Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ermenistan'la müzakereler ve Kürt meselesinde çözüm arayışları konusunda yine çok sert konuştu.
"Washington, Brüksel, Erbil ve Erivan ağzı ile konuşan yerli lobi"lerin oyununa gelmeyeceklerini" "Yapay azınlıkların yaratılması"na seyirci kalmayacaklarını" "Milli kimliğin tartışılması"nı ve "eğitim dilinin çeşitlendirilmesi"ni kabul etmeyeceklerini" "İmralı canisine kadar uzanacak PKK affı"na göz yummayacaklarını" "Barzani devletinin tanınması"na ve "tek taraflı tavizler"e kucak açmayacaklarını" "Yeni anayasa maskesiyle üniter yapının ve milli kimliğin tahrip edilmesi"ne alet olmayacaklarını" "Türkiye'nin bölünme senaryolarının demokratikleşme reçetesi olarak pazarlanması"na rıza göstermeyeceklerini" "Federatif bir yapılanmanın sinsice yürürlüğe konulması"na alkış tutmayacaklarını" "Adı telaffuz edilmeye başlanan bir siyasi sınırın çekilmesi için taşeronluk" yapmayacaklarını" "Bin yıllık kardeşlik hukukunun çiğnenmesi ve sosyal dokunun bozulması"na kayıtsız kalmayacaklarını vs, vs, vs, söyledi.
Bir "rezalet"ten, hatta "ihanet"ten söz etti.
Hakkı var mı?
Bence yok.
Cumhurbaşkanı ve hükümetin mezkur konulardaki çabalarını böyle ifadelerle anmak hoş değil.
Hoş değil, ama Devlet Bahçeli'nin bu şekilde konuşmasını yine de hoş karşılamalıyız.
Hatta buna sevinmeliyiz.
MHP'nin Meclis çatısı altında böyle bir muhalefet sergilemesi Türkiye'nin yararınadır.
Devlet Bahçeli ve arkadaşları bazı toplum kesimlerinin endişelerine ve öfkelerine Meclis çatısı altında bu sertlikte tercüman olmasalardı, sokakların altı üstüne gelebilirdi.
MHP'nin duruşu, söylemi, üslubu elbette eleştirilebilir; ama gazete köşelerinde, internet sitelerinde ve bazı siyasetçilerin konuşmalarında zaman zaman rastladığımız "faşist" ve "kafatasçı" gibi nitelemeler biraz ağır kaçıyor.
Biraz değil çok ağır kaçıyor.
"Bizim milliyetçiliğimiz ırk değil vatandaşlık esasına dayanıyor" dediği için kafatasçıların amansız saldırılarına maruz kalan Devlet Bahçeli'nin liderliğindeki MHP bunu hak etmiyor.
Kürt meselesi konusunda MHP'nin duruşu bize ne kadar ters gelirse gelsin"
Ermenistan'la müzakerelere yaklaşım tarzını ne kadar yanlış bulursak bulalım"
Cumhurbaşkanlığı seçimindeki tıkanıklığın aşılmasına katkıda bulunan, Demokratik Toplum Partisi'nin parlamentoya girişiyle baş gösterebilecek bir krizin önüne geçen, toplumun bir kesimindeki milliyetçi asabiyetin kuvveden fiile çıkmasını bugüne kadar başarıyla önleyen ve teşkilatını/tabanını "Ergenekon"dan uzak tutan MHP -bilhassa Genel Başkan Devlet Bahçeli- hepimizin takdirini hak ediyor.