İZLEME VE DİNLEME HAKSIZLIĞIN KAYNAĞI OLMASIN
Son günlerde kamuoyunda, iletişim kayıtlarının dinlendiği, izlendiği ve bunlarla ilgili eleştiriler gündeme gelmiştir. Talepte bulunan kurumlar, yetkileri ve yapılması istenen fiillerin genel ve soyutluğu eleştiri konusudur.
Hukuk devletinde, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olması, her kişi ve kurumun yasalara uyma/bağlı olma yükümlülüğü vardır. İzleme dinleme talebinde bulunabilecek olan Polis, MİT, Jandarma ve suç/şüpheli takibi hususunda Mahkemeler, taleplerini yasa ve yönetmelik hükümlerine uygun yapmak zorundadır. Ancak hükümlere yeterince uyulmadığı hatta bazı kurumlarca açıkça ihlal edildiğini görebilmekteyiz.
Suçlu/şüpheli masum ayrımı yapmaksızın herkesi potansiyel suçlu muamelesi altında bıraktıracak şekilde hukuksuz talepler ihlal oluşturmaktadır. Genel ve soyut yetki ile izleme-dinleme talebinde bulunabilme ve yeterince denetime açık olmama hususları dikkate alındığında; başta haberleşme hürriyeti, özel hayatın gizliliği ve suçların şahsiliği ilkeleri çiğnenebilmektedir.
Konuyla ilgili yürürlükteki mevzuatımız;
"Ceza muhakemesi kanununda öngörülen telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin yönetmeliğin" 5.maddesinde; "Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edileceği, Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir ve bu süre bir defa daha uzatılabileceği" belirtilmektedir.
İlgili makamların talep ve kararlarında: "Kararın hangi suçun soruşturulması için istendiği, bu suça ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin neler olduğu, başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmadığı hakkındaki açıklama, bilgi veya belgeler, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliğinin bildirilmesi gerektiği belirtilmektedir"(md.6)
Burada sınırlı olarak bazı suçlar için sınırlı süreli uygulama yapılabilecektir.
"Telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair usul ve esaslar ile telekomünikasyon iletişim başkanlığının kuruluş, görev ve yetkileri hakkında yönetmelikte";
Polis, MİT, Jandarma ve suç/şüpheli takibi hususunda Mahkemelerden taleplerin gelebileceği,
2803 sayılı Kanun gereğince Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanununun ek 5 inci maddesine göre "sadece kendi sorumluluk alanında" belirli suçlar için talepte bulunacağı belirtilmektedir.
2937 sayılı Kanun gereğince MİT'e ise "Anayasanın 2 nci maddesinde belirtilen temel niteliklere ve demokratik hukuk devletine yönelik ciddi bir tehlikenin varlığı halinde Devlet güvenliğinin sağlanması, casusluk faaliyetlerinin ortaya çıkarılması, Devlet sırrının ifşasının tespiti ve terörist faaliyetlerin önlenmesine ilişkin olarak.." geniş ve soyut kavramlara göre yasal anlamda çok geniş bir alanda çalışma yapma yetkisi verilmiştir.
Tüm çalışmalarda: "Hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkân veren kodundan belirlenebilenler, Tedbirin türü, kapsamı ve süresi, Tedbire başvurulmasını gerektiren nedenler bildirilmelidir.
TİB(Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)bünyesinde ilgili kurumların temsilcilerinin başkanlığa bağlı görev yapacağı, Örgütlü suçlarda sürelerin müteaddit şekilde uzatılabileceği belirtilmektedir. Ayrıca, yönetmelik gereği faaliyetlerin ancak Hakim kararıyla belirli bir süre için verilebileceği, gecikmesinde sakınca olan hallerde ise yetkili makamın verdiği talimatın hakim onayına kısa sürede sunulması gerektiği belirtilmektedir.
Yukarıdaki yasal mevzuat hükümleri dikkate alındığında;
Jandarmanın sadece "görev alanı ile sınırlı olarak" çalışma yürütebileceği, tüm Türkiye'deki telefonları dinlemesinin hukuksuz bir fiil olduğu,
Polis, Jandarma ve MİT'in Türkiye'deki tüm telefonları dinleme, izleme yetkisinin olmadığı, ancak hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodundan belirlenebilenlerin somut ve açık bilgilerinin var olması halinde talebin kabul edilebileceği,
Dinleme, izleme hakkında verilen mahkeme kararlarının tek başına varlığının işlemin hukuka uygun olacağı anlamına gelmediği,
Yukarıdaki somut ve açık kişi bilgileri olmadan verilen mahkeme kararlarının yasa ve yönetmeliklere açıkça aykırı olacağı,
Özellikle, bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı,
Ve başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda, şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edileceği, amir hükümleri aykırı verilen kararların hukuka uygun olmayacağı açıktır.
Yukarıda belirtilen şartlar aranmadan verilen mahkeme kararlarının herkesi potansiyel suçlu olarak izleme-dinleme alanına katabileceği düşünüldüğünde bu fiil ihlal oluşturacaktır.
Yine özellikle MİT'e verilen yetkinin, genel ve soyut olması, başta haberleşme hürriyetini ve özel hayatın gizliliği, suçların şahsiliği ilkelerine aykırı ihlaller doğurabilecektir.
Hukuka aykırı dinleme, izleme fiilinin sivil kişilerce tespit imkanının yasa ve yönetmeliklere göre imkan dahilinde bulunmadığı, devlet sırrı, kamu güvenliği gerekçe gösterilerek denetim imkanının sağlanmasının zor olacağı ve çoğu zaman kişi haklarının idari makamların takdir yetkisine bırakılacağı, şikayet mekanizması karşısında; memurların yargılanmasının amirlerinin takdir yetkilerine bağlı olduğu hususu dikkate alındığında denetimin etkili olamayacağı,
Denetimin Başbakanlıkça yapılacağı bildirilse de ( milyonlarca iletişim kaydının izlenebileceği bir ortamda) bunun şeffaf ve etkili olamayacağı tarafımızdan değerlendirilmektedir.
Mahkemeler tarafından verilen genel ve soyut dinleme kararlarının kaldırılması,
Dinleme ve izlemelerin bağımsız kişi veya kurumlarca denetimine imkân veren yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini belirtiriz.
MAZLUMDER BASIN BÜROSU