MAZLUMDER'den Suriye Elçiliği Önünde...

SURİYE ESAD AİLESİNİN ÇİFTLİĞİ, SURİYELİLER DE KÖLELERİ DEĞİLDİR !

Aralarında MAZLUMDER''inde bulunduğu STK''lar Suriye de yaşanan olaylar üzerine Suriye elçiliğinde toplanarak meşaleli eylem gerçekleştirdi. MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk ÜNSAL Basın açıklaması yaptı.


SURİYE ESAD AİLESİNİN ÇİFTLİĞİ, SURİYELİLER DE KÖLELERİ DEĞİLDİR !


İki buçuk ay önce Tunus'ta başlayan, "Özgürlük, Onur ve Ekmek" isyanı Orta Doğu'nun bütün baskıcı, zalim yönetimlerini bir bir sallamaya başladı. Yıkılmaz denilen Tunus ve Mısır diktatörleri yıkıldı. Bahreyn, Yemen ve Libya'da isyanlar ikinci ayına girdi. Ülkelerini kendi şahsi mülkleri, halklarını da köleleri olarak gören kan içici zalim yöneticiler, halkların en meşru ve masum taleplerini karşılamak yerine eski alışkanlıkların sarıldılar ve çok sayıda masum insanı katletmeye, yaralamaya, tutuklamaya, işkence etmeye başladılar. Bu isyan dalgası başladığında, kendi gayri meşruluğunu herkesten çok daha iyi bilen Esad yönetimi, reform zamanının geldiğini en önce dile getiren yönetim olarak umutlandırmıştı herkesi. Bütün Suriyeliler,

- zulmün kaynağı olan anayasanın ve ceza yasalarının değişeceğini,
- 48 yıllık olağanüstü hal yönetiminin sona ereceğini,
- inanç, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanacağını,
- siyasi katılımın sağlanacağını,
- vatandaşlık hakkı dahi olmayan 350 bin Kürdün vatandaş olacağını,
- 29 yıl önce yıl önce Humus ve Hama şehirlerini havadan ve karadan bombardımana tutarak on binlerce vatandaşını öldüren, on binlercesini halen o olaylardan dolayı içerde tutan siyasi sorumluların, generallerin ve sözde yargıçların hesap vereceğini,
- Hama olayları nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan ve bugün sayıları 2 milyonu bulan Suriye diasporasının geri dönebileceğini,

son on güne kadar düşündüler, ama yanıldıklarını gördüler.


Şiddetin dilini konuşan ve ancak o dilden anlayan zalimler halkların barışçı ve haklı taleplerine kulak tıkamaya devam edeceklerini Dera'da, Kamışlı'da ve Deyrazor'daki şiddet dışı gösterilere ateşle karşılık vererek ortaya koydular. Zannettiler ki bu sefer de eskisi gibi olacak. Ama Suriye halkı da yıllardır demir yumrukla yönetilen diğer bölge halkları gibi baskı ve istihbarat rejimlerinden artık korkmuyor. Yıllardır, ellerinden, hürriyetleri, haysiyetleri ve ekmekleri alınan bu insanlar ölmekten korkmuyorlar. Artık korku duvarı yıkılmıştır ve diktatörler çırılçıplak ve şaşkın ortada kala kalmışlardır.


On gün kadar önce Dera şehrinde, duvarlara hukumeti eleştiren yazılar yazan lise öğrencilerinin tutuklanmasıyla olaylar başladı. Çocuklarının salıverilmesini isteyen ailelerin üzerine hedef gözetmeksizin ateş açıldı ve 9 kişi katledildi. Ertesi gün cenazeleri kaldırmak için toplanan ve olayları protesto eden halkın üzerine bu sefer de tanklarla saldırıldı. Halk camiye sığındı, ancak Beşar'ın gözü dönmüş yeğeni, komutasındaki özel milisleri camiye yönlendirdi ve sivilleri kurşun yağmuru tuttular. 100'den fazla ölü olduğunu söylüyor. Çok sayıda yaralı var. Binlerce tutukludan söz ediliyor. Tutuklananların akibeti ise bilinmiyor.


Demokrasi ve özgürlük vaadleriyle babasının yerine geçen Beşar Esad bir iki küçük makyaj dışında eski düzeni devam ettirdi. Devlet, muhalif hareketlerin oluşmasına, en küçük eleştiri ve hak taleplerinin ifade edilmesine bile izin vermiyor. Bu tür taleplerde bulunanlar en ağır biçimde cezalandırılıyorlar. Suriye'de Muhaberatın zulüm ve işkenceleri herkesin bildiği bir sır. Buna rağmen Suriye halkı ülkenin her yanında bu zulüm makinesine dur demeye başladılar. Artık ölüm onları korkutmuyor. Ölümü, işkenceyi ve zindanı göze alarak, ekonomik, sosyal ve siyasi haklarını istiyorlar.


Türkiye ile kardeş ülke olduğunu söyleyen Suriye hükümet yetkilelerini uyarıyoruz. Onları halkın taleplerine kulak vermeye, halkın iradesini yansıtacak özgür ve şaibesiz seçimler yapmaya çağırıyoruz. Doğal haklarını barışçı bir şekilde talep eden sivil insanlar üzerine tanklarla saldıran, onlarla savaşan ve yargısız infazlarla halkını zindanlara dolduran bir ülke Türkiye'nin kardeş ülkesi olamaz. Başbakan Erdoğan'ı "kardeşine" sahip olmaya çağırıyoruz.


Dera şehrindeki muhasara derhal kaldırılmalıdır. Şehir sivil toplum kuruluşlarının ve özgür basının denetimine açılmalıdır. Olaylardan dolayı gözaltına alınanlar serbest bırakılmalıdır.


Beşar Esad da Mubarek gibi, Bin Ali gibi, Kaddafi gibi artık yolun sonuna geldiğini anlamalıdır. Ellerini daha fazla kanla kirletmemeli, halkının haklı taleplerine boyun eğmeli ve Batılı emperyalist güçlere Haçlı Seferleri başlatma ve işgal bahanesi vermektense halkının adaletine teslim olmalıdır. Halkların kendi kaderini tayin hakkı engellenemez.


AKV, BAB-I ALİ EHLİ BEYT VAKFI, BAŞKENT KADIN PLATFORMU, BÜRO MEMURSEN, DSİP, İHAD, İHH, İLKDER, İNFAK VAKFI, KARDELEN, MAZLUMDER, ÖZGÜR EĞİTİM SEN, ASDER ANKARA ŞUBESİ, MEKDAV

 
 
 
 
 

 

Sivil Haber Haberleri

Katil İsrail'e kucak açan Uluslararası Olimpiyat Komitesi sınıfta kaldı
Paris Olimpiyatlarının güvenlik işlerinde neden İsrail güçleri kullanılıyor?
Alimlerden Gazze bildirisi: HER MÜSLÜMANA FİLİSTİN SORULACAK
PKK'nin kanlı tarihinden bir kesit: Susa Katliamı!
Diyarbakır bu akşam da Gazze için meydanlardaydı