Gazze soykırımının yıldönümünde tekrar Gazze yoluna düşen İHH Genel Başkan Yardımcısı Osman Atalay, Vakit'e konuştu. Bombardıman devam ederken Gazze'ye girdiklerini söyleyen Atalay; "Şimdi bir yıl sonra yine aynı yoldayız ve yine Mısır'ın engellemesi ile karşı karşıyayız. Geçen yıl bizi 20 gün beklettiler, bakalım bu defa ne kadar direnecekler?" dedi.
İSRAİL, GAZZE İLE BİRLİKTE MISIR'I DA BOMBALAMIŞTI
Mısırlı yetkililerle şimdi olduğu gibi geçen yıl da mücadele ettiklerini dile getiren Atalay; "Her sabah 40 km giderek, sınırı geçmeye çalışıyorduk. Mısırlı yetkililerle sabahın erken saatlerinden akşamın geç saatlerine kadar mücadele ediyorduk. Bir taraftan da İsrail'in Rafah kapısındaki tünelleri ve sınırı bombalamasına şahit oluyorduk. Bazı bombalar Mısır tarafına da düşüyordu ve Mısır buna ses çıkartmıyordu. Bütün dünyanın gözü Rafah kapısındaydı. İsrail savaş uçakları Mısır hava sahasını ihlal ediyor ve Gazze'yi bombalıyordu. Mısır buna en ufak bir itirazda bulunmuyordu. O zaman bazı Mısırlı yetkililer de saldırılarda hayatını kaybetmişti. O süreçte İslam dünyası ve bazı duyarlı Avrupalılar bu duruma itiraz ediyordu. Günlerce sınır kapısında bekliyordu insanlar. Fakat yaralılar dahi dışarı bırakılmıyor, bekletiliyordu" diye konuştu.
MISIR, YARALILARIN GEÇİŞİNE DAHİ İZİN VERMİYORDU
Burada çok önemli bir detayın olduğunu dile getiren Atalay; "Mısır hükümeti bir karar aldı. Tünelleri engellemek için 17 metre derinliğinde çelik bir duvar inşa edecekler. Biz Filistin dostları olarak, Mescid-i Aksa'yı sevenler olarak bütün dünyaya bir defa daha şunu duyurmak istiyoruz: Gazze halkının can damarı olan bu Rafah kapısı açılmadığı müddetçe Filistin'de çocukların sağlıklı büyüyemeyeceğini, yıkılan evlerin ve dağılan arazilerin tekrar eski haline dönüşemeyeceğini görmek zorundayız" dedi. Bir yıl önce tek dertlerinin Türkiye'den İHH aracılığı ile gelen yardımları Gazze'ye sokmak olduğunu söyleyen Atalay; "Her yardım içeri girdiğinde seviniyor, mutlu oluyorduk.
Bizi orada en çok üzen olay, yaralıların Mısır tarafından ambulanslarda bekletilmesiydi. Yaralıları dışarı almıyorlardı. Bu nedenle iki yaralı kan kaybından hayatını kaybetti ve biz buna şahit olduk. Biz Türkiye'ye yaralı getirmek için ambulanstan çıkan yaralıları uçakla Türkiye'ye götürmeyi planlamıştık, fakat Mısırlı yetkililer buna izin vermediler. Mısır, bizi oyaladı. Mısırlı yetkililer bizden başka Suudi Arabistan gibi ülkelere de engel oluyordu. Biz adeta Mısır'a yalvarıyorduk. Gerçi sonunda bir uçak dolusu hastayı Türkiye'ye getirmeyi başardık" ifadelerini kullandı.
BİR YIL SONRA TÜRKİYE YİNE BURADA
Mısır polislerinin, ilaç malzemelerinin arasında yanlışlıkla giren bir koli helvayı dahi geri çevirdiğini söyleyen Atalay, şöyle devam etti: "O helvayı buldular ve attılar dışarı. Biz orada görevlilerle tartıştık. 'Siz işgal altında olsanız ve Filistinliler size buna yapsa ne yaparsınız?' dedik. Görevli, gözlerini yukarıya dikti ve 'Haklısınız, ne yapalım, emir yukarıdan' dedi. Fakat her şeye rağmen Mısır halkı, yönetime tepkili. Öfkeli, hiddetli. Bizi her gördüklerinde bu öfkeyi dışa yansıtıyorlardı. Şimdi bugüne döndüğümüzde yine aynı tablo ile karşı karşıyayız. Bir yıl sonra ise yine Türkiye burada. Yine İHH burada. Sivil toplum kuruluşları ve basını ile Türkiye burada. 180 Türkiye vatandaşı soykırımın yıldönümünde burada. Akabe'deyiz. Karşımızda Mısır'ı ve işgalcileri görüyoruz. Işıklarını gözümüze sokuyorlar.
Bir yıl sonra bu anlamda değişen hiçbir şey yok. Yine karşımızda büyük bir engel var. Burada 500 insan bir bahçede kumların üstüne serilen uyku tulumları ile barınmaya çalışıyor. Gündüzleri sıcak, geceleri soğuk oluyor.
Burada Mısırlı yetkililerin gemiye alması için mücadele veriyoruz. 200 aracımızla beraber sınırı geçmek istiyoruz. Mısır'ın bu ilaç yüklü 200 araç ve 500 insana tahammülü yok."
AHLAKSIZ AMBARGOYU DÜNYA KAMUOYUNA TAŞIDIK
Siyonist işgalcilerin her türlü engellemesini normal gördüklerini belirten Atalay; "Fakat Mısır'ı anlamıyoruz. İsrail ve Mısır bu konvoyu birlikte engelliyor. Ortak bir karar bu. Mısırlı yetkililer bize bunu söylüyorlar. 'Bizim anlaşmalarımız var' diyorlar. Ama biz asla pes etmeyeceğiz. Çünkü biz Türkiye'den Ürdün'e varana kadar her yerde sevgi gösterileri ile karşılandık. Bizim yolumuzu keserek ikramlarda bulundular.
Bizi halk bağrına bastı. Şimdi Akabe'de her gün bulunduğumuz yere yüzlerce insan geliyor. Her saat bize ev yapımı yemekler getiriyorlar. Biz burada sesimizi yeterince duyurduğumuzu düşünüyoruz. Kamuoyu ve basın bizi yalnız bırakmadı. Bir anlamda amacımıza ulaştık. Yıldönümünde Gazze ambargosunu dünyaya hatırlatmak istiyorduk.
4 yıldır bu insanlar ahlaksız bir ambargo ile karşı karşıya. Biz bunu bir defa daha bütün dünyaya duyurmuş olduk" diye konuştu.
GAZZE'DE BİR YILDA HİÇBİR ŞEY DEĞİŞMEDİ
Şimdi aradan bir yılın geçtiğini ve Gazze'nin bombalanmasının yıldönümü olduğunu söyleyen Atalay, şunları kaydetti: "Ve biz yine Filistin dostları olarak Gazze yolundayız. Farklı din, dil, mezhep, renk ve meşrepten insanlarla beraber Gazze'ye girmek için buradayız. Türkiye'den 11 gün önce yola çıktık. Şimdi Akabe'deyiz. İçimizde 17 farklı ülkeden insan var. Her yaştan insan var. Hepimizin ortak bir hedefi ve gayesi var: Siyonist işgalcilerin Gazze'ye uyguladıkları ve 4. yılına giren ambargoyu kırmak. Bu ahlaksız ambargoyu kırmak için buradayız. Bu konvoyun en büyük amacı; bir yıldır Gazze'de hiçbir şeyin değişmediğini dünyaya duyurmaktır. Çünkü Gazze'ye hâlâ ilaç, gıda, giysi ve bütün diğer insani ihtiyaçlar sadece tünellerden giriyor. Tonlarca bomba atılarak yerle bir olan mahalleler, evler, okullar ve camiler yeniden inşa edilemedi. Bu konvoyun en önemli amacı, dünyanın ve İslam dünyasının dikkatini Gazze'ye çekmektir."
vakit