Milli Gazete yazarı Dr. Necmettin Çalışkan, 'Milli felaket; Milli Piyango' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Dr. Necmettin Çalışkan yaklaşan yılbaşı sebebiyle milli piyangoya rağbet eden Müslümanlara yönelik eleştiride bulunarak 'Burada şapkayı öne koyup uzun uzun düşünmek gerekir. Çünkü bu sadece bizim değil bütün dünyanın ve insanlığın önemli sorunlarından biridir. Acı olan insanların emek harcamadan köşeyi dönme, hızlı zengin olma hayali ve kapitalist duygularla bir hırs yumağı haline gelmeleridir. Ve kurtuluş “Abla” gişelerinde aranır. Ablanın o müşfik, anne yarısı ve sevecenliğini içeren manası da ters yüz edilir. Hem de “nimet” gibi kutsal bir kavramla.' dedi.
Çalışkan yazısında, 'Yılbaşında “Hristiyanlara benzemek!” ne hikmetse sadece Noel Baba ile sınırlıdır. Bütün dikkatler orada birleşir. Ama gelin görün ki iş piyangoya gelince Müslümanlık unutulur. 80 milyonluk bir ülkede nasıl olur da 90 milyon piyango bileti satılır? Diye sorulmaz' ifadelerinde bulundu.
Yazının tamamı şu şekilde:
Milli felaket; Milli Piyango
Bir yılbaşı daha geliyor… Her yılbaşında olduğu gibi bu yılda da ülkemizde kimi kesimler Noel konusundaki yüksek hassasiyetleri nedeniyle bunun bizim kültürümüze ve dinimize ait olmayan, Hristiyanlık/pagan kökenli bir inanış olduğunu söyleyerek karşı çıkarlar. Kürsülerde Hristiyanlara benzemenin hükmü konuşulur. “Noel baba Hristiyanlık âdetidir” denilerek kırmızı başlıklı pamuk giysili Noel baba kılıklı kişilere müdahaleler olur. Sembolik Noel baba figürleri yakılır.
Bir dini ayin ile kapitalist tüketime bağlı fütursuzca yapılan yılbaşı kutlaması geleneğinin ayrı değerlendirilmesi taraftarıyız.
Yılbaşında “Hristiyanlara benzemek!” ne hikmetse sadece Noel Baba ile sınırlıdır. Bütün dikkatler orada birleşir. Ama gelin görün ki iş piyangoya gelince Müslümanlık unutulur. 80 milyonluk bir ülkede nasıl olur da 90 milyon piyango bileti satılır? Diye sorulmaz
Burada şapkayı öne koyup uzun uzun düşünmek gerekir. Çünkü bu sadece bizim değil bütün dünyanın ve insanlığın önemli sorunlarından biridir.
Acı olan insanların emek harcamadan köşeyi dönme, hızlı zengin olma hayali ve kapitalist duygularla bir hırs yumağı haline gelmeleridir. Ve kurtuluş “Abla” gişelerinde aranır. Ablanın o müşfik, anne yarısı ve sevecenliğini içeren manası da ters yüz edilir. Hem de “nimet” gibi kutsal bir kavramla.
***
Haram olmasından öte piyango, kapitalizmin bu insanlığa dayattığı oyunlardan birisidir. Bu sistemde “mutluluk” tüketmeden alınan hazza bağlanmıştır. Tüketmek için de zengin olunmalıdır. Bu durum basit bir ücretle devasa bir servetin üstüne oturmayı düşünmenin dayanılmaz heyecanı ile birleştirilir. Neticede insanımızda yaşanan ahlaki çöküntünün temelinde yatan nedenler bu vb. olaylardır.
Umudunu piyango biletlerine bağlayan halktan ancak hastalıklı bireyler türer. Nitekim intihar edenlerin, cinnet geçirenlerin bu kadar artması da boşuna değildir. Umut güzeldir ama boşa çıkan umutlar zehirli bir virüs gibi ruhu ve kalbi kemirerek bireyi intihara sürükleyebilir.
Zaten piyango da bir umut tacirliğidir. Göçmen kaçakçılarının sattığı umuttan yaşanan fecaatler ortadadır. Tek farkları birinin denizde, diğerinin karada olmasıdır.
İslam dini yalnızca dünyevi değil uhrevi idealler peşinde koşan bir insan modeli öngörür. Kapitalist eğilimleri kesin bir şekilde yasaklar. Zira dünyada egemen olan ideolojilerin uhrevi bir kaygıları yoktur.
***
Geçmiş yıllara baktığımızda piyango bileti alıp da mutlu insan örneği görülmemiştir. Kısa sürede zengin olup ardından türlü dertlere düşen insanların ibret-i âlem haber yapıldığı, ailesinin dağıldığı, hayatının felaket ve rezilliklerle bittiği, tek başına vefat veya intihar ettiği, fuhuş, alkol ya da uyuşturucu batağına girdiği bilindiği halde, hala sahte bir umudun peşine düşmek de Müslüman halkımıza hiç yakışmamaktadır.
“Müslüman mahallesinde salyangoz satmak” deyimi de tam da piyango ve benzer şans/talih oyunlarının oynatılmasının ülkemiz için ne kadar büyük bir çelişki oluşturduğunun örneğidir.
Milli veya yabancı bütün şans ve talih oyunları refahın ve paranın tek elde toplanmasını sağlayan araçlardır.
Bütün bunlara rağmen insanların haram olması bir yana, sosyal olarak ta bu kadar fecaati gördüğü halde hâlâ umut peşinde koşmasını anlamak mümkün değil. Ülkede herkes bir hayali kurtarıcının peşine düşmüştür.
Sorumlular halkı bu sendromdan kurtarmak için neşter vurmalı, kalıcı tedbirler almalıdır. Bu da piyangonun kökten yasaklanmasıyla mümkün olacaktır.