Bir mucize bekledik; iki gün önce helikopterleri düşen, karla kaplı dağlarda kaybolan Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının sağ salim bulunacaklarını umduk.
Bu satırlar yazılırken gelen son haber, kaza yerine ulaşıldığı, beş cesedin bulunduğu, sağ kaldığına ihtimal verilmeyen altıncı kişiye ait cesedi arama çalışmalarının ise devam ettiği yönünde.
Yüce Allah'ın sonsuz rahmeti hepsinin üzerine olsun.
Büyük Birlik Partisi'nden bir yetkili, "Bulunan cesetlerden birinin başkanımıza ait olduğu kesinleşmeden onu ölmüş kabul etmeyeceğiz, umutlu bekleyişimi sürdüreceğiz" diyor.
Ben de "bir umut" demeye devam ediyorum, devam etmeye çalışıyorum.
Keşke oradan sağ çıksa da boynuna sarılıp hüngür hüngür ağlasam"
"Başkanım, hakkınızı daima teslim etmeye çalıştım, ama bunu yapamadığım veya yapmadığım zamanlar da olmuştur. Ne olur hakkınızı helâl edin" diye yalvarsam"
O da "Helâl olsun gardaş" dese"
* * *Gençliğini komünizmle mücadeleye adadı; fakat Mamak zindanında, dünyanın işkencesini görmek pahasına, mazlum komünistlere sahip çıktı"
Erbakan'la siyasi rakipti; fakat 28 Şubat sürecinde, "millete çevrilen namluya selam durmam" diyerek, milli iradenin temsilcisi konumundaki Erbakan hükümetine siper oldu...
AK Parti iktidarına muhalifti; fakat bu iktidar aleyhindeki askeri müdahale girişimine en sert tepkiyi göstererek bir kere daha milli irade fedaisi olarak öne çıktı"
"Milliyetçiyim" dedi, "Ülkücüyüm" dedi, fakat "Her şey Türk'e göre, Türk tarafından, Türk için" demedi; Boşnakların kurtuluş savaşına destek vererek, Makedonya dağlarında Arnavut UÇK savaşçılarıyla kucaklaşarak, ABD tehdidi altındaki Suriye'ye ve oradaki Filistin mülteci kamplarına dayanışma ziyaretinde bulunarak İslam kardeşliğinin ihyası için çalıştı...
PKK'ya buğzetti; fakat adıyla sanıyla Kürt diye anmaktan çekinmediği Kürt kardeşlerine onun bin misli muhabbet gösterdi"
Sadece din kardeşlerini değil, bu toprakların gayri Müslim çocuklarını da bağrına bastı; menfur bir cinayete kurban giden Hrant Dink'in ardından "Bağrımdaki bütün Mehmetler ağlıyor" diye şiir yazdı"
Daima mertlik, yiğitlik, delikanlılık timsali oldu.
Daima dürüstlük, kadirşinaslık, merhamet timsali oldu.
Daima izzet, şeref, haysiyet timsali oldu.
Ahlâk timsali, fazilet timsali"
Öyle ki, onunla karşıt cephelerde yer alanlar bile ona daima hürmet ve itimat beslediler; "bu adam bizi arkadan vurmaz", hatta "başımız derde girdiğinde bu adama iltica edebiliriz" diye düşündüler.
Adam gibi adam olduğu konusunda herkesin hemfikir olduğu bir adamdı.
"Muhammed el-Emîn"in bu çağa ve bu topraklara yanıysan ışığı gibiydi.
Herkesin ama gerçekten herkesin nazarında "emîn" bir insan.
İnsanlığın ölmediğini gösteren bir insan.
Onun için CHP'li komşum da benimle beraber ağlıyor.
* * *Her şeye rağmen bir umut"
Ve her hâlukârda rahmet dileği"
Yeni Şafak