Millet, musîbetlerden ‘hayır’lar devşirmek merhalesinde

Selâhaddin Çakırgil

Yanlışlıklar komedyası.. Başrolde ana muhalefet lideri.

Eser mi yanlış, suflör mü yanlış, oyuncu mu? Belki hepsi yanlış..

Kendilerine aşırı bir öz güvenleri vardı. Bunlar tenekeye altın deseler o öyle kabul edilirdi. Kargaya müzik ödülü verilse kimse itiraz edemezdi.

Hatırlasanıza, bunlar Nobel barış ödülü verdikleri adamı Mısır’daki darbeci generale danışman yapmaya kalktılar. “Ben yaptım oldu” hesabı.

Çakma bir kasaba vaizini İslam ümmetine halife ilan etme iddiası da böyle bir şey.

Kim derdi ki, NATO karargahının bulunduğu şehirde DHKP-C’li Fehriye Erdal korunacak. Kim derdi ki, Marksist bir terör örgütü olan PKK / PYD karargahında ABD bayrağı dalgalanacak. Kim derdi ki, Amerikan askerinin omuzunda bir terör örgütünün arması bulunacak.

Bütün bunlar oldu ve tabii daha fazlası da!

15 Temmuz’un sene-i devriyesinde şimdi sahnede iki politik aktör var: Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener.. Çakma Gandi ve çakma bir Demir Leydi. 

Demirtaş’ın artık bir kıymeti harbiyesi yok. Eş genel başkanlarının da.

Oysa Kılıçdaroğlu’ndan çok umutluydular. Gülen’in kehanetleri, üfürmesi de işe yaramadı. Dahlan ve Rubin’in derin stratejik planları da işe yaramadı. Oysa Sisi Türkiye’ye ambargo uygulanmasını bekliyordu.. AK Parti’nin muhalif kanadı, yani AKP’liler sabırsız bir şekilde bekliyordu. İşler karışacak, onlar arabulucu olacak ve sorunu çözeceklerdi.. Onun için bu süreçte susmayı, ses çıkarmamayı, renk vermemeyi tercih ettiler.

Bütün bunlar milletin gözü önünde oluyor.. Kimsenin bir şey söylemesine gerek yok. Her şey ortada. İnsanlar da anlıyor artık.

Birileri hâlâ şunu anlamış değil: Nasıl oluyor da CIA, MOSSAD, MI6, Tapınakçılar bir şey yapamıyorlar. Birileri onlardan korkuyor. Kimi yedikleri haltların kayıtlarının bu örgütlerin elinde olabileceği endişesi ile seslerini kısıyorlar.

Batılıların bu adamlardan vazgeçememeleri de artık bir sır değil. Hep vurup almışlar ve yollarına devam etmişler. Şimdi bu iş uzadı. Çözüm de üretemiyorlar. Herkes bu kirli oyunun farkına vardı. Geri dönecek olurlarsa, kendilerinden bu işin hesabının sorulmasından korkuyorlar. Yani bu rezalet Watergate, İrangate gibi bir skandala dönüşebilir. Bu iş siyasi, askeri, mali bir krize dönüşebilir..

Çeyrek asırlık ve yüz milyarlarca dolarlık bir projeden söz ediyoruz. İşin içinde siyasiler var, diplomatlar var, askerler var, üniversiteler, finans kuruluşları, STK’lar kullanılmış, gazeteciler kullanılmış! Sonuç; felaket!

Peki bu faturayı kim ödeyecek: Yuvarlandıkları bu uçurumdan nasıl kurtulacaklar. İçeride iş tuttukları bu adamları kim buldu.

Bu adamlardan ibaret değil ki, iş tuttukları adamlar Dünya devletlerinin üçte ikisinde örgütlenmişler. Şimdi baştakini bıraksalar, hepsi birbirinin üstüne devrilecekler. Bu yapı çökerse, buna benzer başka yapılar da var, hepsi etkilenecek bundan.. Bu da ABD için, AB için, NATO için, uluslararası sistem için bir felakete dönüşebilir.

ABD ve AB ülkeleri, NATO bizi düşünecek durumda değil, hepsi kara kara bu işten nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlar. Son derece asabiler, hırçınlaşıyorlar. Bir yerlere saldırmak için bir bahane arıyorlar ama çatışmanın kontrolden çıkması durumunda bunun kendileri için bir felakete dönüşmesinden endişe ediyorlar. Yani batılılar kendi can dertlerinde. FETÖ’yü teslim etmeleri ya da ortadan kaldırmaları kendilerini kurtaracak olsa bir saniye tereddüt etmezler.

Bu işlerin bu şekilde daha uzun bir süre devam etmeyeceğini de biliyorlar. O zaman içeride bir sessizlik ortamı için, kendilerine yönelik bir dış tehdit örgütleyebilirler. Buna da dikkat etmek gerek.

Bu skandal bir patlak verirse, sadece tek tek bu örgütle meselesi olan ülkeler zarar görmez. Bu bir yandan kendi içlerinde ciddi bir sorun olurken, öte yandan uluslararası bir krize sebeb olur. Zaten Gülen de buna güveniyor. Kendinin kolay bir lokma olmayacağının farkında.

Ancak artık bu işin daha fazla sürüncemede kalması, krizi daha da derinleşmesinden ve bu işin şüyuundan başka bir işe yaramıyor. 

15 Temmuz’un sene-i devriyesinde bu yanlışlık bütün çıplaklığı ile gözler önüne serildi. Sonuç ortada. Millet söyleyeceğini söyledi. Sırtını başka yerlere dayayarak millete ayar vermeye kalkanlara ayarını verdi.

“Kahraman” gömleği giyerek gelenlerin alnına “hain” damgasını vurdu. Şimdi giyecekleri gömleğin rengini, şeklini kendileri düşünsün! Milletle dalga geçenlerle millet dalgasını geçti. Rüzgar ektiler, fırtına biçecekler. Gelecek günler geçen günleri aratacak. Pensilvanyalı kıbleye sırtını dönüp ayakkabısı ile seccade üzerinden poz vermeyi, oradan mesaj vermeyi biliyor, o zaman o ve onun peşinden gidenler de yaptıkları işin sonucuna katlanmaya hazır olsunlar..

Eklemlenmiş Batı Mediası, o eklemlenmiş STK’ları da bir kere daha düşünsünler, “biz nereye gidiyoruz, ne yapıyoruz” diye.. Hepsi birden kendi cehennemlerine kendi sırtlarında odun taşıyorlar.

Hadi ABD, PYD ile işbirliğine devam et. Hadi AB, idam cezası da geliyor, Türkiye’yi AB üyeliğinden çıkart. Teröristlere ve darbecilere kol kanat ger. Hadi NATO elinden geleni koyma arkana. Yedekleri de çağırın, hadi başlatın şu “topyekûn savaşı”.

Batı’da akıl ve insaf sahibi kimse yok mu? Bu yol yol değil. Ektiğiniz nifak tohumlarından çıkacak zehirli sarmaşıklar sizi boğacak. Yaktığınız ateş sizi yakacak. Sırtınızı dayadığınız kapitalizm ve siyonizm başınıza göçecek. Döktüğünüz kanda boğulacaksınız. Zulmettiğiniz mazlumların ahı sizi tutacak.. Göreceksiniz. Selâm ve dua ile..

stargazete