Bugünkü 1. sayfamızda, Ehl-i Sünnet Alimleri Birliği’nin “31 farklı ülke”de bulunan “31 üyesi”nin İstanbul’da gerçekleştirdikleri ve 2 gün süren “kongre”nin sonunda yayınladıkları “deklarasyon”a yer verdik...
Deklarasyonda; “Ümmet’in ortak problemleri” konusunda, meselâ “Suriye, Irak, Mısır, Filistin, Mescid-i Aksa, Burma Müslümanları, Tunus ve Yemen” konularında önemli tespitler, tavsiyeler ve “zulümleri kınamalar” var...
“Ehl-i Sünnet Alimleri” tarafından yapılan “ortak açıklama”da, “Türkiye” ile ilgili görüşler de var...
Meselâ, deniliyor ki;
• “ESAB alimleri, Türkiye toprakları üzerinde gerçekleşen olayları titizlikle takip ediyorlar. Geçen kısa bir dönem içerisinde Türkiye halkının gerçekleştirdiği uygarlık başarılarını değerli buluyorlar. Müslüman halkların sorunları ve özgürlükleri hususunda gösterdikleri liderlik rolünü gönülden destekliyorlar.
ESAB, Türkiye Devleti’nin kazanımlarının, içerideki gizli komplolardan, dışarıdaki ayartmalardan, yabancı müdahaleden uzak, Türkiye halkının kendi kimliği ve maslahatlarından kaynaklanan özgür iradesinin gerçekleştirdiklerinin korunması gerektiğini pekiştiriyorlar.
• Halk tarafından seçilmiş meşru bir idareciye karşı geleni, Şer’i anlamda ümmet onu fitneci ve baği konumunda görme hakkına sahiptir... Onun iradesine karşı geldiğinden, Şer’i anlamda ona karşı gelmek farzdır... Bağiliğinden vazgeçmesi için meşru bütün yöntemlerle kendisine karşı savaşılır.”
EŞKIYA, BOZGUNCU KİM?
Deklarasyonda geçen “baği” kelimesi, “serkeş, bozguncu, eşkıya” anlamlarına geliyor...
Buna, “fitneci”yi de eklerseniz, demek oluyor ki; “fitneci, serkeş, bozguncu ve eşkıya ile, bütün meşru yöntemler kullanılarak savaşmak farzdır.”
Peki, kimdir bu;
“Fitneci”ler?..
Kimdir, “baği”ler?..
Alimler, onu da açıklamış;
“Halk tarafından seçilmiş meşru bir idareciye karşı gelenler!”
“Peki, onlar kim?” diye sormaya herhalde hiç gerek yok...
Onlar, Mısır’da “Sisi Cuntası”dır, Türkiye’de ise “Paralel Yapılanma”nın elemanlarıdır... “Ananas”çılardır, “Bedduacı”lardır, “tweetleri ikiye katlayıcılar”dır!..
“Ehl-i Sünnet Alimleri” diyor ki;
“Ümmet, onları fitneci ve baği konumunda görme hakkına sahiptir... Dolayısıyla, onlara karşı çıkmak farzdır... Onlarla savaşılır.”
HER YERE SIZMIŞLAR!
Türkiye, şimdi onlarla mücadele ediyor... Çünkü, “devlet”in kılcal damarlarına kadar sızmışlar ve “kendilerinden olmayan” hiç kimseye, hatta “beş vakit namaz kılan Müslümana bile hayat hakkı tanımıyor”lar!..
İstiyorlar ki;
Ele geçirdikleri yargı ve emniyet kadrolarında “sadece kendileri” olsun ve devlet kurumlarında istedikleri gibi at oynatsınlar!..
Peki, “devlet”e nasıl sızmışlar?..
Akit’in dünkü manşetinde, “Yargı’ya böyle sızmışlar” başlıklı bir haber vardı ve “sızma”nın ayrıntısı özetle şöyle anlatılıyordu:
“Paralel Devlet Yapılanması’nın yargıya nasıl sızdığı Başbakanlık ve Adalet Bakanlığı’na gönderilen bilgi notuyla deşifre oldu. Yapılanmanın yargıda iki aşamalı bir plan dahilinde kadrolaştığı ortaya çıktı. 1. aşamada Adli Yargı Hakim ve Savcı Adaylığı sınav sorularının temin edilip kazanması istenilen adaylara ezberletildiği, 2. aşamada ise Adalet Akademisi’ndeki yapılanmanın devreye girip örgütün devşirdiği adayları mülakatta akladığı belirlendi.
İsminin gizli tutulması şartıyla Akit’e konuşan daha önce Adalet Akademisi’nde görev yapmış bir yüksek yargı üyesi olayı şöyle anlattı:
“2009 ve 2011 yılları arasında sızdırılan bazı illegal kayıtlarla AK Parti Hükümeti üzerinde ‘Adalet Akademisi’ne acil müdahale şart’ algısı oluşturdular. Daha sonra da istedikleri gibi kadrolaşıp hakim ve savcıların yetiştirildiği sistemi ele geçirdiler. 2012 yılında düzenlenen sınavı 723 kişi kazandı. Cemaatle bağlantılı olmayan 314 kişi sudan sebeplerle elendi.”
Sadece Yargı’ya değil, Emniyet’e de sızanların neler yaptıklarını gördük...
“Yolsuzluk ve rüşvet” kılıflı “kirli operasyon”lar ile Türkiye’ye “milyarlarca dolar” zarar verdiler.
Tek amaçları;
“Tayyip Erdoğan’sız bir AK Parti” idi ve bunu sağlamak için; çıkarmadıkları “fitne”, çevirmedikleri “entrika” ve yapmadıkları “bozgunculuk” kalmadı...
Hâlâ da fitne peşindeler...
MİLLET İHANETİ AFFETMEZ!
Geçenlerde, Fethullah Gülen’in kasetleri ortaya çıkınca gördünüz; birileri, hâşa Peygamber Efendimiz’in, kendilerine “tweet sayısını katlamayı” emrettiğini söylemiş... Fethullah Gülen de; “Buyurduğu gibi yapın” diyerek “Twitter kampanyası”na hız veriyor...
Atılan “tweet”lerin tamamı “Erdoğan ve AK Parti” aleyhinde... Bu aralar, “telefon kayıtları”nı da yayınlamaya başladılar.
Amaçları belli:
“Hükümet’i düşürmek!”
Bunun için her yolu deniyorlar:
“Fitne!.. Bozgunculuk... Eşkıyalık... Çirkeflik!.. İğrençlik ve entrika!”
Ama, şunu bilmiyorlar:
Bu millet her şeyi affeder
Ama “ihaneti” affetmez!..
Selâm ve saygılarımızla...
yeniakit