İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, Fatih Altaylı'nın sunduğu Teke Tek programında Türkiye'de uygulanan başörtüsü yasağını eleştiren Nuray Bezirgan Canan ve Kevser Çakır hakkında soruşturma başlattı. Özgür-Der, söz konusu soruşturmayı eleştirdi ve "Medya lordları istedi, savcılık harekete geçti! Medya linci, yasal kılıfa mı bürünüyor?" açıklamasında bulundu.
DARBE PLANLARINI VE ÇETELERİ SEYREDEN YARGI, HAREKETE GEÇTİ
Özgür-Der açıklamasında, açık darbe planları karşısında sessiz kalan, çeteci faaliyetlerin azgınlaşmasını seyreden bir yargı mekanizmasının, bir kişinin sözlerinden dolayı harekete geçtiğini hatırlatarak, "Atatürk'ü sevip sevmediğine dair bir soruya 'sevmiyorum' dediği için bir insan hakkında Savcılıkça soruşturma açılması acaba nasıl bir hukuk anlayışının göstergesidir? Düşünce ve ifade özgürlüğü önünde engel oluşturan yasa maddelerinin yeniden düzenlendiği bir ortamda hiçbir hakaret taşımayan, saldırı, kin ya da düşmanlık içermeyen sözlerinden dolayı genç bir bayan hakkında soruşturma yürütülmesi yasalardan önce kafaların değişmesi gerektiğini bir kere daha göstermiştir. Birkaç gündür tanık olduğumuz olaylar ortada kapsamlı bir hazımsızlık, tahammülsüzlük sorununun mevcudiyetini ispatlamıştır. Açık darbe planları karşısında sessiz kalan, çeteci faaliyetlerin azgınlaşmasını seyreden bir yargı mekanizması var bu ülkenin. Ve bu yargı mekanizması şimdi gördüğümüz gibi bir kişinin sözlerinden dolayı harekete geçiyor" denildi.
KARTEL MEDYASININ AHLÂKI
Özgür-Der açıklamasında, bir insanı sevip sevmemeyi insanlık tarihinin en büyük suçuymuş gibi gösterme başarısına sahip bir kartel medyasının ahlâkı ile karşı karşıya kalındığına dikkat çekildi.
YARGI DÜZENİNİN ÇARPIKLIĞI
Özgür-Der açıklamasında, 367 kararı, darbe günlükleri, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı son iptal kararı gibi açık, net hukuksuzluklarda devreye girmeyen hukukun da medya lordlarının çığırtkanlığı üzerine harekete geçmiş olmasının, Türkiye'de yargı düzeninin çarpıklığının bir kez daha ilanı olduğu belirtilerek, şöyle denildi: "....Hiçbir gücün manipülasyon, ajitasyon, baskı, linç ve saldırı kampanyasının bizi haklı taleplerimizi dillendirmekten alıkoyamayacağını bir defa daha ifade ediyoruz."
vakit