MAZLUMDER'den çözümün olmazsa olmazları

MAZLUMDER, kendini taraf olarak veya yetki ve sorumluluk sahibi olarak görenlere tekliflerini sundu.

"AÇILIM SÜRECİ" NİN YÖNETİLMESİ VE ÇÖZÜMÜN OLMAZSA OLMAZLARI

Cumhurbaşkanı'nın uzun bir süredir "çok önemli şeyler olacak" diyerek Kürt sorununa ilişkin Devlet'in tavır değişikliğine gideceğinin sinyallerini vermesi ve müteakiben Başbakan'ın hazırlık yapıldığına dair ifadeleri kamuoyunda merak ve beklenti doğurdu. Geçtiğimiz günlerde ise bütün Türkiye, beklenen açılımın yapılacağı ümidiyle İçişleri Bakanı'nın düzenlediği basın toplantısına kilitlendi ama beklenen açılımın kendisini değil yapılacağının anonsunu bir kez de Bakan'ın ağzından duydu.

Konuya ilişkin tartışmalar, "Kürt Açılımı"nın ne olacağı, Hükumet'in kim(ler)i muhatap alması gerektiği, nasıl bir idari formül önereceği, anadilde eğitim ve yayın konularının nasıl çözüleceği, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin üniter yapıya etkileri, silahların nasıl bıraktırılacağı, silah bırakanlara ne yapılacağı vb gibi sorunlar çerçevesinde kamuoyunca yeterince speküle edildi. Hükümet'in projesinin ise nasıl oluşturulacağını ve neleri nasıl kapsayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Bir insan hakları kuruluşu olarak MAZLUMDER gerek tartışma sürecinde gerekse icra sürecinde ne yapılacak ise sükunet, barış ve insan haklarına saygı esasıyla yapılması gerekliliğine inanır. Şu bir vakıadır ki, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana çeşitli isyanlara sebep olmuş; özellikle son çeyrek yüzyıla ürettiği şiddet, kriminalize olmuş resmi ve gayri resmi yapılar, ayrıştırılmış sosyal ve demografik gettolar, ekonomik travmalar, hatırı sayılır diaspora, iç göç ve eli silahlı binlerce genç ile bu sorun çözümsüzlüğün sürdürülmesinin mümkün olamayacağı bir hal almıştır. Ve eğer ulusal mekanizmalar ile çözülemeyecek ise BM veya uluslararası aktörlerin devreye gireceği bir boyuta doğru evrimle eğilimindedir. Çapı ve cesameti bu boyuta ulaşmış bir sorunu muhataplık sorununa indirgemek elbette meselenin ciddiyetinden uzak bir tavırdır. Kanaat oluşturma ve karar alma süreçlerine ne kadar büyük bir katılım sağlanır ise şüphesiz çözümün sahiplik sorunu da o ölçüde halledilmiş olur. Kendi iktidar meşruiyetlerini askeri bir darbeden, bürokratik veya oligarşik imtiyazlardan değil serbest seçimlerden alanların aynı seçim süreçlerinden geçerek parlamentoya girmiş olanları muhatap kabul etmemeleri, aslında kendi meşruiyetlerini, ya da halk iradesinin belirleyiciliğini tartışmaya açmaları anlamını taşır. Bu yaklaşım, halka karşı kayıtsız davranabilme potansiyeli siyasi mekanizmalara göre çok daha yüksek olan bürokratik iradeye, zımnen, "çözüm önünde ayak diremeye devam et" demektir. Şu bir gerçektir ki, eğer Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana devam eden güçlü bürokratik yapı, vehimlerine dayalı sübjektif tehdit algısı ve buna bağlı tektipleştirme ve inkar esasıyla inşa ettiği millet tanımına yaslanarak siyasete vesayet uygulamamış olsa idi, yeni devletin yeni vatandaşları kardeşlik temelinde beraberlik oluşturmada tarihi tecrübenin yol göstericiliğinden yeterince faydalanabilirlerdi.

MAZLUMDER, tarihi, insani ve vicdani sorumluluğunun bir gereği olarak çözüme dair, elbette bütün detayları kapsamayan ama önemli başlangıç adımlarını ihtiva eden tekliflerini aşağıda, kendini taraf olarak veya yetki ve sorumluluk sahibi olarak görenlerin dikkatine sunar:

• Açılım Paketi'nin sağlıklı bir psikolojik ortamda oluşturulabilmesi için öncelikle silahların susması,

• Sivil ve katılımcı süreçlerden geçen yeni bir Anayasa'nın yapılması ve bu Anayasa'da özgür ve eşit yurttaşlık konsepti çerçevesinde bütün dil, kültür, inanç ve kimlik mensuplarının kendilerini nasıl tanımlıyorlar ise devlet tarafından da o şekilde tanınmalarının garanti edilmesi; bu cümleden olarak, devletin çok uzun süreler inkar ve baskı politikalarıyla yok etmeye çalıştığı ama Kürt anaları, "dengbej"ler ve bedel ödemeye amade bir halk eliyle hayatiyetini sürdürmeyi başaran, bölgenin en kadim yerli dili olan ve en az diğer diller kadar "Allah'ın ayeti" olan Kürtçe'nin diğer dillerle beraber eğitim dili olarak kabulü ve geçmiş olumsuzlukların telafisi amacıyla pozitif ayrımcılığa tabi tutulması; adı değiştirilmiş olan yerleşim yerlerinin ve coğrafi yerlerinin adlarının iadesi,

• Kapsamı ve mahiyeti toplumda iyice tartışıldıktan sonra bir "siyasi genel af" ilanı ve Mahmur'dan başlayarak diasporanın dönüş imkanının sağlanması.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Ahmet Faruk ÜNSAL
MAZLUMDER Genel Başkanı

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı