Suriyeli göçmenlerin Türkiye’de hangi statüde kalacakları Avrupa’yı rahatsız etti. Kendilerinde müdahale hakkını gören mesela İngilizler itirazlarını yükselttiler. Geriye doğru birkaç adım atalım ve düşünelim: Öncelikle Suriye meselesinin bu hale gelmesinde yani Esad’ın kendi halkını hunharca, insanlık dışı bir dizi yola başvurarak yok etmesinde baş müsebbib, konuyu kendi çıkarları için araçsallaştıran Batı ülkeleri değil miydi...evet. Konu kimi zaman hasır altı edildi, kimi zaman Arap baharının rüzgarında boğuldu, Suriyeliler öldü, öldürüldü, boğuldu, kıyıya vurdu ama Batı bir türlü vicdana gelemedi. Ta ki, sınırları aşa aşa, bata çıka dikenli telli duvarlarına çıkana kadar. Orada “çelme takmalar” işe yaramaz oldu işte. Paris’in göbeğinde Londra’nın banliyösünde Avrupa’nın merkezinde bombalar patladı, intihar saldırıları Avrupa’yı kana buladı. Bu sefer durumun ciddiyetini daha doğrusu artık kendilerine dokunacak bir yılanın varlığını kabul eden Batı “o zaman ancak Suriyelilerin en-lerini alırız” dediler. En-ler. En çalışkan, en zengin, en itibarlı, en paralı, en tahsilli, en kalifiye, en Avrupai, en batılı, en en en’ler. Kiraz topluyorlar sanki. Kavun karpuz seçiyorlar adeta.
Sonraki aşamada yeni bir aşamaya geldi Avrupa. Bu böyle olmayacaktı. Bitmeyecekti. En-leri toplamakla sorun çözülmeyecekti. Kapıya dayanan Suriyeli tükenmeyecekti. “Bunlar” geri gönderilmeliydi. Nereye? Neresi olursa olsun ama Avrupa olmamalıydı. Türkiye muhacirine kucak açan ensar olacaktı. Hiç de öyle Avrupa gibi burun kıvırmadan. Nazlanmadan. Severek isteyerek. İnsanlık adına. Allah aşkına. Peygamber sünnetinin hatırına. Bu da tamam. Burada da bir sorun yok değil mi. Avrupa rahat bir nefes aldı, Türkiye gönüllü muhacirlerini bağrına bastı.
Ama hayır tamam değil. Burada mesele çözülmüyor. İş bitmiyor. Türkiye bu insanlara vatandaşlık vereceğim dedi. Kime dedi. Kendi halkına dedi. Bu nedir..kendi iç meselesidir. Sayın Cumhurbaşkanı konuyu halkımıza açıkladı. Siyasiler konu hakkında beyanatlar verdiler. İnsanlar durakta, otobüste, okulda, sofrada meseleyi konuştular. Türkiye’de yaşayanları ilgilendiren bir meseleydi zira bu. İç meselesiydi Türkiye’nin. Batının artık bu noktada bir şey söyleme hakkı olmamalıydı. Günün sonunda muradına ermiş, göçmenlerden “kurtulmuştu” Avrupa değil mi... Ama hayır. Koskocaman bir HAYIR! Avrupa’nın her şeye müdahale etme hakkı olurdu...ontolojik olarak doğudan Türkiye’den üstündü (!) Öyle ya! Sanki Allah onları seçilmiş kullar olarak yaratmıştı. Hep kazanan onlar olacaktı... Bu minvalde İngiltere’den ses yükseldi. Türkiye göçmenleri vatandaşlığına alamaz. Neden!!? Çünkü. İngiliz’in paşa gönlü öyle ister de ondan...devam edelim. İçimizdeki İngilizleri konuşarak devam edelim inşallah.
yeniakit