Önce tarihî bir hadiseyi hatırlayalım.
Sultan Abdulaziz’in tahttan indirilip katli ve arkasından 5. Murad’ın kısa Padişahlığı ve sonra bir yaz günü üzerindeki üniformasıyla Saray’ın havuzuna atlamasıyla tahttan indirilmesi ve yerine 2. Abdulhamîd’in 1876’da taht’a çıkarılması..
Yeni Sultan, ilk kez hazırlanacak olan bir Kaanûn-i Esâsî /Anayasa ile saltanatının sınırlandırılmasını, meşrut hâle getirilmesini / şartlara bağlanmasını, yani Meşrutiyetyönetimini kabul eder, Birinci Meşrutiyet dönemi böyle başlar. ‘Kaanûn-i Esâsî’yi hazırlatanların başında da Mithat Paşa vardır.
Anayasa’da Padişah’ın yetkileri sınırlandırılırken, Mithat Paşa, Sultan’ın bir konuda müdahale yetkisinin korunmasını ve Kaanun-i Esâsî’ye dercedilmesini kabul ettirir.
Siyaset ya da kaderin cilvesidir, Sultan Abdulhamîd bir süre sonra, o yetkiye dayanarak Mithat Paşa’yı azleder ve Sultan Aziz’in katlinde dahli olduğu iddiasıyla Divân-ı Âli’de yargılanan Paşa, (Libya’nın güneyinde olan) Fizan’a sürülür.
***
Qıssa’dan hissemi?
***
Başkanlık ya da Cumhurbaşkanlığı sisteminde, Hükûmet etme / İcra/Yürütme gücünü kullanması için, milletin doğrudan seçtiği Cumhurbaşkanı’na geniş yetkiler veriliyor. 2019 Seçimlerinden sonra, bizde de Cumhurbaşkanı, milletten aldığı vekalet yetkisiyle yeni bir seçim dönemine kadar Hükûmeti tek başına kuracak ve ülkeyi geniş yetkilerle yönetecek ve Hükûmet’in düşürülmesi gibi bildik Meclis oyunları sergilenemeyecektir. Güçlü devletler, ânında karar alabilmeleri açısından bu yöntemi tercih ediyorlar.
Meclis mi?
O da kanun teklifleri hazırlıyor ve İcra /Yürütme gücünü, Hükümet eden gücü kontrol ediyor; B. Amerika’da, Rusya’da ve kısmen Fransa’da görüldüğü üzere..
***
Buraya kadar mesele yok..
Ama, 2019’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, eğer ilk merhalede aday sayısı ikiden fazla olur ve herhangi bir aday halkın oylarının % 50+1’ini alamazsa, seçim ikinci merhaleye kalacak ve en çok oy alan ilk iki aday arasında yeni bir seçim yapılacak.
Sözgelimi, Tayyîp Bey, ilk merhalede %50+1’i elde edemezse, ikinci merhale seçimlerinde iç ve dış etkileme odaklarının entrikalarıyla yolunun kesilmesi için elden gelen yapılacaktır. Ki, bunu referandum günlerinde de gördük.
Öyle bir durumda, Tayyip Erdoğan’ın seçimi kaybettiğini düşünelim.. O zaman, Tayyip Bey’in anayasada yaptırdığı değişikliklerle çok güçlü hale getirilmiş olan yeni Cumhurbaşkanı, Tayyip Bey’in 15-20 yıl boyunca bütün icraatını kısa sürede ters yüz edip, rejimin, kuruluş yıllarındaki ‘kemalist-laik fabrika ayarları’na dönmesini anayasa adına gerçekleştirebilecektir.
***
2019 seçimleri bunun için son derece önemli...
Nitekim Tayyip Bey de bu durumu görüyor ki, AK Parti’nin Afyonkarahisar’da yapılan istişare toplantısında yaptığı konuşmada dün ‘Yenilenme ve değişim ihtiyacı milletin talebidir. Değişim olmazsa millet değişimi sandıkta yapar. Hayatımızı milletin bize olan itimadına borçluyuz. O gece (15 Temmuz 2016 gecesi)milletimizin desteği olmasaydı biz bugün yoktuk’ diyordu.
***
Bu vesileyle o seçimleri bekleyen bir tuzağına dikkat çekilmelidir.
Halkımız, darbeye katılan asker, polis, yargıç-savcı, büyük parababaları veya Pensilvania Şeyhi’nin ‘İmam’ diye vazifelendirdiği tiplerin sür’atle yargılanıp en şiddetli şekilde cezalandırılmasını istiyor. Ama F.G’ye veya cemaatine hiç sempati beslemeyen nice çevreler, yapılan tutuklama operasyonlarında, ilgisiz- suçsuz pek çok kişilerin de yaygın şekilde tutuklanmasıyla ‘devlet terörü rüzgarı’ estirildiğinden ve bunun, Tayyip Bey’e karşı, Emniyet ve yargı kadrolarında yeniden iktidar vehmine kapılan eski kemalist -devletçikesimlerce kurulmuş bir ince tuzak olduğundan ciddî kuşku duyuyorlar. Tabiatiyle, beklentiler de- eleştiriler de Tayyip Bey’e yöneliyor.
***
Bu yöntemden derhal vazgeçilmeli ve darbeyle direkt ilgisi olmayan şüpheli kişiler karakollara münferiden davet edilerek bilgilerine başvurulmalı ve hemen zindanlara doldurulmalarına son verilmelidir. Yoksa yüzbinler küser, kırılır..
Bizden söylemesi..
stargazete