‘Metal eskimesi..’ teşhisi, ağır ama yerinde bir özeleştiri

Selâhaddin Çakırgil

Anayasada yapılan son değişikliklerin en önemlisi, ‘cumhurbaşkanlarının, seçilir seçilmez partisiyle organik bağının kopması ve güya tarafsız hale geleceği şeklindeki resmî aldatmaca ve yalana son verilmesi ve cumhurbaşkanına,  kendisini halkına, siyasî ve ideolojik tavır ve yaklaşımlarıyla, riyâsız olarak sunma imkanı vermesi’ idi.

***

Esasen, ilk iki Şef de, başında bulundukları Cumhuriyet Halk Fırkası/ (Partisi)’nin Umûmî Reisliğini/ Genel Başkanlığını bırakmamışlar ve 3. C.Başkanı Celâl Bayar da, partisi DP ile ilişkisini kesmemişti.

Cumhurbaşkanı seçilen kişiye getirilen ‘partisiyle organik bağının, üyeliğinin kesilmesi’ şartı  ‘27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden sonra halka süngüucu dayatmasıyla kabul ettirilen anayasayla getirilen bir düzenleme idi. Devlet Başkanı olanların nasıl birer resmî ideoloji bağlısı oldukları bilindiği halde, onlar  önceki siyasî bağlılık ve tercihlerinden -güyâ- kopmuşlar ve tarafsız durumuna geliveriyorlardı.

Halbuki, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk veKen’an Evren gibi ‘asker’ generallerle, Demirel ve A.N. Sezer gibi ‘sivil’ generallerin ‘kemalist-laik’ olmaktan başka bir çizgide olmaları zâten mümkün değildi. Bu 12 Devlet Başkanı arasında, o çizgiden biraz uzakta bir (merhûm) Turgut Özal ve sonra da Abdullah Gül ve bir de Tayyip Bey..

***

Tayyip Bey, yaptırdığı anayasa değişikliğiyle ve bir kanuni formalite gereği oluşturulan tarafsızlık ve partisizlik yalanına son verdi.. Ayrıca, Turgut Özal Cumhurbaşkanı olup partisinin başından ayrıldıktan sonra, ANAP’ın; sonra da Demirel C. Başkanı olup partisinin ayrıldıktan sonra DYP’nin nasıl buharlaştığı görülmüştü.  .

Aynı durum, Tayyip Bey’in Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinden AK Parti’nin başına da gelmek üzereydi. Eyyamcılargününü gün etmek isteyen fırsatçılar daha bir iştahlanmışlardı. Ki, hele de kitle partilerinin nasıl bir menfaat bölüşme mekanizmasına dönüştüğü bilinmiyor değil..  

Tayyip Bey’in, partisinin başına kanunen de tekrar geçmesiyle o gibi fırsatçılar elbette rahatsız olmuşlardır. Çünkü onun karizmatik gücüne karşı koymanın kolay olmadığı biliniyor. Ayrıca yarım asra varan bir siyasetçi geçmişi ve çizgisi ortada olduğundan, parti kadrolarını ülke çapında onun kadar bilenler çok azdır. Tayyip Bey’den sonrası için bir alternatifinin olmaması da AK Parti’nin bu konudaki bir büyük zaafıdır.

Şimdi, Tayyip Bey’in, parti mekanizmasında bir silkelenme yapacağı anlaşılıyor. Esasen, bu silkelenmeyi hisseden bazıları, selden kütük kapmak ümidiyle son zamanda bir tartışma başlatmışlar ve Amerika ve Avrupa ile uyumlu çalışamayacağını düşündükleri İslamî çevrelerin etkisinin kırılması gerektiği ve hattâ mutlaka kırılacağı yönünde bir tezvirat kampanyası bile yürütmüşlerdi.

Ama, Tayyip Bey, evvelki akşam, Ensar Vakfı’nın iftar yemeğinde birilerinin beklentilerini daha bir boşa çıkaran şu sözleri söylüyordu:  

‘2019'a kadar yoğun ve netice almaya yönelik program uygulamaya mecburuz. Bu yıl sonuna kadar il, ilçe ve belde yönetimlerini yenilemek zorundayız. Âdetâ bir metal eskimesigörüyorum. Nerede eksiğimiz varsa, onun üzerine gitmemiz gerekiyor.’

Evet, metallerde bile yaşanan yorulma ve eskime insanda da vardır ve Tayyip Bey’in bunu AK Parti’de de görmesi çok isabetli bir teşhistir.

***

Tayyip Erdoğan’ın bir itirafı da çok önemli... Özellikle, ‘Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. 14 yıldır kesintisiz iktidarız, ama sosyal ve kültürel iktidar konusunda hâlâ sıkıntılarımız var.

Büyüklerimizin elleri altında belki yeterli bina, araç- gereç yoktu, ama dâvalarına olan bağlılıkları hepsinin üstesinden gelmesini sağlıyordu. Bugün hamdolsun her türlü imkân var. Tek eksiğimiz, bunları hizmete dönüştürecek adanmış kadrolardır. Umudunu bize bağlamış yüz milyonlarca mazlumun sorumluluğunun üzerimizde olduğunu unutmamalıyız’şeklindeki sözleri eyyamcıların, ABD ve AB’nin rızasını kazanmaya odaklananların yabancısı oldukları bir adanmışlık durumudur. 

stargazete