Mücahidlerimizi Tutuklayacak Eli Keseriz!

İsrail'in Lübnan'a açacağı savaş tehditlerine değinen Nasrallah "İnşaallah zaferle neticelenecek savaşa hazırız" dedi.

Şehid Günü münasebetiyle Hizbullah'ın düzenlediği kutlamada halka seslenen Nasrallah, direnişe karşı oynanan oyunları, kurulan tuzakları ve entrikaları anlattı.

Refik Hariri suikastini soruşturan Uluslararası Mahkeme'nin Hizbullah mensupları hakkında suçlamada bulunacağı yönünde yayınlanan haberlere dikkat çeken Nasrallah "Mücahidlerimizi tutuklamaya kalkan eller, kesilir" dedi.

Hizbullah mensuplarının Refik Hariri suikastine karıştığı iddiasıyla yeni bir döneme girildiğini kaydeden Nasrallah "Biz, bu dönemden de başımız dik olarak çıkacağız" dedi.

İsrail'in Lübnan'a açacağı savaş tehditlerine değinen Nasrallah "İnşaallah zaferle neticelenecek savaşa hazırız" dedi.

Nasrallah'ın konuşmasının ana başlıkları şöyle:

Hepimiz, yeni bir döneme girdiğimizin farkındayız. Özellikle de hedef seçilen direniş, yeni bir döneme girmiştir. Bu dönem, direnişin hedef seçildiği aşamaların beşincisidir. Yeni dönemde kararlarımızın doğru olması için geçmiş dönemi hatırlamalı, nerede hata yaptığımızı gözden geçirmeliyiz.

2000 yılında direniş, "Büyük İsrail" tabutuna son çivisini çaktığı zaman İsrailliler "Bizi hezimete uğratan direniş karşısında susmayacağız" dediler. Böylece, direnişin hedef alınmasında yeni bir döneme girdik. Birinci dönemin adı: "uluslararası toplumla mücadele" Bu planı hazırladıkları zaman, direniş ve Suriye'nin hezimete uğrayacağını sandılar. Fakat bu olmadı.

Bu dönemde direnişin hedef alınması öncelikle 1559 sayılı kararın çıkarılmasıyla sağlandı. İsrail Dışişleri Bakanı Silvan Shalom, bu kararın çıkarılması için dünya turuna çıktığı zaman "Lübnan'daki Hizbullah'ı, uluslararası toplumla mücadeleye sokmak istiyoruz" dedi. 1559 sayılı karar, Bush ve Shirak'in mesaisiyle çıkarıldı.

Bu dönemde direniş, siyasi mücadele ve denklemin bir parçası değildi. Fakat bölgede meydana gelen olayların bedelini ödemesi gerekiyordu. Shirak'a göre öncelik, Suriye'nin Lübnan'dan çıkarılmasıydı: Öncelik, direnişin bitirilmesi değildi. Bush'a göre öncelik ise Yeni Ortadoğu Projesi için Filistin ve Lübnan direnişinin bitirilmesiydi. Sonuç itibariyle 1559 sayılı kararın amacı, direnişe darbe indirilmesiydi. Silvan Shalom şimdi İsrail Başbakan Yardımcısı oldu. Shalom şimdi de diyor ki "Uluslararası Mahkeme'nin açıklayacağı iddianame, 1559 sayılı kararın, uygulanmasını sağlayacak." Tabi o yanılıyor.

George Bush ve Tony Blair'in yazdığı hatıralar, çok önemlidir. Çünkü bu kitapları yazanlar, bizzat karar verenlerdir, bir belgeden nakleden yazarlar değil. Ben burada Bush ve Blair'in kin ve barbarlığına dikkat çekmek istiyorum. Mesela Blair, Suriye'nin yerle bir edilmesinde söz ediyor. Suriye rejimi değil Suriye'nin yerle bir edilmesinden söz ediyor. Irak'a yaptıkları gibi. Irak'ı yerle bir ettiler ama Irakta siyasi rejim değişmedi. Yine Afganistan'ı yerle bir ettiler. Bush ve Blair, Lübnan'a, Irak'a, Afganistan'a, Suriye'ye ve İran'a karşı yıkıcı ruha sahip. Bütün bunları, İsrail için yapıyorlar.

İkinci dönem, direnişin yumuşak bir uslupla hedef alındığı dönemdir. İkinci dönem, ülkede deprem etkisi yaratan Refik Hariri suikastiyle başladı. Amerika ve Fransa, Suriye'nin Lübnan'dan çıkarılması için yeryüzündeki tüm güç odaklarını kullandılar. İkinci dönemin adı "Yönetimle Ayartma"

Shirak, o günlerde "Hizbullah ve direnişi, siyasi yönetime sokalım. Yönetimin kapılarını Hizbullah'a açalım. Bir süre sonra Hizbullah, direnişte kalmasını ve silaha sarılmasının kendisine yük olduğunu hissedecek ve terk edecek" demişti. Şu zekiliğe bakın! Fakat ben bu saygın başkana teşekkür ediyorum. Çünkü bu bilgileri bana gönderdi ve bana "dikkat edin" dedi.

Bizi yanlış tanımışsınız. Bizi, iktidarın peşinde koşanlar sandınız. Direnişimizin, iktidar koltuklarına ulaşmak için araç olduğunu sandınız. Bize, direnişi bırakma karşılığında koltukları sundunuz. Sizler, yanıldınız. Biz, ne şehidlerimizin kanını ne direnişimizi ne de özgürlüklerimizi satarız. Direniş, pazarlık yapılacak bir alan değil, ilahi bir görevdir.

Üçüncü dönem ise savaştır. Çünkü 2006 yılının sonunda Yeni Ortadoğu'nun doğması bekleniyordu. Bunun yolu da savaştan geçiyordu. Hizbullah'ın bir hafta içerisinde bitirilmesi öngörülüyordu. Fakat bu plan başarılı olmadı, direniş bitirilemedi. Bush, kitabında hayal kırıklığından söz ediyor. Bush kitabında, savaşın İsrail'in kurtarılması için durdurulduğunu söylüyor. Savaşı ne Lübnan ne de Lübnan'ın çocukları için durdurdular. İsrail, için durdurdular. 14 Mart liderleri, efendileri Bush'un savaşı sadece İsrail için durdurmasını kabullenebilirler mi?

Dördüncü dönem ise Amerika'nın desteğiyle 5 Mayıs'ta alınan kararlardır. Amaç, Şii ve Sünniler arasında mezhebi fitne, direnişle ordu arasında çatışma çıkmasıydı. Ve 7 Mayıs'ta olanlar oldu. Böylece dördüncü dönemde sona erdi.

Hesaplarınızda hata yaptınız! Tercihlerimizi anlamada, önceliklerimizi anlamada, yolumuzu anlamada hata yaptınız ve hala da yapmaya devam ediyorsunuz.

Beşinci dönem ise Uluslararası Mahkeme'nin açıklayacağı iddianamesi. Şimdi, Uluslararası Mahkeme'nin alacağı kararlarla direnişin hedef alındığı bir döneme girdik.

Tehdit ve baskılar ne olursa olsun Hizbullah'ın liderlerinden ya da direnişçilerinden herhangi biririsine yapılacak suçlamayı kabul edeceğini sananlar yanılıyor.

Bu kararın çıkması için acele edenler, direnişçilerimizin tutuklanmasına müsaade edeceğimizi sanıyorsa yanılıyor. Direnişçilerimizden birisine uzanacak el, kesilecek.

Hizbullah'ın, kendisini hedef alan suçlamalar karşısında kendisini ve onurunu savunmayacağını sananlar yanılıyorlar. Hizbullah, dürüst müttefikleriyle birlikte uygun bir yolla karşılık verecektir.

İsrail'in açacağı savaşın, kendilerine fayda getireceğini sananlar, yanılıyorlar. Tam aksine. Her kim savaştan söz ediyorsa bizi tehdit etmiyor, bizi müjdeliyordur. Biz, ister iddianame isterse başka bir vesileyle çıkacak savaşın gününü bekliyoruz. Biz, büyük zaferimizi gerçekleştirmek için İsrail'in Lübnan'a açacağı savaşa hazırız.

İşleri yoluna koymanız için sizlere fırsatlar sunduk. Fakat hepsini zayi ettiniz. Hala önünüzde fırsatlar var. Sizlere "yalancı tanıkları" yargılayın dedik. Sizlerse yargılamak yerine korumayı seçtiniz. Başbakan Hariri'nin Şarkul Avsat Gazetesi'ne verdiği demecinde "yalancı tanıkları" kabul etmesine rağmen Lübnan'daki en basit bir savcı dahi harekete geçmedi. Çünkü, "yalancı tanıklar" davası, büyük başlara kadar uzanacak, Lübnan ve bölgedeki en büyük siyasi skandal olduğu açığa çıkacak.

 

 

israhaber

Lübnan Haberleri

Direniş Operasyonlarını Sürdürüyor! İşte Son Gelişmeler
Direnişten Yeni Hamle Hizbullah, İlk Defa Kullandığını Açıkladı!
Beyrut'ta sivil binaya siyonist saldırı
ABD İstihbaratından İtiraf: Hedeflerine Ulaşamıyor!
İşgalcilerden Golani Tugayı İtirafı