Dünya İnsan Hakları Haftası nedeniyle açıklama yapan Mazlumder GYK Üyesi Mehmet Alkış, Kara Kıta Afrika'ya yoksulluk, Filistin, Irak ve Afganistan'a; kan ve gözyaşının hâkim olduğunu söyledi. Alkış, Türkiye'nin ise Doğu ile Batı arasında henüz yörüngesini doğrultamadığını, temel sorunlarını çözemediğini, gelir dağılımında adaleti, vatandaşları arasında eşitliği sağlayamadığını vurguladı. "Bu tablo içinde bir 'İnsan Hakları Günü' daha geçireceğiz" diyen Alkış, "Vicdan, merhamet ve sevgiyi hayatına rehber edinmiş bir avuç insanın çoğalarak yeryüzünü kötülüklerden arındırması için dua ederek ümitlerimizi yeşerteceğiz" dedi.
İhlaller sürüyor
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin yayınlanmasının üzerinden 62 yıl geçtiğini hatırlatan Alkış, "Bu süre zarfında konuyla ilgili birçok çalışma yapıldı. Uluslar arası sözleşmeler, bildiriler, farklı metinler oluşturuldu. Birçok ülkede ve Türkiye'de de ulusal düzeyde anayasal, yasal ve idari tedbirler alındı. İnsan Hakları alanında oluşturulan bunca müktesebata rağmen yeterli gelişme sağlanamadı" yorumunu yaptı.
Türkiye halen temel sorunlarını çözemedi
İnsan hakları ihlallerinin Türkiye'de de devam ettiğini vurgulayan Alkış, "Türkiye ise; Doğu ile Batı arasında henüz yörüngesini doğrultamamış, temel sorunlarını çözememiş, gelir dağılımında adaleti, vatandaşları arasında eşitliği sağlayamamıştır. İnsan Haklarına saygı duymayan otoriter ideolojik devleti ortadan kaldıramamıştır. Bu tablo içinde bir 'İnsan Hakları Günü' daha geçireceğiz. Vicdan, merhamet ve sevgiyi hayatına rehber edinmiş bir avuç insanın çoğalarak yeryüzünü kötülüklerden arındırması için dua ederek ümitlerimizi yeşerteceğiz" dedi.
Geleceğimiz karartılıyor
Dünyanın küresel tahribat ile karşı karşıya olduğunu belirten Alkış, sözlerini şöyle noktaladı: "Silahlanma yarışı, çevrenin tahribatı, teknolojinin zararlı etkileri, göçler, insan kaçakçılığı, kadın ve çocuk istismarı, fuhşun yaygınlaşması, cinsel sapkınlıklar, uyuşturucu ticareti, alkolizm insanlığın bugününü ve geleceğini karatmaya devam ediyor. Modern uygarlığın gözü dönmüş, doyumsuz egemenleri bunlara ek olarak genetiği değiştirilmiş gıda tekeli kurarak akıl almaz yeni bir sömürü alanı oluşturuyorlar. Gıda ve ilaç sektörü üzerinden insanlığı kobay yaparak zehirliyorlar. Bu küresel tahribatı durdurma yeteneğine sahip yegane güç olarak Din'in, yani İslam'ın mensupları da ne yazık ki; kendi sorunlarını çözmekte bile büyük bir acz içinde debelenmektedirler."
Abdurrahman Çelik
MAZLUMDER