Herkes Halk Bankası’nı konuşuyor ama, bana kalırsa öncelik İŞ’te! Bugün bu konuya değinmemin sebebi, Çağlayan adliyesinde geçen gün görülmekte olan dava..
Bizdeki bankacılık sektörü ciddi sorunları olan bir sektör. Mesela Altay Güney’in Türkishbank aleyhine açtığı dava dolayısı ile gündeme gelen konular, rezaleti bütün çıplaklığı ile gözler önüne seriyor..
Herkes İŞ’ten alacaklı.. Hatta Hindistan Müslümanları bile.. Çünki Hindistan’dan Hilafet Fonundan gönderilen paralar da İş Bankası’nın kuruluşunda kullanılmış.
Sonradan öğreniyoruz ki İttihat Terakki’nin Osmanlı hazinesinden aktardığı paralar ve kendi çevresindeki tüccarların katılımı ile kurulan Osmanlı İtibarı Milli Bankası’nın hisseleri de İş Bankası’na devredilmiş..
Aslında İş Bankası’nın kuruluşu da Osmanlı İtibarı Milli Bankası’nın kuruluşuna benziyor.. İşin aslı Osmanlı İtibarı Milli Bankası İttihat Terakki Partisi tarafından kurulmuştu. CHP de onları örnek aldı.
Dahası Afyon Terakki Bankası’nın hisseleri de İş Bankası’na devredilmiş..
Bu tartışmalar büyüdükçe İş Bankası’na devredilen bankaların ortaklarının yeni murisleri de çıkıyor ortaya. Tekirdağ’dan gelen de var Elazığ’dan gelen de.. Hak sahiplerinin sayısı binlerle ifade ediliyor..
Yetmedi, İş Bankası son dönemde Mustafa Kemal’in manevi torunlarının açtığı tazminat davasıyla tanıştı. Mustafa Kemal’in manevi kızı Ülkü Adatepe’nin çocukları annelerinin haklarını bankadan talep etti; bu konu da mahkemeye taşındı.
Bu konunun öncelikle Meclis’te tartışılması gerekiyor. Zaten konu, bankanın CHP ile ilişkisi ve nemaların TTK ve TDK’ya devredilmesi ile ilgili sorunlar yaşanıyor..
En azından BBDK mı, Devlet Denetleme Kurulu mu birisinin bankanın sermayesi ve hisse sahipleri konusunda kapsamlı bir inceleme yapması gerekiyor..
Eğer ciddi bir inceleme başlatılacak olursa, Türkiye konuyla ilgili ilk kez sansasyonel bilgilerle tanışacak..
Aslında, İş Bankası’nda hâlâ hak sahiplerinin ortaya çıkmadığı için ne olduğu bilinmeyen belli bir hisse senedi stoğu var. Bunların da ortaya çıkarılması için ayrı bir çalışma başlatılması gerekir. Tabii hak sahiplerinin payları ve bu paylara ait nemaların bugüne kadar hangi fonda tutuldukları, nasıl muhasebeleştirildiği ve nemalarının nerede tutulduğu da ayrı bir konu..
Aslında Hilafet Fonundan aktarılan paraların kişilerin özel hesaplarına aktarılması da ayrı bir rezalet. Bu hisselerin geri alımı ve ödenen nemalarla birlikte, Diyanet’in denetiminde özel bir fona aktarılması gerekir. Çünki, DİB Hilafetin yetkilerini kısmen de olsa tedvire memur bir kurum. Belki bu para Vakıf Bank’ın kuracağı yeni faizsiz katılım bankasına sermaye olarak da konulabilir.. Bankanın kârından payına düşen miktar da sürekli olarak sermayeye eklenebilir..
Elazığ’da babasının Osmanlı Bankası’na 1917 yıllında altın vererek hisse aldığını ancak bankanın İş Bankası’na devredilmesiyle mağdur olduğunu ileri süren 85 yaşındaki Suzan Barut, babasından kalan hisseleri alabilmek için hukuk mücadelesi başlattı.
Nakşibendi şeyhlerinden Küçük Hüseyin Efendi’nin müridi Hacı Hıdırzade Hasan Hüseyin Efendi’nin 46 torunu, “Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın iştirakçisi yapılan dedelerine ait hisse senetlerinin sayısı ve değerinin tespit edilerek, geçmişe dönük kâr payı ile kendilerine verilmesi” talebiyle bu bankanın devredildiği Türkiye İş Bankası’na dava açtı. Haberlere yansıdığı şekli ile; dava dilekçesinde davacıların, 1912-1914 yılları arasında Afyon’da Bolvadin Belediye Başkanlığı da yapan, ticaretle uğraşan ve ilçenin ileri gelenlerinden biri olan Hacı Hıdırzade Hasan Hüseyin Efendi’nin mirasçıları. 1917’de kurulan Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’ndan hisse senedi satın aldıklarının bilindiği belirtilen dilekçede, Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın, 1927’de dönemin 1116 sayılı kanuna dayanılarak, Türkiye İş Bankası A.Ş’ye devredilmesi nedeniyle davanın da bu bankaya yöneltildiği bildirildi. O döneme dönüldüğünde İttihat ve Terakki Partisi’nin kurduğu, 1927 yılında İş Bankası’na devredilen Osmanlı İtibar-ı Milli Bankası’nın 29 Haziran 1927’de İtibar-ı Milli Bankası’nı bütün mülk, alacak ve imtiyazlarıyla İş Bankası’na devrettiği biliniyor.
İş Bankası’ndaki Mustafa Kemal’in hisselerinin de, Celal Bayar’ın hisselerinin kaynağı araştırılmalı. Hilafet Fonundan adlarına hisse alınan kimler varsa onların hisseleri ve murislerinin de araştırılması gerekir..
İş Bankası CHP ilişkisinin dünden bugüne seyri yanında, özel bir banka olarak CHP’nin kritik dönemlerde özel operasyonlarda aldığı role ilişkin de iddiaların araştırılması gerekir..
CHP de İş Bankası da önce normalleşmeli ve sonra da istedikleri gibi yollarına devam etmeli.. Her ikisi de tek parti döneminin ve zihniyetinin ürünü!
Selâm ve dua ile..
yeniakit