Bazı İslamcılar, Mısır İhvan-ı Müslimin Hareketi'nin İmam Hasan el Benna ve Seyyid Kutub gibi önderlerin çizginden saptığını ileri sürerken, Siyonistler ise, İhvan-ı Müslimin'in Siyonist rejim için zok büyük bir tehdit olduğunu belirtiyor.
İsraelnationalnews sitesi'nde Giulio Meotti imzasıyla yayınlanan "Müslüman Kardeşler Bizden Nefret Ediyor" başlıklı analizde şu görüşler dile getiriliyor:
"Reuters muhabiri Jonathan Wright "Suudilerin çarşafını veya Taliban'ın sakallarını unutun: Müslüman Kardeşler'in yeni yüzü modern, zarif ve deşifre edilmesi çok güç. Birçok ihvan mensubu temiz traşlı, takım elbiseli, kravatlı, Mısır'ın diğer insanlarından ayırt edilemez durumda" diye yazıyor. İhvan-ı Müslimin'in yeni genel mürşidi Muhammed Bedii şık ve pahalı elbise giyiyor, sakince konuşuyor. Mısır'ın en saygın veteriner hekimlerinden biri.
Müslüman Kardeşler şimdilerde "hürriyet" "özgürlük" "demokrasi"den çokça söz ediyor. Fakat Ağustos ayında Sayın Bedii şunu ilan etmişti: "Eğer Müslüman Kardeşler alanda kalsaydı, Siyonist varlık ayakta duramaz bayrağını dalgalandıramazdı."
Müslüman Kardeşler Yahudilere ve Batı'ya savaş ilan etti. Ancak Batı medyası, Müslüman Kardeşler'in yeni liderliğinin gerçek niyetlerini gizliyor.
Muhammed Beddi geçen yıl genel mürşidliğe seçilmesinin hemen ardından yaptığı konuşmada "Seyyid Kutub'un yolunu sürdüreceğiz" demişti.
Çok az uzman bu beyanatın derinlerinde yatan anlamı anlayabildi. Mısır zindanlarındaki Seyyid Kutub hakkında hikayeler Müslüman Kardeşler'in bir tür mitolojisini oluşturuyor. Kutub uzun süren işkenceli sorgulamalar boyunca saatlerce hırlayan köpeklerle birlikte bir hücrede tutulmuştu. Bedii de Seyyid Kutub ile aynı hücredeydi.
Kutub "Yoldaki İşaretler" adlı manifestosunu yazıp hapishane dışına çıkarmaya başardı. Bu kitap "İslamcılar'ın Mein Kampfı" olarak tanımlandı. Bu kitap el altından yıllarca gizlice dolaştırıldı, daha sonra ise yasaklandı.
Kutub Batı'yı bir "çöplük" olarak görürdü. Batı'yı İslam'ın düşmanı olarak gören Kutub, Batı'nın İslam toplumunun bünyesini yıkmak istediğini söylerdi.
Kutub ayrıca, "Yahudilerle Savaşımız" adıyla bir kitap yazdı. Kutub bu kitabında, Yahudileri yererek, yahudileri "peygamberlerin katilleri" iki yüzlü ve hainler olarak tanımladı.
Kutub 29 Ağustos 1966 tarihinde sabah namazının ardından asılarak idam edildi. Onun idam edilmesi İslamcıların köklerini canlandırdı.
Kutub bütün yazdığı kitaplarında Mısır sömürge rejiminin yozlaşmasına, diktatörlüğe, modernliğe, sekülerizme, rasyonalizme, demokrasiye, ferdiyetçiliğe, cinsel karışıklığa, materyalizm ve siyonizme karşı bir mücadele vardı, onun amacı tüm bunların savrulup atılmasıydı.
Kutub'tan Bedii'ye, Amerika ve İsrail yeryüzündeki en büyük musibetlerdir. Beidi Ağustos ayında "Kafirlere karşı cihad Allah'ın emridir" demişti. Bedii "cihadi bir neslin ayağa kalkması çağrısında bulunup "düşmanların hayata yapıştığı gibi, onların da ölümün peşinden koşmasını" istedi.
Müslüman Kardeşler'in hikayesi 1928 yılında bir sabah vakti, Süveyş kanalının yakınlarındaki İsmailiye köyünde başladı. Bir grup Müslüman Hasan al Benna adlı ateşli bir vaizin etrafında toplandı. Onun amacı İslam'ı aslına döndürmekti: "İslam bir inanç ve ibadet, bir vatan ve yurttaşlık, din ve devlet, maneviyat ve aksiyon, kitap ve kılıçtır"
Bundan itibaren Müslüman Kardeşler en eski ve en güçlü bir nüfuza sahip İslamcıların örgütüne dönüştü. Kendilerine eğitime adadılar. Müslüman Kardeşler okullar, klinikler, camiler açtılar. Selefi tarzı bir hayatı öğütlediler. Erkekler sakal bırakmaya, kadınlar örtünmeye, peçe takmaya başladı.
Müslüman Kardeşler şimdi Mısır seçkinlerinin en önemli bir parçası durumda. İhvan mensupları doktor, mühendis, profosör, büyükelçi, hakim parlamanter.
Velfecr/Özel HABER - Ali AMMAR