Bugün, Ramazan ayının son Cuma günü, Rusya Müftüler Konseyi ve Rusya Müslümanları Dini İdaresi geleneksel olarak Dünya Kudüs Günü’nü düzenliyor. Bu sene etkinlik Moskova Merkez Camisi’nde gerçekleşti, ancak alışılan formatta değil, online olarak yapıldı.
Kudüs Gününde Müslümanlar, tektanrılığın beşiği olan Kudüs şehrinin Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar için eşit önemini vurgulamaktadır.
Etkinlikte konuşan Rusya Müftüler Konseyi Başkanı Şeyh Ravil Gainutdin, Kudüs’ün kaderinin, inançlarına bakılmaksızın, barış ve dostluk içinde yaşamak isteyen, hoşgörü ve iyi komşuluk bağlarını yaymaya çalışan içten inananların elinde olacağına dair güvenini ifade etti.
Gainutdin, “Kudüs bir barış şehri, ve tüm dünyaya ait olmalı” değerlendirmesinde bulundu.
Etkinliğe ayrıca T.C. Moskova Büyükelçisi Mehmet Samsar da katıldı. Büyükelçi konuşmasında şunları söyledi:
Değerli izleyiciler, öncelikle her yıl bu anlamlı etkinliği düzenleyen Rusya Müftüler Konseyi’ne teşekkürlerimi sunuyorum. Salgın dolayısıyla bu yıl aynı çatı altında olamasak da aynı sosyal platform üzerinden Filistin halkına ortak dayanışma mesajlarımızı iletme imkanına sahip olmaktan da memnuniyet duyuyorum. Kudüs üç semavi din için kutsal ve tarihi statüye sahip bir şehirdir. Üç tek tanrılı dinlerin mensupları Kudüs’te aynı anda ibadetleri yerine getirmektedirler. Bu anlamda Kudüs, barış içinde bir arada yaşama kültürünün somutlaştığı bir atmosfere sahiptir. Kudüs ve Harem-i Şerif’in kutsiyeti ve tarihi statüsünün muhafazası hayati öneme haizdir. Kudüs’ün statüsüne ilişkin tek taraflı ve keyfi kararlara karşı olduğumuzu her platformda ifade ediyoruz, ifade etmeye devam edeceğiz. Ülkemizin Filistin meselesine yaklaşımı tüm tarafların malumudur. Yerleşik Birleşmiş Milletler parametrelerini ve Arap Barış Girişimi’ni esas alan 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu
Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin devletinin bir an önce kurulmasını istiyoruz.
Bunu bir tercih olarak değil, bir mecburiyet olarak görüyoruz. Öte yandan ikili düzeyde Filistin’deki kalkınma projelerine ve Filistin halkına yardımlarımızı sürdürüyoruz. Türk kurum ve kuruluşları bugüne kadar Filistin’de sağlık, eğitim, teknik yardım ve kültürel mirasın korunması alanlarında 550’nin üzerinde projeyi hayata geçirmiştir. Filistin halkının koronavirüs salgınıyla mücadelesine destek olmaya devam ediyoruz. Bu kapsamda yakın zamanda önce Filistin’e 15 ton tıbbi malzeme sevkiyatı gerçekleştirdik. Filistin’deki en büyük tıp merkezi olan Gazze Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi’ni, koronavirüsle mücadele amacıyla kullanılması için Filistin makamlarına devrettik. Filistin halkına uluslararası desteğin her geçen gün artmakta olduğunu memnuniyetle gözlemliyoruz. Esasen Filistin’in bağımsızlığını kazanması, tarih, vicdani ve beşeri bir zorunluluk, uluslararası toplumun Filistin halkına bir borcudur. Bu bağlamda Rus makamlarına ve Rusya Müftüler Konseyi’ne Filistin halkına sarsılmaz desteklerinden dolayı teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Türkiye bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Kudüs davası ve Filistin meselesinin en güçlü savunucularından olmayı sürdürecektir. (Sputnik)