Muhammed Cihad'a Özgürlük!

Nurulhak Saatçioğlu. Bu isim şu anda size bir şey hatırlatıyor mu? Pek sanmıyorum. Ya 28 Şubat sürecinde anneleriyle beraber idamla yargılanan üç kız kardeş desem?

Hilal Kaplan / Yenişafak

Muhammed Cihad'a özgürlük!

Nurulhak Saatçioğlu. Bu isim şu anda size bir şey hatırlatıyor mu? Pek sanmıyorum. Ya 28 Şubat sürecinde anneleriyle beraber idamla yargılanan üç kız kardeş desem? Sanırım şimdi hatırlayanlarınız olmuştur. Çok da uzak olmayan o karanlık yıllarda Hüda Kaya ve kızları başörtüsü mücadelesi için düzenlenen bir eyleme katıldıkları için 146. maddeden İDAMLA yargılanmışlardı. Yıllarca hapis yattılar. Nurulhak 26 yaşında bir trafik kazasında Hakk'ın rahmetine kavuştu. Ama ailenin geri kalanının devletle imtihanı demek ki hâlâ bitmemiş. Zira Nurulhak'ın kardeşi Muhammed Cihad, 21 Ağustos'ta katıldığı barış yürüyüşünde gözaltına alındı. Aldığım bilgilere göre yürüyüşün yapılmasına izin verilmediğinden polisle çatışmaya giren bir grup olmuş. Ancak Muhammed'in bu grupta olmasına imkân yok zira Muhammed olayların çıkmasından çok önce polis otobüsüne bindirilerek gözaltına alınmış. Bu yüzden çıkarıldığı mahkeme serbest bırakılmasına karar vermiş. Fakat bu sefer de Terörle Mücadele ekiplerince göz altına alınmış. Annesi Hüda Hanım'ın avukatlarından öğrendiğine göre sorguda şüphe unsuru olarak sunulanlar Muhammed'in bulunduğu fotoğraflarda yer alan diğer göstericilerin PKK sempatizanı olması ile bir gösteride Muhammed'in gaz bombasının etkisinden korunmak için burnunu örttüğü ve sadece eylemlerde değil, her daim taktığı poşusuyla çekilen fotoğraflar oluşturuyor. Ki aynı poşu Nurulhak'ın tabutunun üzerine başörtüsüyle beraber de örtülmüştü... Daha inanılması güç olansa Muhammed'in Gazze direnişçileriyle beraber olduğu fotoğrafların da "terör örgütüne üye olmak" suçuna kanıt olarak ileri sürülmesi.

Muhammed, 2009 sonunda İsrail'in Gazze'ye düzenlediği Dökme Kurşun Operasyonu başlar başlamaz Yardımeli Derneği'nin bir üyesi olarak, Dışişleri Bakanlığı'ndan alınan izinle "resmî görevli" statüsünde Gazze'ye gitmişti. İşte bu ziyaret sırasında çekildiği ve yıllardır internet sitesinde de bulunan fotoğrafları şimdi "terör suçlusu" muamelesi görmesine sebep olarak gösterilebiliyor. Halid Meşal'le yan yana durduğu fotoğraf da dosyaya eklenir mi bilemiyorum!

Muhammed polis otobüsünde kötü muameleye uğradığını, iftar vakti gözaltındakilere yiyecek hiçbir şey verilmediğinden 24 saat aç kaldığını söylüyor. Telefonla görüştüğüm anne Hüda Kaya ise büyük bir metanetle "Oğlum Ramazan'ın son on gününü hücrede geçirdi. İtikafa girmeyi çok isterdi. Demek ki Allah onu böylelikle "zorunlu itikaf"a soktu. Bu olay inşallah çok hayırlara vesile olacak" dedi. "Açılım politikasından referanduma kadar her süreçte desteklediğimiz bir iktidarın döneminde şiddetin her biçiminden uzak durmuş bir aile olarak bu tür bir zulme maruz kalmamız çok üzücü" diyerek ekledi.

Muhammed'i darbe karşıtı yürüyüşlerden ve "Yetmez ama evet" kampanyasına yaptığı katkılardan dolayı tanıyorum. O'nun başına gelenlerin "terörle mücadele" adı altında devletin yaptığı yanlışlardan birisi olarak kayda geçeceğine inanıyorum. Ancak bu yanlışın daha fazla uzamaması ve devletin sillesini zaten fazlasıyla yemiş bir ailenin daha fazla mağdur edilmemesi için bu mübarek bayram günü keyfinizi kaçırmak pahasına bu yazıyı yazmak mecburiyetini hissettim.

Mardin'den bir el mektup

Ramazan'ı uğurlamanın hüznünün yerini bayram sevincine bıraktığı bugün, sizi kendisini "Midyat'ın bir köyünde olduğu için İstanbul'a hasret duyan ve pek tabii ki yazmayı seven bir Kürt" olarak tanımlayan okurumun beni çok etkileyen Ramazan tasviriyle baş başa bırakıyorum:

"Ramazan;

Burada Ramazan bir başka. Mukabele, teravih, sahura kadar uyumama, imamdan fıkhî ders alma, ikindi sonrası Nakşibendi zikri, suyun serinliği, kitaplar ve en güzeli...Allah!

Sahur;

Sahur vakti... Sakin, huzurlu bir köy sabahı... Suyun sesi, acayib kuşların sesi, arada yabani hayvanların sesi ve ezan-ı Muhammedi (sav)... Bir rüzgar esiyor hafiften, o müthiş kokuları beraberinde getirerek... Camiye giden adımlar... Usul usul sahura uyanan çocukların o muhteşem heyecanı... Bebek sesini andıran kedi mırıltıları. Bu kadar olayı vuku' bulduran Rabbim'e elf-ü elf-ü şükür...Ya Vedûd...Ya Cemîl!"

Ramazan'ı uğurlasak da "Ramazan'ın uğurladıklarından" olmamak duasıyla...

Medya-Makale Haberleri

Abdurrahman Dilipak: Apo’yu İstanbul’a kim getirdi?
Abdurrahman Dilipak: Keyfiniz nasıl?
Abdurrahman Dilipak: Suriye nereye?
Abdurrahman Dilipak: Zamane cinlerinin esrarı
Abdurrahman Dilipak: Gelin yeniden iman edelim