Mısır'da değişim senaryosu

Baradey'in dönüşü, oğlu Cemal Mübarek'i Başkanlığa hazırlayan Hüsnü Mübarek için önemli bir sorun teşkil ediyor.

Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansının üçüncü dönem başkanlık süresi 30 Kasım 2009 tarihinde biten Dr. el-Baradey,  birkaç gün önce Avusturya'dan Mısır'a geldi. Havalanında binlerce Mısırlı tarafından şarkılar söylenerek, sloganlar atılarak, Mısır bayrakları sallanarak karşılandı. Fakat karşılamada dikkati çeken bir başka husus, aynı sayıda, belki de daha fazla güvenlik görevlisinin durumu kontrol altında tutmak amacıyla orada hazır bulunuşuydu.

Baradey'in dönüşü, 82 yaşındaki Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek için önemli bir sorun teşkil ediyor. Çünkü Hüsnü Mübarek, oğlu Cemal Mübarek'i 2011 yılında yapılması beklenen devlet başkanlığı seçimlerine hazırlarken Baradey, geçtiğimiz Aralık ayında Mübarek'in planlarını zora sokacak bir açıklama yapmış; adil bir başkanlık seçimi gerçekleştirileceğine dair bir garanti verilmesi ve başkan adaylarında aranan şartlarla ilgili Mısır anayasasındaki bazı maddelerin değiştirilmesi şartıyla önümüzdeki başkanlık seçimlerinde aday olabileceğini duyurmuştu.

Baradey'in bu açıklamasından sonra Mısır, onun devlet başkanlığına adaylığını destekleyenler ve adaylığına karşı çıkanlar olarak ikiye bölündü. Baradey yanlıları, ona destek toplayabilmek amacıyla bir yandan facebook'ta kampanya başlatırlarken, diğer yandan oy toplamak için özel televizyon kanallarında propaganda yapmaya, çeşitli dergi ve gazetelerde yazılar yazmaya başladılar. Muhalifler, özellikle iktidar partisi mensupları ise, bu kampanyalara eleştiriler yaparak karşılık verdiler ve karşı çıkışlarında özellikle uzun yıllar Mısır dışında yaşadığı için Baradey'in Mısır'ı iyi bilmediği, tanımadığı argümanını kullandılar.

Aslında bu süreçte Mısır'daki koşullar, ne tümüyle Baradey'in lehine, ne de tümüyle aleyhine. Yaklaşık otuz yıldır devlet başkanlığı görevini yürüten Hüsnü Mübarek'in yönetiminin değişmesini halkın büyük bir bölümünün istiyor oluşu, Baradey'in en büyük avantajı gibi görünüyor. Ne var ki, dezavantajları da oldukça fazla. Her şeyden önce yıldırıcı kısıtlamalarla mücadele etmesi ve bunların birçoğunu aşması gerekecek. Başkanlık seçimlerine aday olma hakkı elde edebilmesi için Mübarek rejiminin ortaya koyduğu yasal engellemeleri savuşturması ve kendisine adaylık hakkı verilmesini talep eden kampanyaların yurt sathına yayılması ve güçlendirilmesi adeta bir zorunluluk gibi.

Baradey'in cumhurbaşkanlığı kampanyalarına devam kararı alması durumunda, seyri engellemek için Mısır polisinin elinde yeterli gereçler bulunmaktadır. Ancak muhalefeti engellemek için başvurduğu güvenlik güçlerini kullanma yolu yeterli gelmeyecek, bu kez aynı zamanda avukatlardan da yardım isteyecektir. Çünkü anayasanın 76. maddesi, Cumhurbaşkanlığına aday olmak isteyen kişinin, aday olmadan önce en az bir yıl boyunca yasal bir parti içerisinde üst düzeyde görev yapmasını şart koşuyor. Öte yandan parti kurmak isteyen vatandaşlar, iktidar partisinin onayını almak zorundalar. Durum böyle olunca Mübarek rejimi, tam anlamıyla adayları kontrolü altına almış gibi. Baradey'in işi de, mevcut şartlar çerçevesinde bir hayli zor. 

Diğer yandan, muhalefetin zafiyeti göz önünde bulundurulacak olursa, onların herhangi bir anayasal ya da hukuki zafer elde etmeleri de mümkün görünmüyor. 2004 yılı ve 2005 yılı başlarında kısa süreli demokratik uygulamaların akabinde, Mısır siyaset arenasına dizginleri tekrar ele almak üzere Mübarek'in otoritesi ve egemenliği geri döndü. 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 454 sandalyenin 311'ini, oyların % 88.6'sını Ulusal Demokrat Partinin almasıyla bu otorite sandığa da yansımış oldu.

Baradey'in ileri sürdüğü koşullar sayesinde, Mısır genel kamuoyunun yaşamındaki zorluklar gün yüzüne çıkmış oluyor. Baradey, Mısır anayasa değişikliğine gitmediği müddetçe aday olmayacağını açıklamış olsa da onun bu isteği, 2011 seçimlerinden önce Mübarek rejiminin kesinlikle kabul etmeyeceği bir husustur. Çünkü bir rakibin düşmanından, kendisiyle daha rahat rekabet edebilmesi ve üstün gelebilmesi için oyunun kurallarını değiştirmesini istemesinin pek mantıklı bir talep olmadığı ortada. Dolayısıyla Baradey'in tek seçeneği kalıyor o da, birden fazla adayın yolunu açabilecek anayasa değişikliğini isteyen güçlü bir halk cephesi oluşturabilmektir.

Burada şöyle bir soru da sorulmaktadır: Acaba Mübarek rejimi hazırlık sürecinde Baradey için siyaset alanı temin etmek üzere Mısır içerisinde değişik bir unsur mu geliştiriyor? Ortaya atılan senaryolardan biri, Baradey ile işbirliği yapılarak Ulusal Partinin başarısına imkân sağlanacağı şeklindedir. Baradey'e gelecek hükümette başbakanlık ya da meclis başkanlığı verilerek onun anayasa değişikliği isteminden ve devlet başkanlığı seçimlerinde aday olmaktan vazgeçirileceği de dillendirilmektedir. Bu senaryolar pek gerçek dışı gibi görünmüyor, tersine olabilir ve gerçekçi görünüyor. Çünkü Baradey'in savunduğu, iddia ettiği şeyler ansızın gerçekleşebilecek şeyler değildir. Bir gecede muhalefetin iç problemlerden ve ihtilaflardan kurtulabileceğini düşünmek zaten doğru değildir. 

Böylece Baradey, dillendirdiği anayasal değişiklik istemleri için, hâkim rejimin gölgesi altında da olsa, devrim niteliğinde olmayan, ancak yavaş yavaş, tedricen oluşan uygun atmosfer bulabilir.

* Yar. Doç. Dr. Tarık Abdülcelil
Aynüşems Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü.
Kahire - MISIR

Afrika Haberleri

Arap Baharı değil; Siyonizm Baharı(!)
Mısırlı Askeri Uzman: İran Demir Kubbeyi Şaşırttı
Darbeci Sisi, iade-i ziyarete geliyor
Mısır'dan İsrail-ABD önerisine ret
Dünya Ekonomik Forumu: Afrika'nın yarı iletkenlerde parlama zamanı geldi