Diyanet İşleri Eski Başkanı Mehmet Görmez, Habertürk’te Mehmet Akif Ersoy’un sorularını cevapladı.
Geçtiğimiz günlerde yaşanan şeriat tartışmalarına değinen Görmez, “Seküler şeriatın insan onuruna çok büyük kötülükler yaptığından söz etmeyip yürürlükte dahi olmayan şeriatın insan onuruna aykırılığından bahsederseniz doğru bulmam. Bu tartışmalara verilmeyecek hiçbir cevap yok. İslamiyet'in varlığa, insana bakışı, Allah, ahiret inancı o kadar sağlam temeller üzerine bina edilmiş ki. Şeriat, İslam'ın getirdiği rahmet suyundan istifade etmenin yolu ve yöntemidir. Bugün bu tartışmalar sosyal medya düzeyine düşürülerek çok büyük yanlış yapılıyor.” ifadelerini kullandı.
Görmez, “Bütün felsefeler, düşünceler hayatın manasını, yaratılışın hikmetini ortaya çıkarmaya çalıştılar. Tarih bize şunu gösteriyor; hayatı anlamlandırmak, ölümü anlamlandırmak, yaratılışın hikmetini eninde sonunda insanların bulabileceği adres dindir. Bütün dinlerin hakikatlerini kendisinde bulunduran İslamiyettir. Hz. Adem'den bu yana. Bunun önünde engeller var ama. Bu engellerden bir kısmını kendimiz bizatihi inşa edip engel oluyoruz” diye konuştu.
Gençlerin soru sormasından daha doğal bir hakları olmadığını söyleyen Görmez 'Cehaletin en büyük şifası soru sormaktır'. Peygamberimizin hadisidir. Dinin hakikatini anlamak için yönelttiğimiz sorular, hatta sorgulamalar, tıpkı Kur'an öğrenen insan nasıl ki ayetlerin gözünü kırarcasına gider sonra doğruyu öğrenir ya. Bir gencin sorgulamaktan daha tabii bir şeyi/hakkı yoktur, Kur'an-ı Kerim bunu kapatmamıştır. Hz. İbrahim tevhidin peygamberi. Başlı başına bir ümmet. Kur'an-ı Kerim bize öyle tarif eder. Cenab-ı Hak'la konuşurken 'Rabbim bana göster ölüleri nasıl diriltiyorsun'. Rabbin cevabı 'inan mıyor musun', cevap 'inanıyorum fakat kalbim mutmain olsun istiyorum'. Bugünün gençleri 'inanıyorum ama aklım mutmain olsun' diyor. Gençler sorgulayacak, cevabı bulması hemen sosyal medyadan, bir tivitle cevabı olmaz. Bizim orada sabırla, teenni ile hareket ederek hakikati aktarmamız gerekir” dedi.
Türkiye’de büyük alimlerinin ekrana çıkartılmadığını ve sahte din satanların dijital mecrada boy gösterdiğini kaydeden Mehmet Görmez, kendisini Tarikat-ı Muhammediye mensubu olarak niteledi ve tasavvuf çevrelerindeki dünyevileşmeyi eleştirdi:
“Tasavvufun içinde doğdum, mutasavvıf babanın evladı olarak büyüdüm. Tasavvuf dersi aldığım hocam da oldu. Tasavvufu irfan, ihsan, ahlak mektebi olarak ilmi boyutuyla çok önemsediğimi ifade ettim. Günümüzde herhangi bir tarikatın mensubu olmadım. Elhamdülillah Tarikat-ı Muhammediye içinde olma çabası içinde bir talebeyim. Sufinin postu dünyevi makam değildir. Bazı dünyevileşmeler ortaya çıktı, ilimden, hikmetten kopuşlar yaşandı. Gazze'de çok büyük cinayet işlenirken bu bayramı bu tartışmalarla geçirdik. Bunun izah edilir hiçbir tarafı yoktur. Bu yolun yolcusu olan bütün insanların kardeşi olarak söylüyorum. Arkadaşları, dostları, kardeşleri olarak söylüyorum; tasavvuf erbabının irşad kürsülerini dedikodu kürsülerine dönüştürmesi şifaya zehir katması, reddiyecilik adı altında itibar suikasti yapmaları. Bir şahsı, iki şahsı kastetmiyorum. Bunlar sosyal medyada birer youtuber'a dönüşen dergâh mensuplarının yaptığını düşünün. Hepimizin gözü önünde yapılılıyor. Bunun tasavvufa verdiği zararı kimse vermemiştir.”
SİYONİZMLE MÜCADELE EN BÜYÜK ÖNCELİK
Mehmet Görmez, şu anda en öncelikli konunun Siyonizm ile mücadele olduğunun altını çizdi. Görmez ayrıca tekfirciliği de cehalet olarak niteledi.
Kaynak:islamianaliz