"Demokratik açılım" konusunda soru sormak isteyen bir gazeteci, "İçişleri Bakanı'nın temasları devam ediyor. Bir yandan da İmralı'dan bir yol haritası...' diye söze başlayınca, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, araya girip, 'İmralı falan, onları unut, geç... Onlar muhatap değil"' dedi.
"İmralı falan""
Bir dönem diplomasinin başında da bulunmuş olan Cumhurbaşkanı'nın böyle hassas bir süreçte böyle 'anti diplomatik' bir üslup kullanmasını yadırgadım.
Milyonlarca Kürt'ün "İmralı falan"a şu veya bu şekilde bağlılık duyduğunu, Cumhurbaşkanı bilmiyor mu?
Ben Cumhurbaşkanı'nın yerinde olsaydım, Abdullah Öcalan ve PKK'nın muhatap alınmayacağını / alınmaması gerektiğini düşünsem bile, "Onlar muhatap değil" deme gereğini duymazdım.
Bilakis, bunu dememe gereğini duyardım.
Hele "İmralı falan" gibi tahrik edici bir tahkir ifadesini böyle bir süreçte hiç kullanmazdım.
O milyonlarca Kürt'ün gönlünü kırmamak için bu konuda susardım.
Başbakan Erdoğan, mahalli seçim sürecinde, doğma-büyüme kimlik siyasetçisi olan Diyarbakırlılara ve Hakkarililere hitaben yaptığı konuşmalarda "kimlik siyaseti yapanlar"ı yerden yere vurmasaydı, bu konuya hiç girmeseydi, herhalde AK Parti'nin Doğu ve Güneydoğu'daki oy kaybı o kadar büyük olmazdı.
Bu da öyle bir şey işte.
"Bölge"nin damarına basmamak lazım.
Kaldı ki, "İmralı falan"ı sürece kazanmadan hiç değilse sürecin karşısına dikmemeye azami derecede özen göstermeden- silahları nasıl susturacaksınız?
"Kürt Açılımı"nın veya "Demokratik Açılım"ın (adı her neyse) selameti için, biraz daha dikkat lütfen!
* * *
Konu açılmışken:
Abdullah Öcalan ve PKK devlet tarafından muhatap alınmalı mı, alınmamalı mı?
Öyle bir soru ki bu"
Sanırsınız devlet bugüne kadar Öcalan ve PKK ile hiç muhatap olmamış!
- Ama efendim, gizli ve gayri resmi temas başka, devletin teröristlerle alenen muhatap olması başka. Olmaz öyle şey. Devlete yakışmaz.
Hiç paylaşmıyorum bu hassasiyeti.
Devlet, milletin maslahatına uygun olan neyse onu yapmak zorunda.
Öcalan ve PKK'yı muhatap almak veya almamak, devletin gururuyla ilgili bir mesele olarak değil, milletin maslahatı ile ilgili bir mesele olarak görülmeli.
Kürt meselesine çözüm konusundaki zihin jimnastiklerinde alabildiğine özgür davranılmalı, 'dogma'lara prim verilmemeli.
"Devlete yakışmaz" diye kestirip atmak, Öcalan ve PKK'yı muhatap almayı kategorik olarak reddetmek, onları muhatap almanın Türkiye'ye ve genel olarak Dicle-Fırat havzasına sağlayabileceği faydaların / zararların muhasebesini özgürce yapmaya yanaşmamak, akıl kârı değil.
Yeni Şafak