Mustazaflar ile Dayanışma Derneği(Mustazaf Der) Genel Başkanı Av. M. Hüseyin Yılmaz Suriye'deki gelişmeler hakkında bir değerlendirme yaparak, "Birçok ülke Esad yönetiminin yıkılmasını istiyor, çünkü oraya kuklalarını getirme hesapları peşindedir." vurgusunda bulundu.
Yılmaz, Suriye ile ilgili çok çetrefili bir yapının söz konusu olduğunu söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı:
Arap Baharı İle Suriye'deki Gelişmeler Farklıdır
"Şu an 'Arap Baharı' dedikleri olayların gelişmesi seyrine baktığımızda oradaki gelişme ile Suriye'de cereyan eden gelişmeler biraz farklıdır. Yani Mısır'daki gelişme ile Suriye'deki gelişme farklıdır. Bunu belki Libya gibi düşünebiliriz. Suriye'de şu an birçok ülkenin düşüncesi şu; Suriye'de bazı emel ve hesapları olan bu devletler Esad rejiminin yıkılmasını istiyor ama yönetime de kendi kuklalarından birilerini getirtmek istiyorlar. Şu an muhaliflerin safından olan Rıfat Esad var, hepimizin bildiği gibi Rıfat Esad 80'li yıllarda Hama katliamının mimarlarındandır. Rıfat Esad şu an yeğen Esad'a karşı muhaliflerin safında yer alarak muhalefet yapmaktadır. Bu durum bize gösteriyor ki muhalefet cephesinin de net olmadığıdır. İktidar cephesinin de zalim olduğunu görüyoruz. Baas Rejiminin kendisi zalim bir rejimdir. Halkına zulüm eden gerçekten insan hakları noktasında halkına söz hakkını tanımayan bir rejimdir Baas rejimi. Elbette ki diktatörlükle ve halkını yıllarca sopa ile idare eden bir rejim değişmelidir. Fakat onun yerine yeni rejimi ele alacak olan insanlarda önemlidir. Şu an ne yapılıyor herkes kendine göre farklı şekilde, özellikle batılı devletler başta olmak üzere ve kukla Arap devletleri muhalefetin farklı kesimlerini destekliyor."
Türkiye'nin Suriye Muhalefeti İnsan Hakları Eksenli Değildir
Herkesin olayları değerlendirirken ulusal menfaatlerine göre değerlendirdiğine dikkat çeken Yılmaz değerlendirmesini şöyle sürdürdü: "Suriye konusunda insan hakları açısından olaya yaklaşılmıyor. En sert muhalefeti gösteren Türkiye'nin de muhalefeti insan hakları eksenli değildir. Esad ile Türkiye geçmiş dönemde can ciğer kardeş olmuştu. Eğer olaya insan hakları eksenli yaklaşılıyorsa bir ülkenin rejimine ve yönetimine, o zaman Amerika'nın Ortadoğu'daki emperyal duygularına onun katliamlarına zulümlerine de karşı çıkması lazım bu ülkenin. Şu an görüyoruz ki Türkiye, Amerika ile birlikte Afgan halkının ölümünden rol oynuyor. Türkiye'nin de askeri Afganistan'da var, belki birebir tetiği çekmiyor, ama nihayetinde tetiği çekenleri koruyucu görev alıyor orada. Kime karşı bunu yapıyor? Oradaki Müslümanlara karşı, daha önce Afganistan'da iktidar olan ve daha sonra zorla iktidardan uzaklaştırılan bir İslami yapıya karşı bu görevi yapıyor. Aradan Afgan halkı ölüyor, daha geçenlerde ABD askerlerinin öldürdükleri Müslümanları bir de yaktığı ortaya çıktı ama bu olay ile ilgili olarak Türkiye'nin kınaması ya da ABD'nin Afganistan'dan, İslam Coğrafyasından çekilmesi gerektiği yönünde herhangi bir açıklamasını ve elini masaya vurduğunu görmedik. Ama aynı Türkiye şu an Esad'a karşı elini masaya vuruyor."
Türkiye İsrail'in Güvenliği İçin ABD'ye Kendi Topraklarını Kullandırtıyor
Kürecik'e ABD'nin menfaatleri ve İsrail'in güvenliği için füze savunma sisteminin kurulduğunu hatırlatan Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdü: "Türkiye insan hakları ekseninde olaya bakacaksa, bu coğrafyanın, Müslüman halkın menfaatleri İslam coğrafyasının geleceği açısından olaya bakacaksa bu füze savunma sistemine izin vermemesi lazımdı. Çünkü bugün Ortadoğu'daki İslam coğrafyasındaki huzursuzluğun kaynağı çıbanbaşı olan terör ve işgal devleti İsrail'dir. Şayet İsrail Ortadoğu'da çekilirse bu coğrafyaya huzurun geleceğinden ve İslam coğrafyasındaki bu kardeş kavgasının biteceğinden eminiz. Türkiye şu an İsrail'in güvenliği için Amerika'ya müsaade edip ABD'ye kendi topraklarını kullandırtıyor. Bir zalimi korumak için başka bir zalime kendi topraklarını kullandırtıyor. Bundan dolayı ben Türkiye'nin bu politikasının ikiyüzlü politika olduğuna ve samimi olmadığına inanıyorum."
Türkiye, Suriye'deki Kürtlere Fazla Hak Verilmemesi Hesabı Peşinde
Yılmaz, Türkiye'nin Suriye üzerinden bu kadar aktif rol oynamasının bir nedenini de şöyle açıkladı: "Yıllarıdır mülteci konumunda Suriye'de yaşayan Kürtler vardır. Hamasi Türkî duygularla, Türkî endişelerle yıllardır süre gelen Türkçülüğün vermiş olduğu duygularla orada olası Kürtlere verilecek hak ve hukuk noktasından fazlaca bir şey verilmesinin de hesabı var kanaatimce. Çünkü Türkiye Irak'a müdahil olamadığı gibi, Irak'ta etkin de olamadı, etkin olmadığı için Irak'ta Kürtler bir özerk yönetim kurarak beli bazı hakları elde etti. Suriye'de de benzer bir durum olmasın diye şu an Türkiye Suriye'de aktif olmak istiyor. Türkiye, emperyalistlerin tutmuş olduğu o halayda tabiri caiz ise şu an başta mendil salıyor. Ben daha nasıl fazla etkin rol oynayabilirim hesabını yapıyor."
Biz İslami Endişesi Olan Halkın Yanındayız
Yılmaz açıklamasını son olarak şu sözler ile bitirdi: "Dolaysıyla Suriye'deki bu gelişmeler karşısında Suriye halkının yanında yer almak lazım ve biz Suriye halkının yanındayız. Ama bu halk İslami endişesi olan İslami hassasiyeti olan oradaki kişi ve grupları desteklemek şeklindedir. Ne zalim Esad'ı ne de zalimlerin uşağı olan, zalimlere hizmet eden muhaliflerin yanında yer almıyoruz ve onları tasvip etmiyoruz. Şu an görünen o ki emperyalist ülkeler, emperyalist batı ülkeleri Arap ülkeleri üzerinden kendi yandaşları olan muhalifleri silahlandırmaktan ve böylece Suriye'de bu kardeş kavgasının büyümesini sağlamaya çalışıyorlar." (Osman İçli- İLKHA)