Başsavcı Hişam Berekat, yazılı açıklamasında Mursi'nin mahkemeye sevk edildiği beşinci davanın, "ülke tarihindeki en büyük ihanet ve casusluk davası" olduğunu belirtti.
Berekat'ın talimatıyla Mursi hakkında, görevde olduğu Haziran 2012-Temmuz 2013 tarihinde "Mısır'ın milli güvenliğini ilgilendiren belgelerin Katar'a ve Katar merkezli televizyon kanalı Al Jazeera'ye sızdırıldığı" gerekçesiyle 28 Ağustos'ta yeni bir soruşturma açılmış, soruşturma kapsamında Mursi'ye 15 gün ihtiyati hapis cezası verilmişti.
Bunun üzerine Mursi, başsavcılık yetkilileri tarafından Burcu'l Arab Hapishanesi'ne götürüldü ve isnat edilen suçlamalar yüzüne okundu. Soruşturma, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) bazı yöneticilerini de kapsıyor.
Eski Cumhurbaşkanı Mursi hakkında, "2012’de Cumhurbaşkanlığı Sarayı önündeki gösterilerde, güvenlik güçlerini göstericileri öldürmeye teşvik etmek’, '25 Ocak devrimi sırasında Vadi'n-Natrun Hapishanesi'nden kaçmak', 'yabancı örgütlere istihbarat sağlamakla' ve 'yargıya hakaret' suçlamalarıyla dört ayrı dava daha açılmıştı.
Yüzlerce kişi idama mahkûm edildi
Abdulfettah Sisi’nin liderliğinde yapılan darbenin ardından yüzlerce Müslüman Kardeşler mensubu idam ve ağır hapis cezalarına mahkûm edildi.
İdama mahkûm edilen isimler arasında Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedii de yer alıyor.
Ülkede darbenin ardından başlayan büyük çapta insan hakları ihlalleri nedeniyle mağdur olan kesimler arasında gazeteciler de var.
Haksız suçlamalarla ve hiçbir somut delil olmadan aylarca yargılanan Al Jazeera çalışanları Peter Greste, Muhammed Fehmi ve Baher Muhammed 7 ila 10 yıl arasında hapis cezasına mahkûm edildiler.
Uluslararası Af Örgütü, Mursi ve diğer sanıkların adil şekilde yargılanması çağrısında bulunmuştu. Örgütün açıklamasında sanıklara kötü muamelenin sonlanması ve tutukluların aileleri ve yakınlarıyla görüşmesine izin verilmesi istenmişti.
Körfez'de gerilime sebep olmuştu
Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn, 5 Mart'ta Katar'ın Körfez İşbirliği Konseyi içinde imzaladığı güvenlik anlaşmasını fiili olarak yerine getirmediği gerekçesiyle Mart ayında Katar'ın başkenti Doha'daki büyükelçilerini çekme kararı almıştı.
Ortak açıklamada Körfez İşbirliği Teşkilatı üyelerini birbirine bağlayan ilkelerin olduğu ve işbirliğini geliştirmek için çaba gösterildiği dile getirilerek, Katar’ın da bu ilkelere imza atmasına rağmen fiili olarak gereklerini yerine getirmediği öne sürüldü.
Kuveyt Dışişleri Bakanı Şeyh Sabah Halid Hamad Sabah, geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlenen Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) 132. Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından yaptığı konuşmada ise, "Körfez ülkeleri arasındaki anlaşmazlıkların çözümü için ilk adımı attık ve bazı kriterler üzerinde anlaştık. Yakın bir zamanda Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn büyükelçileri Katar'a dönebilir" demişti.
Katar ile Suudi Arabistan, Mısır başta olmak üzere birçok konuda zıt politikalar izliyor. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır’daki darbe yönetimine en çok mali yardımda bulunan iki ülke.
Buna karşın Katar, Müslüman Kardeşler grubundan olan eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbeyle devrilmesine ve ardından yüzlerce göstericinin öldürülmesine net bir tepki gösterdi.
Katar, Mısır'da göstericilere yönelik şiddet ve Müslüman Kardeşler'in 'terör örgütü' ilan edilmesini de eleştirmişti. Suudi Arabistan ise Mısır yönetiminin bu kararını söylemleriyle destekliyor.
Kaynak: Al Jazeera ve ajanslar