O “Medeniyet” denilen “mahluk” ve “tek dişi kalmış canavar”ın “demokrasi” makyajı silinince öteki yüzü ortaya çıktı. Göreceksiniz, kimi MetaVerse kaçacak, kimi, yaşadığı köyden, ülkeden, şehirden kaçacak. Kimi uzayda kaçacağı gezegen arayışında.
Şehir giderek daha tehlikeli, daha gürültülü bir hale geliyor. Trafik kördüğüm, hava dumanlı, zehir soluyorsunuz. Sebze meyve deseniz zirai ilaçlar, havadan yağan asit yağmuru, toprak kanserleşmiş. Etinden, sütünden, meyvesinden, sebzesinden emin değilsiniz. Komşuluk, akrabalık ilişkileri dibe vurmuş vaziyette. İnsanlar her anlamda, her alanda yarışıyor. Yardımlaşma yerine yıkıcı bir rekabet var. Zenginliğiniz ötekinin yoksulluğu kadar büyük! Ya da yoksulluğu ötekinin zenginliği kadar.
Benim tanıdıklarım var, kimi Ege’ye gidiyor, kimi Akdeniz’e, kimi doğuya, kimi Karadeniz’e. Kimse aslında gittiği yerden memnun değil. Hatta herkes bir yerlere kümelenince şehir köye taşınmış oldu. Zaten bugünkü şehirler de büyük bir köye dönmüştü. Eskiden beri Amish’ler gibi Modern hayatı, teknolojiyi reddedenler vardı.. Şimdi, büyük firmaların yöneticileri büyük şehirleri terk edip, satın aldıkları adalarda yaşamaya başladılar. Hem de teknolojiden uzak.. Modern insanlar belgesellerde izledikleri bitkileri, hayvanların fotoğrafını çekme, resmini yapmanın ötesinde ona dokunmak istiyor.
“Medeniyet” İngilizce “Civilization” demektir. Türkçemizde “Medeniyet” “Medine”den gelir. “Şehir-li” anlamına gelir. “Şehir”, farklı dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik, felsefi ve vijdani kanaat farklılıklarına rağmen, barış içinde bir arada yaşama iradesini ortaya koyan bir halkın oluşturduğu zenginliği ve kendi aralarında bir hukuk topluluğu oluşturmasını ifade eder. Bu anlamda Medeniyetin sacayağı 3’tür: Mekke-i Mükerreme’nin Hılful fudul’u, Medine-i münevvere’deki toplumsal sözleşme ve hukuk toplumu, Kudüs-ü Şerif’te ifadesini bulan kişisel planda özgürlük ve benzeşiklerin ötekilerle ilişkisinde “alamet-i farikaları”nı koruyarak birlikte yaşama kararlığını esas alan “özerklik” temelinde “millet” toplumunun inşasıdır.
Ne yazık ki, bugün medeniyetin lokomotifi siyaset ve siyasetle iç içe geçmiş sermayedir. Oysa batılı anlamda “Civilization” politika dışı unsurları “Medeniyet inşası”nda öncelikli müessese olarak görür. Ne yazık ki, Din, ahlak, tarih, gelenek, maarif, ilim, sanat ve felsefeden güç alan beşeri akıl, tüm dünyada iktidarı ele geçiren unsurların kontrolüne geçmiştir. Milletlerarası örgütler, hükümetlerarası bir örgüte dönüşmüştür. Eğitim, media, STK, sermaye, hukuk düzeni, büyük ölçüde hükümetin kontrolüne geçmiştir. Hükümetler de uluslararası örgütler ve sözleşmelerle uluslararası sistemin kontrolüne girmiştir.
Mesela, bizim geleneğimizde evrensel kardeşlik “Ahi evran”ın yani esnafın derdidir. Ahiyan-ı Rum, Baciyan-ı Rum, Gaziyan-ı Rum derken, aslında ordu bile bu anlamda büyük ölçüde “sivil”dir.
Bugün gelinen noktada “Yeni dünya Düzeni”nden söz edilmektedir. Bundan önce de Global Resetle eski dünyanın ve biyolojik insanın, dinlerin, ahlak anlayışı ve geleneğin tedavülden kaldırılmasından söz edilmektedir. Bugünkü dünyanın temelleri 1648’de Westefelya anlaşması ile sömürü mirasının paylaşımı temelinde Vatikan’la derebeyleri arasındaki paylaşımı sonrasında atıldı. 2 dünya savaşı ve bir soğuk savaş sonrasında, 1. Dünya savaşı sonrası oluşan kavram ve kurumlarla 21.YY’ın açıklanması mümkün değildi. Bugün eski dünyadaki ülkelerin sınır, rejim ve iktidar yapılarının yeniden şekillendirilmesinden söz edilmektedir.
Yeni dünya sadece devletleri değil, insanın, ekonominin, yasama, yürütme, yargının değişmesini esas alıyor. Din, ahlak, gelenek ve hatta biyolojik cinsiyetin olmadığı yeni bir dünyadan söz ediyoruz.
Hafta sonu Ankara’da, KKTC Cumhurbaşkanın da katıldığı, “Ticaret ve Ekonomi Kulübü” tarafından düzenlenen 2 gün süren bir forumda “Yeni dünya düzenini” konuştuk. “Yeni dünya, eski dünya, bütün akvam-ı beşer” insandan topluma, toplumdan devlete, her şeyin, kavramları ve kurumları ile değişmesi sözkonusu. Aslında yeni bir medeniyetin inşası sözkonusu değil. Nasıl biyolojik insanın sonundan söz ediyorlarsa, bu medeniyetlerin de sonu olacak. Din, ahlak, hukuk olmadan, medeniyet de olmaz. Ne insan ne şehir var. Ne sivil, ne siyasal var. Bu olmayacak ama bunu gerçekleştirmek isteyen Şeytani güçler, iktisadi, siyasi ve finansal güçleri üzerinden media ve STK’ları, akademiyi kullanarak bunu dayatıyorlar.
Otonom robotlar ve Avatarlar iş başı yapınca, aslında işçiye de, orduya da, polise de, zabıtaya da gerek kalmayacak. MetaVerse’de zaten insan sanal olarak var. Eski dünyada da insana ihtiyaç minumuma inecek. O zaman “insan üretimi”(!)nin durdurulması gerek, ayrıca mevcut insanlardan da kurtulmak gerekecek!?. Peki bu nasıl olacak? Tabii bu birilerinin planı. Bu muhakkak hayata geçirilecek değil. Bunun neye malolacağı ayrı bir konu. İşin teknik olarak olabilirliği, olacağı, olması gerektiği anlamına gelmez. Peki insanlar bu işten sıkılır, vazgeçerse, geri dönüş mümkün mü? Gerçekten insanlar “yeryüzünde bir cennet” uğruna dinlerinden, ideolojilerinden vazgeçebilecekler mi? Ya da bu dünyada “ölümsüzlük” mümkün mü. Avatar olmak, klonlanmak biyolojik anlamda hayatta olan bir canlı olmakla TransHumanizm ya da NeuraLink aynı haz ya da tatmini sağlayacak mı?
Z Kuşağı gibi tanımlamalar ya da günlük ekonomik ve siyasi tartışmalarla enerjimizi boşa harcıyoruz. Birbirimizle uğraşıyoruz. Mesela toplum kur öfkesini zincir marketlerden çıkarıyor. Ev fiyatları, araba fiyatları, ya da diğer sektörler ilk akla gelen sektörler değil.
Bir yandan Ay’a göç, bir yandan köye göçü, bir yandan MetaVerse göçü konuşuyoruz, Türkiye’ye göçün yanında. 2025, işsizlik, nüfus, enerji hücre, atom, karbon, grafen, IoT (nesnelerin interneti), WEB3 (merkezi olmayan akışkan network, BlockChange), DAO (merkezi olmayan bir hükümetin denetlemediği her türlü örgüt, şirket ya da yapı). Daousdt (kriptolanmış, seçimlik grafik ve görsel sunum tercihlerine uyumlu anlık izleme). (Merkezi olmayan özerk kuruluş şirketler, dernek, vakıf, koop birlikler için merkezi olmayan uygulama), DApp. Bitcoin, NFT, DEVI (Tanrıça dişi ilah, soyut ilahi bir varlık, Asyatik bir tanrıça), BigData, Canlı Robot XENOBOT, Siborg, Kimeralar ve daha neler neler yenidünyanın sembol isimleri.
Hangi insan, sağlık, güvenlik Pazar, Humanoid, Siborg Avatar, Klonoid, X enerji, emek, hammadde, zaman ve mekan. Mesafe, 3D, yapay zeka endüstri 4.0, evden iş, evden okul, bilgi yönetimi yükleme, sınır vergi kamu istikrar denetim, etkileşim sinerji, para, media, demokrasi, cumhuriyet, globalizm, glokalizm, bankacılık, sanat, pazarlama, üretim, paylaşım konusunda neden konuşması gerekenler derin bir sessizliğe gömülmüş durumda.. Gelecek dünyasında sınıf yoksa, sendikaya ne gerek varsa, solcuların söyleyecekleri bir söz yok mu?. Piyasa, yasama, yürütme, yargı, akademi, media, STK, cemaat, iş dünyası kamuoyu, din, hukuk alanlarında gelecek adına bir şey söyleyecek kimse yok mu?. Herkes her konuda konuşuyor ama, maalesef bu konuda çok fazla düşünen de yok, konuşan da.
Bu arada, GlobalReset, Starlink, NeuraLink, 5G, Grip 19, İklim çetesi Glaskow sonrası Demokrasi zirvesinde de umduğunu bulamamıştı. Ocak ayının 2. yarısında Davos zirvesi vardı, o da hazirana ertelenmiş. Şimdi Çin’de yapılacak Kış Olimpiyadlarında ne olacak, ona bakalım. İnşallah bu maske, PCR, aşı tüccarı Satanist Pedofilikler, Omicron falan diye, yeni mutasyon ve varyantları bahane ederek ya da bir yerlerde savaş çıkararak çılgınca şeyler yapıp dünyanın başına bela olmazlar. Selâm ve dua ile.