DÜNYA KUDÜS GÜNÜ Basın Açıklaması:
Bütün İslam coğrafyasında olduğu gibi ülkemizde de Ramazan ayının son Cuma günü "Dünya Kudüs Günü" olarak kutlanmaktadır.
Filistin toprakları; Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 1947 yılında aldığı bir kararla Filistinliler ve ithal Yahudiler arasında bölünmüş, Kudüs'e de uluslararası statü tanınmıştır.
Alınan bu karar Siyonistlerin 14 Mayıs 1948 yılında İsrail denilen yapıyı kurmaları ile neticelenmiştir.
Her ne kadar BM kararı Filistinliler ile Yahudiler arasında toprakların bölünmesini içerse de İsrail her geçen gün küresel kapitalizmden aldığı güç ve destekle işgal alanını genişletmiş, ithal Yahudileri işgal ettiği topraklara yerleştirerek Filistin'in demografik yapısını değiştirmeye çalışmıştır.
Filistin 1200 yıl Müslümanların idaresinde iken her üç kitabi dinin mensupları için barış ve adalet merkeziydi ve bütün din mensupları özgürce ibadetlerini yerine getiriyor ve tebliğ yapabiliyorlardı. Selahaddin Eyyübi ile son bulan 88 yıllık Haçlı yönetimi sırasında hem Müslümanların hem de Yahudilerin büyük katliamlara maruz kaldıkları tarihin kayıtlarındadır. 1917 ile başlayan ve bölgeye büyük Yahudi nüfus göç ettirilmesiyle demografinin alt üst olduğu İngiliz işgali süreci 1948'de İsrail'in kurulmasıyla son buldu. Siyonist işgalcilerin yönetimindeki 1948 sonrasında ise başta Müslümanlar ve sonra da Hristiyanlar olmak üzere din özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve en önemlisi yaşam hakkı sürekli olarak ihlal edilmeye başlandı. Saldırıların en vahşisi ise 2009 yılı başlarında Gazze'de yaşanan katliam ve halen devam etmekte olan ambargodur.
Filistin toprakları genelinde yaşanan bu yüz karası suçlar bir yana Kudüs özelinde ise çok daha vahim olaylar yaşandı:
21 Ağustos 1979'da Mescid-i Aksa Yahudiler tarafından yakıldı ve birçok tarihi eser o yangında yok oldu. 1967'de işgal edilen Kudüs BM kararlarına rağmen 1980'de İsrail devletine siyasi anlamda tam olarak bağlandı.1997'de İsrail mahkeme kararıyla Yahudilere Mescid-i Aksanın içinde özgürce ibadetlerini gerçekleştirmeye izin verdi ama 45 yaşın altındaki Filistinlilerin İslam'ın en özel günlerinde dahi Mescid-i Aksa'ya girmelerine izin verilmemektedir. Halen hiçbir Filistinlinin, bir zamanlar Müslümanların kontrolünde olan ve Yahudilerin ziyaretine engel olunmayan Ağlama Duvarı ya da Yahudilerce kutsal addolunan başka mekanlara girmesine izin verilmemektedir. Kudüs dahil olmak üzere İsrail işgali altındaki Filistinlilerin yaşadıkları köyler ve şehirler yüksek duvarlarla açık hava hapishanesine dönüştürüldüler. 2000 yılında Yahudiler Mescid-i Aksa'nın restore çalışmalarına karşı yürüyüş düzenlediler ve Mescid-i Aksa'nın restore çalışmalarını durdurdular ama binlerce Müslüman'ın ölümüne sebep olan 2. İntifada'nın çıkmasının müsebbibi olan Mescid-i Aksa'nın altındaki kazıları sürdürmeye devam etmektedirler. 2007 yılında İsrail Mescid-i Aksa'nın üzerine yapmak istediği değişiklikleri gösteren Keydim Yroşalyn adı altında büyük proje yürütmeye başladı. 2009 yılında İsrail, Mescid-i Aksa'nın doğu duvarına bitişik olan ve birçok Sahabe'nin medfun olduğu Rahmet Mezarlığını mahkeme kararı ile kaldırmaya başladı.
Sayılan bu birkaç örnek bile; insanlık zararlısı Siyonist rejimin, sadece Müslümanlar ve Hıristiyanlar açısından değil, tarihin pek çok olumlu, adil ve güzel uygulamalarını bizzat bu bölgede yaşamış olan Yahudiler açısından dahi insanlık ortak mirasına en büyük ihanet olduğunu göstermektedir.
Filistin genelinde yaşanan bu insan hakları ayıpları, başta ABD'nin ve batılı devletlerin BM zeminlerindeki imkanlarını kullanarak yaptıkları suç ortaklığı ile mümkün olmaktadır.
İnsanlık ortak vicdanı, Yahudisi, Hıristyanı ve Müslümanı ile insanlık zararlısı Siyonizm'e son verecek ve Kudüs; Filistin topraklarının geri kalanı ile beraber tarihte olduğu gibi, tekrar barışın ve beraberce yaşamanın en göz kamaştırıcı derslerini herkese öğretecektir.
Ahmet Faruk ÜNSAL
MAZLUMDER Genel Başkanı