Siirt Üniversitesi Kezer yerleşkesindeki konferans salonunda düzenlenen ‘Karşı devrimler kuşağında Arap Baharı ve Türkiye’ konferansında, Mısır, Libya, Ürdün ve Yemen'deki Arap baharı ve Türkiye'deki yükselişin önemi ele alındı.
Konferansa Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Erman, İlahiyat fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemalettin Erdemci ve Genel Sekreter Doç. Dr Adnan Memduhoğlu ve çok sayıda öğrenci katıldı.
Konferansta Mısırlı Eski Bakan Yehia Hamed Abdulsamea, Eski Belediye Başkanı Mohamed İbrahim Soliman ve Siirt milletvekili adayı Yasin Aktay konuştu.
Yasin Aktay programda yaptığı konuşmada Ortadoğu'da bundan yaklaşık 4-5 sene kadar önce bir devrim süreci başladığını belirterek, "Bazıları ‘Arap devrimi’ ve bazıları ‘Arap Baharı’ dedi buna. Ortadoğu'da uzun süre hüküm sürmüş olan diktatörlüklerin arka arkaya yıkıldığına hep beraber şahit olduk. İlk etapta herkesi büyük bir merak ve büyük bir hayret duygusu kapladı neler olup bitiyor diye. Arap baharı, Domino taşı gibi 17 Aralık 2010 tarihinde bir seyyar satıcının kendisini yakmasının neticesinde başlayan Tunus'ta bir hareketliliktir. Orada bir anda patlama yaşandı ve kısa bir süre içerisinde Zeynel Abidin Bin Ali’yi ülkesini terk etmek zorunda bıraktı. Akabinde bu hareketlilik yanı başındaki Mısır’a sıçradı. Mısır'da da insanlar sokağa döküldü. 1981 yılından beri 30 yıldır tek başına Mısır'ı idare etmekte olan Hüsnü Mübarek, kısa bir süre içerisinde o da tahrir meydanında toplanan kalabalıkların baskıları ve ısrarı neticesinde, yönetimi terk etmek zorunda kaldı. Daha sonra Libya'da bir hareketlilik başladı. Orda sonuçlanmadan hemen Yemen'de başladı. Net bir biçimde 4 ülkede açık bir şekilde yönetim değişikliği meydana geldi. Herkes buna ’Bahar’ dedi ama, bahar kelimesi de Avrupa'da 1968’li yıllardaki devrimler kuşağından ismini alan bir isimdir." dedi.
“Mısır'da bir devrim bekleniyordu ve halen bekleniyor”
Birçok insanın, bu devrimlerin Amerika, İsrail veya bir takım gizli güçler tarafından düğmeye basılarak gerçekleştirildiğini ifade ettiklerini belirten Aktay konuşmasını şöyle sürdürdü: " ‘Burada hiçbir şey kendi kendine olmaz, Arap halkları kendi başlarına bir şey yapamazlar. Eğer bir şey oluyorsa, buralarda birileri dışarıdan müdahale ediyorlardır. Yine birileri komplo yapıyordur ve burada devrimler yapılıyordur.’ yaklaşımı, çok hastalıklı bir yaklaşımdır. Nedeni de şu: Bu yaklaşımın altında örtük bir biçimde ‘halklarımız hiçbir işe yaramaz’ demek vardır. ‘Kendi halklarımız, hiçbir zaman kendi iradeleriyle değişime imza atamazlar demektir. Eğer bir şey olup bitiyorsa hep dışarıdan yönlendiriyorlar’ demektir. Halbuki en baştan itibaren benim gözlemlediğim kadarıyla, işin sosyolojisine ve psikolojisine baktığımız zaman, Mısır’daki tarihine baktığımız zaman, çok net bir biçimde gördüğümüz bir şey vardı. Mısır'da bir devrim bekleniyordu ve halen bekleniyor. Halen tamamına ermemiş ve tamamlanmamış bir devrim sürecinin içinde yaşıyoruz. Çünkü buradaki halklar, bal gibi kendi iradeleriyle ayakta durabilirler. Neyi isteyeceklerine kendileri karar verebilirler ve nitekim ayağa kalktılar." şeklinde konuştu.
Demokrasi havarisi olanlara çok fazla aldanmamak lazım
"Muhammed Mursi bir tane adamı farklı fikirlerinden dolayı hapsetmemişti" diye ifade eden Aktay,"Sisi geldi ve askeri darbeyle geldi. Meydanlarda sivil 3 bin insanı bir gün içerisinde katletti hiç kimse kalkıp ta ne insan hakkı dedi, nede demokrasi dedi . Bu nedenle demokrasinin umurlarında olmadığı, net bir biçimde anlaşılıyor. Zaman zaman demokrasi havarisi olanlara çok fazla aldanmamak lazım. Biz kendi halklarımız için demokrasi istiyoruz. Halkımızın iradesine saygı göstermek istiyoruz. Halkımız ne istiyorsa, onu istiyoruz. Kendi halkımız kimi istiyorsa, baş göz üstünedir Halklar kendi özgür iradeleriyle sandığa gidip gerçekten ne istediklerini beyan ettikleri sürece, bütün o halk iradesi, bizim başımızın üstünedir diyen bir anlayış takip etmeye çalışıyoruz. Ama Ortadoğu'da bu duruma izin vermiyorlar."ifadelerini kullandı.
Mısır’da 250 yıldan beri askerin halk üzerinde baskısı var
Mısır eski Yatırımlar Bakanı Abdulsamea ise programda yaptığı konuşmada, Mısır'daki halkın mücadelesinin, yakın bir zamandan beri devam eden bir mücadele olmadığını ve uzun süreden devam eden bir mücadele olduğunu belirterek, “Asker yaklaşık 60 seneden beri Mısır halkı üzerinde hükmetti. Aslında bu 60 sene değil, Mısır’da 250 seneden beri askerin halkın üzerinde bir baskısı var. Mısır’da 90 milyon kadar nüfus var ve bu nüfus son yılarda bir buçuk kat arttı. Mısır'ın yüzde 35'i fakirlik seviyesinde ve yine Mısır halkının yüzde 28'i okuma ve yazma bilmiyor. Mısır'da yine işsizlik üst seviyede. Bunların hepsi askerin baskısı altında Mısır’ın gelişememesinden dolayı gelen şeyler. Sadece Hüsnü Mübarek'in döneminde 100 bin insan hapsedildi."dedi.
Muhammed Mursiyi deviren darbe 4. girişimdir
Hüsnü Mübarek’in 11 Şubat'ta devrildiği tarihten, son askeri darbeye kadar 4 tane askeri darbe girişimi olduğunu aktaran Abdulsamea, “Şimdiye kadar kimsenin bilmediği bir bilgi, 4 tane askeri darbe girişimi oldu. Bu askeri darbelerin dördüncüsü 3 Temmuzda gerçekleşen darbedir. Muhammed Mursi’yi deviren darbe 4. girişimdir. Fesat ve hukuksuz devletin tek amacı, her şeyden önce insanların kalbindeki bu devrim ruhunu parçalamak ve bozguna uğratmaktı. Eğer insanların kalplerindeki devrim ruhu bozulup dağılırsa, o zaman onlar da ‘Bu Arap Baharına bir darbe vurduk’ diyebilirler. Ama devrim ne zaman sağlamlaşır, insanların kalplerindeki tevhid için Allah yolunda kurban verme olgusu devam ettiği müddetçe, yine bu devrim ruhu yaşayacak ve insanlar o zaman özgürleşecekler." ifadelerine yer verdi.
İLKHA