Eğer farkındaysanız rejim tarafından yoğun bir baskı altındayız, ayrıca PKK ve yan kuruluşlarınca tehdit edilip duruyoruz.
Ciddiye alıp almamanız önemli değil, fakat bilinmesinde fayda vardır, doğu ve güneydoğudaki Müslümanlar hem İmralı"dan, hem Kandil"den ve hem de bölgedeki temsilcileri tarafından tehdit edilmektedirler.
Tahliye edilen Hizbullah sanıkları bahane edilerek bütün taraftarlarının başta Diyarbakır olmak üzere bölgeden sürülüp çıkarılmasını, yahut pişmanlıklarını belirtmeleri şartıyla PKK"nin şehir kolları olan Konsey ve Kongre"de kendilerini temsil edebilecekleri duyurulmuştur.
Söylediğim gibi, ister ciddiye alın, ister almayın, fakat bu tehdidi şöyle bir kenara kaydedin. Çünkü doksanlı yılların başındaki olayların kökeninde aynen bu tehditler yatmaktadır.
O günlerde PKK bölgedeki Müslümanlara şu üç şartı dayatmıştı:
Ya PKK"ye katılırsınız, ya buradan defolur gidersiniz, yahut da sizi öldürürüz. Bu tehdit bir çok yerde ve defalarca yapılmıştı.
Hiç unutmuyorum, o yıllarda Mardin"in köy ve ilçelerinden bir çok telefon almıştım:
"Hocam, ne olur bize bir çıkar yol gösterin. Akşam olunca köyümüzü PKK basıyor. Ya bize katılacaksınız, ya buradan çekip gideceksiniz, yahut ta sizi gebertiriz diyorlar. Sabah oluyor bu defa jandarma geliyor: Ya hepiniz korucu olacaksınız, yahut buradan çekip gideceksiniz diyorlar. Bizler şuurlu Müslümanlarız, Allah için bize bir çıkış yolu gösterin, bir fetva verin" diyorlardı. Biz de hiçbir çıkış yolu gösteremiyorduk.
Evet, bugün bu tehditler yenileniyor ve bu arada rejimin yoğun bir baskısı altında olduğumuza şahitlik ediyorsunuz değil mi?
Bütün bunlar inanınız ki bizleri zerre kadar etkilemiyor, hiç aldırmıyoruz Allahın izniyle.
Fakat bizleri üzen bir şey var, Müslüman kardeşlerimizin bize bakışları. PKK tarafından ortaya atılan bölgedeki İslami yapılanmanın derin devlet tarafından oluşturulduğu iddialarına inanmaları ve tekrarlayıp durmaları.
Önce şunu belirmeliyim ki, gerek Hizbullah"ın, gerek PKK"nin ve gerekse bölgede dün ve bugün faaliyet gösteren diğer yapılanmaların o bölgenin kendi insanı tarafından değil de, bölge dışından birileri tarafından, derin devlet tarafından kurulduğunu, yürütüldüğü iddiasını her şeyden önce bir terbiyesizlik olarak görüyorum.
Bu ithamı, bu iddiayı Kürt toplumuna ve bölge insanına yapılmış ağır bir hakaret, bir aşağılama ve bir saygısızlık olarak görüyorum.
Bir bölge düşününüz ki, güneyinde Suriye olsun, Irak olsun, yani Müslüman Araplar olsun, batı tarafında Anadolu"nun dindar kesimi olsun, doğu tarafında dünyanın yörüngesini değiştiren büyük bir İslami devrim gerçekleştiren İran olsun, ayrıca bu bölgenin kendisi de bu coğrafyanın en dindar kesimi olsun, içerisinden mollaların, seydaların, şeyhlerin kaynadığı, medrese ve tekkelerle dolu bir coğrafya olsun"
Sonra, zulüm altında inleyip duran bu coğrafyada hiçbir kıpırdama olmasın, hiçbir hareketlilik olmasın, hiçbir oluşum, hiçbir yapılanma olmasın öyle mi?
Söyleyin Allah aşkına, asıl o zaman hayret edilmesi gerekmez mi, asıl o zaman ayıplanması gerekmez mi?
"Yazıklar olsun size, böylesine müsait bir ortamda, böylesine zaruri bir durumda niçin İslam adına örgütlenmediniz, niçin Müslümanca yapılar oluşturamadınız, niçin İslami cemaatler kurmadınız, niçin hiçbir şey yapamadınız" diye suçlanmaları gerekmez miydi?
Ve asıl hayret edilmesi gereken, asıl üzerinde tereddüt edilmesi gereken şey;
"Böyle bir bölgeden nasıl olur da Marksist bir örgüt ortaya çıkabilir, nasıl olur da böyle kendisi Müslüman, etrafı Müslümanlarla çevrili bir coğrafyadan seküler, ateist ve dinsiz ve özellikle İslam düşmanı bir örgüt ortaya çıkabilir?"diye düşünülmeli değil midir?
İyi biliniz ki bu camia derin devlet tarafından kurulmuş olmayı, derin devletle iş birliği içerisinde olmayı bizzat kendisi küfür olarak görmektedir, bunu kafirlik kabul etmektedir.
Bizzat bu işin içerisinde olan ve bugün meydanları dolduran on binlerce Müslümanın kendisine inanmayıp, şarap bidonuna dönmüş birilerinin "Hizbullah"ı ben kurdum" zırvalarının üzerine haber diyerek balıklamasına atlayan kardeşlerinin bu durumuna gerçekten üzülmektedirler.
doğruhaber