Bu ülkede Milli Güvenlik Kurulunun toplantıları, kurulun öncelikleri, gündemine aldığı konular ve bunlar hakkındaki görüşleri, toplantı sonunda yayınlanan bildirileri her zaman önemli olmuş, dikkatleri üzerine çekmiş, ister istemez hükümetleri ve diğer ilgilileri yönlendiregelmiştir.
Şöyle bir hatırlamaya çalışın, söz konusu MGK toplantılarının bir kısmının tarihe geçtiğiini, siyasi hayatın dönüm noktalarını oluşturduğunu göreceksiniz.
Acaba diyorum, bir gün bu ülkede şöyle bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olur mu? Başta Genel Kurmay Başkanı olmak üzere kuvvet komutanlarının her birinin elinde kalın dosyalarla kurul salonuna giriyorlar, yüzlerinde ciddi ifadeler ve sonra her biri ayrı ayrı söz alıyorlar;
"Ülkemizi yarın kendilerine emanet edeceğimiz gençliğimizin durumu maalesef hiç de iyi değil. Yaptığımız tesbitlere göre sigara içme yaşı maalesef 11 ve daha da altına kadar düşmüştür. Son beş yıl içerisinde on bir ve on dokuz yaş arasında beş milyon çocuğumuz sigaraya başlamıştır. İçerisinde 55 çeşit kanseri ve daha nice kötülükleri barındıran bu sigara felaketi ülkemizin güvenliği açısından derhal müdahele edilmesi gereken bir konudur...." diyerek masadaki dosyalardan önemli bölümler aktardığını düşünün.
Bir başka kuvvet komutanının da aynı şekilde önündeki dosyalara dayanarak ülke gençliğinin içine düştüğü uyuşturucu haritasını gözler önüne serdiğini, hangi okulda, hangi öğrencilerin ne kadar uyuşturucu kullandığını, bu uyuşturucuların hangi yollarla okullara girdiğini en ince teferruatına kadar ortaya koyduğunu, ülkenin geleceği açısından bu felaketin ne anlama geldiğini en ince detaylarıyla ortaya koyduğunu düşünün...
Yine kurul üyesi bir başka komutanın gençliğin içine yuvarlandığı ahlaksızlığı ve fuhuş dünyasını dosyalarla ortaya serdiğini düşünün. Okullara ve gençliğe musallat olan söz konusu sapık akımların bu milletin yarınları için ne büyük bir felaket olduğunu bir bir ortaya koyduğunu düşünün...
Bir başka generalin de, başta satanizm olmak üzere okulları pençesine almış olan sapıklıkları masaya yatırdığını, bütün bunların en ince detaya varıncaya kadar tesbit edilmiş olduğunu düşünün...
Bu gündemle toplanan Milli Güvenlik Kurulunun saatlerce sürdüğünü, sonunda da alınması gereken tedbirleri ve yapılması gerekenleri çok ciddi bir bildiri ile medyadan duyurduğunu düşünün...
Şimdi bana gülüyorsunuz galiba..
Öyle ya, olacak şey mi bunlar?
Bizim sıraladığımız bu felaketler söz konusu kurul yetkilileri tarafından şu ana kadar ülkenin milli güvenliği için bir tehdit olarak görülmediği gibi, tam aksine, Türkiye Cumhuriyeti gençliğinin ulaşması gereken bir hedef olarak görülmüş, bunun için gayret gösterilmiş sanki.
Bunları niçin yazıyorum biliyor musunuz? Bu ülkeyi emanet ettiğimiz generallerin, komutanların yeni yeni ortaya çıkan fişlemelerine bakıyorum da. Allah diyen, İslam diyen, müslümanca bir hayat yaşamak isteyen ne kadar genç varsa, ne kadar öğrenci ve öğretmen varsa, ne kadar yayın varsa, ne kadar internet sitesi varsa, en ince noktasına kadar fişlemişler, tesbit etmişler.
Ülke güvenliği için tehlike olarak görmüşler, saltanatları için tehlike olarak görmüşler. Öyle ya, hatırlayacaksınız, daha önce de söylemiştim; bunların saltanatları bizim saydığımız bu felaketler üzerine kurulmuştur.
Fakat Allah'ın izniyle, bir gün bu gündemle toplanan milli güvenlik kurulları da gelecektir elbette.
doğruhabergazetesi