27 Mayıs döneminde İstanbul Savcısı olarak görev yapan Mehmet Feyyat, Zaman gazetesine verdiği beyanatta, Yassıada Savcısı Ömer Altay Egesel'in hukuku çiğneyerek Başbakan Adnan Menderes'i katlettiğini söyledi.
Duruşmalar bittikten sonra Egesel'in görevinin son bulduğunu, infaz işleminin İstanbul Savcılığı'na ait olduğunu belirten Feyyat, "İnfaz, İmralı'da gerçekleşti. Egesel, İstanbul savcılarının görevini gasp etti. Geldi, başında durdu ve idamı sağladı. Bu tamamen hukuk dışıdır. Egesel'in salahiyet tecavüzünde bulunması onu suçlu kılmıştır. Burada Menderes idam edilmedi, katledildi" şeklinde konuştu.
Doğrudur.
Peki, Egesel o "salahiyet tecavüzü"nde bulunmasaydı, Menderes'in asılması cinayet olmayacak mıydı?
* * *Askerî darbelerin sıkça konuşulduğu ve Demokrat Parti Kongresi'nde Menderes'in mirasına sahip çıkan demokratlarla bu mirasın içine tüküren postal yalayıcılarının yarıştığı şu günlerde, 27 Mayıs mezaliminin zirvesindeki o cinayeti bir kere daha hatırlayalım.
Üstad Necip Fazıl, "Benim Gözümde Menderes" (Büyük Doğu Yayınları, 2008) adlı kitabında anlatıyor:
"Her zamanki zarif giyinişi ve yürüyüşü içinde, sehpaya doğru, gayet metanetli, yürüyor.
İki taraf, iki saf asker" Kara, hava, deniz, jandarma, karışık"
O sırada bir ân duruyor.
Ufuklara doğru son bakış" Gözlerini çepçevre, daire şeklindeki son dünya mesafeleri etrafında gezdiriyor. Ve hafifçe göğüs geçiriyor. Yine tek kelime yok"
Sehpa" Üsküdarlı Kemal adlı cellât, hazır, tarihî avını kollamakta"
Masaya ve oradan masanın üstündeki iskemleye çıkış"
Yine bazı sualler:
Yine tek cevap yok"
Ismarlama hocaların, göstermelik şiveleriyle din telkinleri"
- Dur!
Bu hitap cellâda"
Cellât, hazırlığına devam ediyor.
Tekrarlanan söz:
- Sana dur diyorum! Bir dakika!
Ve Menderes'in dudakları, yalnız kendi gönül kulağına ve Allah'a hitap ederek kıpırdamaya başlıyor. Bir, belki iki veya üç dakika okuyor. Ne okuduğu belli değildir; okuduğunun tek kelimesi duyulmamıştır. Fakat Allah'ına yöneldiği besbelli"
(")
Tamam"
Havada sallanmakta"
Fena takılmış ipin tesiriyle biraz uzunca süre can çekişme"
Hava erlerinden biri bayılıyor.
(")
Bu arada Adnan Menderes'in nâşı, indirilip ayakları yere değer değmez gene çekiliyor ve bu hareket birkaç defa tekrarlanıyor. Bunun üzerine sarfedilen bir söz vardır ki, onu, iki Müslüman şahitten dinlemiş olarak tarihin kulağına fısıldıyorum:
- Onu yüz kere indirip assalar yine az!...
Bu sözü söyleyen, artık vasıflandırmaktan âciz bulunduğumuz Başsavcı Egesel'dir ve kurbanı hakkında kaç kere idam kararı istemişse, cesedin o kadar defa indirilip yine sallandırılmasını istemektedir.
Meş'um ve mel'un hareketi üç defa tekrarlıyorlar."
* * *Kitabın "Elveda Menderes" başlıklı final bölümünden:
"Bana, temiz bir müminin anlattığına göre, asıldığı günün gecesi, sâf ve dünyadan geçmiş bir İslâm kadını, rüyada, Allah'ın Resülünü görmüş" Kâinatın Efendisi, kadına sol elini uzatmış" Kadın, acaba niçin Alemin Fahri bana sağ elini uzatmadı diye düşünürken cevap gelmiş:
Sağ elimde Adnan var!...
Bu bir rüyadır, hiçbir bakımdan şer'î huccet değildir ve yalnız görüldüğüyle hakikattir; öz hakikatiyse Allah'a mâlum"
Fakat her şeye rağmen, ötelere ve esrar âlemine inanalar için güzel bir ümit vaadı"
Elveda Adnan Bey!"