MHP’nin kısa tarihi: Millet Partisi, Cumhuriyetçi Köylü Partisi ile birleşip Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi oldu.. Kökü 50 yıl öncesine dayanır.. 60 sonrası, Ragıp Gümüşpala’nın Adalet Partisi Demirel’in eline geçer, CKMP MHP’ye dönüşür.. MHP içinde ilk hesaplaşma Hilalcilerle Bozkurtlar arasında yaşanır.. “Önce Türk müsün, Müslüman mı” gibi bir tartışma başlar parti içinde. Atsız’ın Bozkurtları Hilalcileri Ümmetçilikle suçlar..
Sonunda cumhuriyetin ilk yıllarındaki Ziya Gökalp’in “Türk Milletindenim, İslam Ümmetindenim, Garp medeniyetindenim” 3’lemesi ile son bulur bu tartışma. Aslında Osmanlı’dan tevarüs edilen İslamlaşma, Türkleşme ve Batılılaşma cereyanlarına karşı bir telif çabasının ürünü idi bu 3’leme.. Türkeş de çözümü “Tanrı dağı kadar Türk, Hira dağı kadar Müslüman” sloganı ile tahkim etti. Dindarlık yükseldikçe, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın sloganı ile devam ettirildi bu duruş.
Osman Yüksel Serdengeçti, Abdurrahim Karakoç gibi isimler, Müslüman gençlerin takvası ve ülkücü gençlerin cesaret ve eylem kapasitesini buluşturmaya çalışıyorlardı..
MHP genel anlamda milliyetçi, sağcı, muhafazakar, anti komünist bir parti. Soğuk savaşta önemli bir yeri vardı.. Türkeş’in liderliğindeki MHP, CHP’nin 6 Ok’una karşı 9 Işık ilkelerini yayınlandı.. 9 Işık: Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, İlimcilik, Toplumculuk, Köycülük
Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik.. 9 Işık ilkeleri arasında Maneviyatçılık, Mukaddesatçılık, Dindarlık gibi bir kavram yok. Millet Partisi’nde, Milli Kalkınma Partisi’nde, Milli Nizam Partisi’nde Manevi ve Mukaddes değerleri ayrı ve özel bir atıf vardır..
1. MC, 2. MC döneminde MHP devletle kendini özdeşleştirdi bir bakıma. Özellikle de derin devletle.
80’de ciddi bir kırılma yaşandı. 80 sonrası Muhsin Yazıcıoğlu’nun ayrılarak BBP’yi kurması, ardından MHP’nin ANASOL-M’de yer alması ile yeni bir süreç başladı. O süreç Ergenekon davasında CHP ve MHP’nin Ergenekon’un avukatlığında buluşması ile yeni bir safhaya intikal etti.
Ve bugün. MHP yeni bir yol ayırımında. Meral Akşener’in çıkışı ile parti yeni bir safhaya geldi.. Bundan sonra MHP’de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.. Parti bir bölünmeye doğru gidiyor.. Bahçeli sonuna kadar direnecek, ama kaybedeceğini anlarsa aday olmayabilir. Kaybedeceği bir yarışa girmek istemeyecektir.. Ama Bahçeli kanadı da Meral Akşener’in peşinden gitmeyecek..
Meral Akşener’in en zayıf noktası Paralelci damgası yemiş olması. Bir şeyin şüyuu bazan vukuundan beterdir. Akşener Çiller hükümetinde İçişleri Bakanlığı yaptı, ama dönemine ilişkin kimseye bir şey söylemedi.. 28 Şubat davasında susmayı tercih etti. Oysa “yağlı kazığa oturtulmak”la tehdit edilmişti. Şevket Kazan da Meral Akşener de susmayı tercih ettiler. Bu büyük bir kırılma noktası oldu..
MHP’de bir Asena.. MHP’li hanımlar bunu isteyebilirler, ama erkek hakimiyetindeki bir delege profilinden buna fazla bir destek çıkmaz.. Tamam Akşener genel başkan olsa da MHP bölünebilir.. Kim kazanırsa kazansın MHP’de bir kısmı parti içi muhalefetin, bir kısmı Bahçeli’nin yanında yer alacak, bir kısmı da, az sayıda da olsa 3. Yolu tercih edecek. Sonuçta 3’e bölünmüş bir MHP gerçeği ile karşı karşıyayız..
Bu süreçte en ağır darbeyi ülkücü kanat yiyecek.. Akşener ülkücüleri bakanlığı döneminde büyük ölçüde tasfiye etti. Bahçeli döneminde de ülkücü hareket budandı ve donduruldu.. Yeni döneminde ülkücülerin, yani MHP’nin gençlik tabanının ne olacağını zaman gösterecek..
Sonuçta MHP’nin bir grubu, parti bölünürse bir grub daha çıkar. Ama artık bu eski MHP olmaz. Hatta birbirileri ile didişen bir MHP keskin sirke misali kendi küpüne zarar verir ve tabanlarını kaybederler..
Bakarsınız, birkaç milletvekili de bu kavgadan bıkıp BBP’ye gider..
Bugün olup bitenler bir yana, ilk seçimde MHP baraj altında kalır..
Bu arada Paralel yapı da boş durmayacaktır.. BBP’nin zaten paralelle dirsek teması var. Yeni oluşumların içinde mutlaka bir paralel bağlantısı olacaktır.. Paralel yapı ilk seçimde hem diğer partilere mümkün olduğu kadar adam sokmaya çalışacak ve hem de ANAP misali dört eğilimi bir araya getiren bir mihver parti oluşturmaya çalışacaktır. MHP’nin enkazından bu anlamda büyük ölçüde yararlanacaktır. HDP de artık enkaza döndü. Güneydoğuyu bir enkaza çevirirken kendi de bir enkaz partisine dönüştü.. CHP deseniz, Kılıçdaroğlu’nun emanetinde malum olduğu ve görüldüğü gibi.
Kılıçdaroğlu CHP’nin başına geçici bir protez olarak örülen bir çoraptır.. Kılıçdaroğlu’nun kadrosu, sosyolojik tabanı, ideolojisi filan yok.. Kılıçdaroğlu gittiğinde arkasından ağlayanı da olmayacak. Zaten Baykal rolünü iyi oynamayıp bileti kesilince yerine bu zat geçici olarak, bu özelliklerinden dolayı getirildi. Ama yerine getirilecek biri bulunamayınca kalıcı hale geldi. CHP şimdilik geçici protezle idare etmek zorunda..
Erdoğan Meclis’e taşınırken, Baykal Cumhurbaşkanı olacak hesabı yapılmıştı. Paralel yapı da MİT ve Emniyet İstihbaratı ele geçirecekti. Baykal diskalifiye olunca senaryo çöktü. Baykal onun için tasfiye edildi. Kılıçdaroğlu’na da gün doğdu. Gül’ün Çankaya’ya çıkması planları bozdu. Gül tezkereyi geçiremeyince o plan da çöktü. Yoksa Ergenekon, Balyoz davasının sanıklarının işi Irak’ta başlarına çuval geçirilerek bitirilecekti. Erdoğan, BOP’u sıfırlayıp, “One minute” ile resti çekince ipler koptu..
Kılıçdaroğlu gitmesine gidecek de, asıl cevabını bekleyen soru şu: Yerine kim gelecek. İşte o konuda mutabakat yok. Kılıçdaroğlu onun için işbaşında.. Çözümsüzlük Kılıçdaroğlu’nun işine yarıyor.. Kılıçdaroğlu da artık partiyi daha fazla yönetemez. CHP de kullanım süresini doldurmuş siyasi bir enkaz durumunda. Kavram ve kurumları ile kadrosu ile çöktü. Sadece imtiyaz ve payandalarla ayakta duruyor.. Paralel yapı, aç tavuk misali bu siyasi enkazdan kendine yeni bir yapı oluşturmaya çalışıyor, ama geçmiş olsun.. Onlar için “Tarihin sonu”. Selâm ve dua ile.
yeniakit