Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'ın 'Meclis, Yüksek Mahkeme'ye üye seçmeli' açıklaması geniş yankı uyandırdı. 1982 Anayasası'nın TBMM'yi devre dışı bırakarak yetkiyi yüksek yargı organlarına verdiğini hatırlatan hukukçular, bütün demokratik ülkelerde parlamentoların mahkemeye üye seçtiğini vurguluyor.
Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili değişiklik taslağının kendi döneminde hazırlandığını belirten eski Başkan Mustafa Bumin, üye sayısının 17'ye çıkartılmasını, bunlardan 4'ünü Meclis'in belirlemesini istedi. Dicle Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem de, Anayasa Mahkemesi'nin oluşumunda milli iradenin etkili olması gerektiğini kaydediyor.
Tam demokrasiye geçiş için bunun şart olduğunu ifade eden Erdem, "Demokratik siyaset üzerinde bürokratik vesayetin var olduğu Türkiye'de bu gereklilik kendisini daha fazla hissettirmektedir." diyor. Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Tunç ise Yüksek Mahkeme'nin yargıyla siyaset arasındaki ince bir çizgide görev yaptığına dikkat çekiyor.
Bu sebeple üyelerin yasama, yürütme ve yargıdan gelmesi gerektiğinin altını çiziyor: "Egemenliğin asli sahibi olan milletin birinci derecede temsil edildiği güç Meclis'tir. Meşruiyet açısından Anayasa Mahkemesi'nde yasama organının seçtiği kişilerin bulunmasında fayda vardır. Seçilen üyeler mesleğinde zirveye yaklaşmış hukukçu kişiler olacaktır. Yasamanın emir ve talimatıyla hareket edecek diye bir şart yoktur. Modern anlayış, 'paylaşılmış egemenlik' düşüncesidir."
Türkiye'deki mevcut uygulama modern anayasa yargısına uymuyor. 1961 Anayasası'nda 15 asıl üyenin 5'ini Meclis seçiyordu. Ancak 1982 Anayasası'nda sistem değiştirilerek Meclis devre dışı bırakıldı.
Yetki, yüksek yargı kurumlarının seçtiği adaylar ile YÖK'ün göstereceği aday, avukat ve üst kademe yöneticiler arasından belirlenmek kaydıyla cumhurbaşkanına verildi. Yüksek Mahkeme'ye üye seçimi Prof. Dr. Ergun Özbudun başkanlığındaki bilim kurulunun hazırladığı anayasa taslağıyla yeniden tartışmaya açıldı. Taslakta, üye sayısı 11'den 17'ye çıkarılarak, 8 üyenin Meclis tarafından seçilmesi öngörülüyor.
Özbudun, Kılıç'ın beyanını olumlu bulduğunu belirtiyor. Anayasa yargısına sahip ülkelerde mahkeme üyelerinin tamamının veya çoğunluğunun siyasi organlar tarafından seçildiğini vurgulayan Özbudun, "Bu kadar önemli yetkilere sahip bir mahkemenin milli iradeyle bir şekilde ilişkilendirilmesi gerekir." diyor.
Prof. Dr. Zühtü Aslan, Meclis'in Anayasa Mahkemesi'ne üye seçmemesini, 'demokrasi açığına yol açan, anayasa yargısında meşruiyet sorunu oluşturabilecek bir durum' olarak değerlendiriyor. "Meclis'in seçmemesi 'yargıçlar hükümeti'ne sebep oluyor." diyor. Aslan, siyasallaşma iddialarına da şu cevabı veriyor: "4 üye seçilince siyasallaştırmıyor da 8 üye seçilince mi siyasallaşıyor? Cumhurbaşkanı seçince siyasallaşmıyorsa parlamento seçtiğinde de siyasallaşmaz."
Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem, Meclis'in iradesini anayasaya uygunluk açısından denetleyen Yüksek Mahkeme'nin oluşumunda milli iradenin de etkili olması gerektiğini belirtiyor. Anayasa Mahkemesi'nin milli iradenin kullanılmasına ortaklık ettiğini ifade eden Erdem, "Demokratik siyaset üzerinde bürokratik vesayetin var olduğu Türkiye'de bu gereklilik kendisini daha fazla hissettirmektedir.
Tam demokrasiye geçebilmenin gereklerinden biri de mahkeme üyelerinin oluşumuna Meclis iradesini dahil etmektir." diye konuşuyor. Prof. Dr. Hasan Tunç da Yüksek Mahkeme'nin yargıyla siyaset arasında ince bir çizgide görev yaptığına dikkat çekerek, üyelerin yasama, yürütme ve yargı arasında paylaşılmış kompozisyonla belirlenmesi gerektiğini kaydediyor. Tunç, şöyle konuşuyor: "Egemenliğin asıl sahibi milletin, birinci derecede temsil edildiği güç Meclis ise meşruiyet açısından Anayasa Mahkemesi'nde yasama organının seçtiği kişilerin bulunmasında fayda vardır."
Anayasa Mahkemesi'nin eski Başkanı Mustafa Bumin ise Meclis'in 4 üye seçmesini savunuyor. 8 üye seçmesi durumunda mahkemenin siyasallaşmasına sebep olacağını ileri sürüyor. Üyelerin görev süresinin 9 yılla sınırlanmasına da karşı çıkan Bumin, "Haşim Bey, 40 yaşında mahkemeye seçilmiş. 9 yıl görev yapsa şimdi emekli olması gerekir." değerlendirmesini yapıyor.
MUSTAFA BUMİN: Anayasa Mahkemesi'nin yapısı değişmeli. Benim dönemimde bunun için bir taslak hazırlandı. Üye sayısı 17'ye çıkartılmalı ve bunların 4'ünü Meclis seçmeli.
ERGUN ÖZBUDUN: Çağdaş demokratik ülkelerde anayasa mahkemesi üyelerinin tamamını veya çoğunluğunu siyasî organlar, özellikle parlamento seçiyor. Bizdeki sistem de değişmeli.
F. HÜSNÜ ERDEM: Türkiye'de siyaset üzerinde bürokratik vesayet var. Tam demokrasiye geçebilmek için egemenliğin asıl sahibi yani milli irade, mahkeme üyelerinin belirlenmesinde etkili olmalı.
PROF.DR. FAZIL HÜSNÜ ERDEM:Demokrasinin gereği budur
Yüksek Mahkeme, demokratik meşruiyetini güçlendirmek amacıyla Meclis'in üye seçimini kabul etmeli. Tam demokrasiye geçebilmenin gereklerinden biri de Anayasa Mahkemesi üyelerinin oluşumuna Meclis iradesini dahil etmektir.
PROF.DR. ZÜHTÜ ASLAN: Üyelerin yarısını Meclis seçmeli
Yüksek Mahkeme'nin en az yarısı Parlamento tarafından seçilmeli. Anayasa taslağında da yarıya yakınını (17 üyenin 8'i) önermiştik. Makul bir sayı bana göre. Almanya, Polonya gibi ülkelerde parlamento, üyelerin tamamını seçiyor.