İsrail, El Fakura adlı bir okuldan Hamas militanlarının ateş açtığını iddia ediyordu. Sözkonusu okulun yakınında kırk Filistinli hayatını kaybetmişti. Ancak BM kurulu, okuldan ateş açılmadığını belirterek İsrail'in bu iddiasını da geri çevirdi. BM'nin raporunda İsrail, beyaz fosfor içeren mermiler kullandığı için de eleştirilmiştir. Gazze'de bir okulun yakınlarına atılan beyaz fosfor nedeniyle iki çocuğun öldüğünü söyleyen BM soruşturma kurulu, İsrail'in okulda saklanan Filistinlilerin hayatını hiçe sayan bir eylemde bulunduğunu belirtiyor. İsrail askerlerinin Filistinli sivillere aşırı ve gereksizce ateş açtığı raporda net bir şekilde belirtiliyor.

Evrensel yargılama yetkisi (Universal Jurisdiction) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile hukuk sistemimize girmiş olup, aralarında İsrail 'in de bulunduğu 15 farklı ülkede uygulama alanı bulmaktadır. Evrensel Yetki ile insan hakları ihlallerinin, ağır suçların failleri veya azmettiricisi konumunda olan devlet ve hükümet başkanları da dâhil olmak üzere pek çok ülkenin askeri ve sivil üst düzey yöneticilerinin yargılanması yolunu açılabilmektedir. TCK'nın 13 ve 14. maddelerinde belirtilen ve Cenevre sözleşmelerince de öngörülen ve bağımsız kuruluşlarca ispatlanmış suçlar yüzünden kamu davası açılmasını, şüphelilerin Türkiye


Cumhuriyeti sınırlarına girmeleri halinde tutuklanmaları için yakalama emri çıkartılmasını talep etmiştik.

MAZLUMDER'in, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına, İsrail yöneticilerinin ''soykırım'' ve ''insanlığa karşı suç'' kapsamında cezalandırılmaları istemiyle yaptığı suç duyurusu Adalet Bakanlığının, İsrail yetkilileri hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine, Başsavcılık, ''kovuşturma yapılmasına yer olmadığına'' karar vererek, dosyanın işlemden kaldırılmasını kararlaştırmıştır.

Gazze'ye yapılan insanlık dışı vahşi saldırı karşısında adalet arayan ve en büyük tepkiyi topyekün bir toplum olarak veren Türkiye halkı bu karar ile büyük bir hayal kırıklığına uğramıştır. Seçtiği ve icraat yapma yetkisi verdiği hükümet, halkın hislerinin aksine hareket etmiştir. Halkın değil siyasi çıkarların temsilcisi olduğunu göstermiştir. Alınan bu çok önemli karardan sadece eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in sorumlu olduğu düşünülemez. Karar hükümetin kararıdır ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Davos'ta sergilediği ve bu sırada desteğimizi ifade ettiğimiz tavrı yalanlamaktadır. Zulmü örtbas etmeye çalışanlara "one minute" diyen diller, zalimlerin sorgulanmasına izin vermemiştir. Bu tarihi fırsat bizzat hükümet tarafından engellenmiştir. Oysa evrensel yargı ilkesinin olduğu Belçika'da İsrail eski Başbakanı Ariel Sharon'un savaş suçları yargılanmış ve Sharon uzun süre Belçika'ya ayak basamamıştı.Yine İspanya'da halen devam eden bir soruşturmada İspanya ulusal mahkemesi 2002 yılında 1 tonluk bir bombayı sivillerin üzerine atarak 15 sivili katleden İsrail eski savunma bakanı ve askeri yetkililerini yargılamaktadır. İngiltere'de de İsrail ordu görevlileri hakkında açılan davalar ve tutuklama kararları nedeniyle, İsrailli komutanlar İngiltere'ye girmemektedirler. Belçika, İspanya ve İngiltere'de yapılabilen Türkiye'de yapılamamıştır. T.C.hükümeti adaletin yerine gelmesi isteğini ve herhangi bir konuda hiç rastlanmamış olan bu büyük halk konsensüsünü gözardı etmiştir.

Reel politik, zalimce katledilen kadın, çocuk ve diğer sivillerden üstün tutulmuştur. Tüm dünyada tartışılabilmiş bir Davos resti sadece Davos'ta kalmıştır. 21. yüzyılın bu unutulmayacak katliamının dünyayı umursamaz katilleri ödüllendirilmiştir. T.C hükümeti ne askeri anlaşmaları iptal etmiş, ne diplomatik ilişkilerini kesmiş, ne de en ufak bir yaptırımda bulunmuştur. Tüm dünyada büyük yankı oluşturan bu soruşturma için siyasi bir mekanizma ile izin verilmemesi hem TCK'daki evrensel yargı ilkesine gölge düşürmüş hem de İsrail'li Siyonist katilleri sevindirmiştir. BM ve diğer tüm insan hakları kuruluşlarının raporları görmezden gelinmiştir.

Bu kararı şiddetle protesto ediyoruz. Hiçbir politik çıkar ve kaygı bu denli açıkça ispatlanmış ve lanetlenmiş bir katliamı gözden kaçırtamaz. İsrail, toplumun vicdanında mahkum olmuştur ama kararını zamana yayarak açıklayan ve bu yolla tepkileri önlemeye çalışan Adalet bakanlığının şahsında, hükümette mahkum olmuştur. Gazze katliamını ne zamanın geçmesi ne de adı adalet olan bakanlığın verdiği adaletsiz kararlar unutturamaz. İsrail'li yetkililerin yargılanması çabamızı sürdüreceğiz ve konuyu Uluslar arası ceza mahkemesine taşıyacağız. Zalimleri ve onlara göz yumanların peşini hiçbir zaman bırakmayacağız ve icraatlarını ifşa edeceğiz.

Dr. Ömer Faruk GERGERLİOĞLU
MAZLUMDER Genel Başkanı

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı